Tünay MERTEKÇİ
Emekçi Halkın İlerici Partisi (AKEL) Genel Sekreteri Stefanos Stefanu YENİDÜZEN’e konuştu, “Gelecek nesillere borcumuz var. Ne statükoyla ne taksimle uzlaşma hakkına sahibiz. Ülkemizin yeniden birleşmesi için mücadele etmekten başka hakkımız yok” dedi.
“Kıbrıs sorununda durum ne yazık ki iyi değil. Bugüne kadarki en uzun çıkmazı yaşamaktayız” diyen Stefanu, “Söz konusu çıkmaz, zamanın da verimsiz bir biçimde geçmesi nedeniyle çok tehlikeli bir durumu ortaya çıkarıyor. Bu durum eski taksimci statükonun kalıcılaştırılmasına yol açabilecek tehlikeler içeriyor” ifadelerini kullandı.
“Biz görüşmelerin, 2017’de kesintiye uğradığı yerden, tüm yakınlaşmalar korunarak Guterres çerçevesi temelinde yeniden başlatılmasını arzuluyoruz” diyen Stefanu, “Bu şekilde kimin dediğinde ne kadar samimi olduğu anlaşılabilecek ve kısa sürede çözüme ulaşma olanağı da olacaktır” dedi.
Karma evliliklerden doğan çocukların vatandaşlık sorunuyla ilgili AKEL’in görüşünün sorulması üzerine Stefanou, “Bir sorunun çözümü için sorunun var olduğu kabul etmek gerekiyor. O sorunun çözümü üzerine odaklanılması ve kabul edilebilecek çözümlerin üretilmesi gerekir” ifadelerini kullandı.
“Aşırı sağ Kıbrıs Cumhuriyeti’ni bir Helen devleti olduğu iddiasından vazgeçmiyor” diyen Stefanou “Bunun dışında bir şey kabul etmiyor. Kıbrıs’taki aşırı sağı, Avrupa ülkelerinde gördüğümüz aşırı sağdan ayıran kendine özgü bir özellik bu” şeklinde konuştu.
“Anastasiadis 2018’de aşırı sağın oylarıyla cumhurbaşkanı seçilmişti” diyen Stefanou, “Aşırı sağın oylarıyla seçilenler, aşırı sağı aklama çabasında...” vurgusu yaptı.
Kıbrıslı Türklerin Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanmasıyla ilgili geçmiş seçimde yaşadığı sorunların anımsatılması üzerine Stefanou, “Kıbrıslı Türklere geçiş noktalarının yakınında kurulacak seçim merkezlerinde oy kullanma hakları icra etmesinde kolaylık sağlanmalıdır. Kıbrıslı Türklerin oy kullanmasının kolaylaştırılmasını istemeyen siyasi güçler var” ifadelerini kullandı.
“Bugüne kadarki en uzun çıkmazı yaşıyoruz...”
AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanou, “Söyleyeceklerimin, adı çözüm ve yeniden birleşme mücadelesiyle özdeşleşmiş bir gazete olan Yenidüzen’de yayınlanacağı için iki misli memnuniyet duyuyorum. Kıbrıslı Türk toplumuna hitap edebilme imkanı sunduğunuz için teşekkür ederim” diyerek sözlerine başlıyor ve Kıbrıs konusunda içinde bulunduğumuz dönemi şu şekilde değerlendiriyor:
“Kıbrıs sorununda durum ne yazık ki iyi değil. Kıbrıs sorununda bugüne kadarki en uzun çıkmazı yaşamaktayız. 2017’de Crans Montana’da görüşmelerin kesintiye uğradığı günden itibaren bugüne kadar bir görüşme gerçekleştirilmedi. Bu sürenin de yeni oldu bittilere yol açtığını ve böylece adada var olan statükonun pekiştirildiğini de görmekteyiz. Söz konusu çıkmaz, zamanın da verimsiz bir biçimde geçmesi nedeniyle çok tehlikeli bir durumu ortaya çıkarıyor. Bu durum eski taksimci statükonun kalıcılaştırılmasına yol açabilecek tehlikeler içeriyor.”
“Umut yoksa dahi biz yaratmalıyız”
“Kıbrıs sorununda umut, dinamizm yoksa dahi biz yaratmalıyız” diye konuşan Stefanou, somut hedefleri olan girişimler üstlenilmesi gerektiğine dikkat çekti. Stefanou, “Öncelikle hedefin belirlenmesi gerekiyor. Görüşmelere 2017’de kalınan yerden, varılmış olan tüm yakınlaşmalar korunarak Guterres çerçevesinde yeniden başlanması hedefini önümüze koymalıyız” ifadelerini kullandı. Crans Montana’da BM Genel Sekreteri’nin söylediği “Kıbrıs sorununda son düzlüğe girildi” ifadelerini anımsatarak sözlerine devam eden Stefanou, şu ifadeleri kullandı:
“Çözümün zemini konusunda da anlaşmaya varılmıştı”
“Crans Montana’da son düzlüğe girilmişti. Eğer biz iki tarafın üzerinde anlaşmaya varmış olduğu şeyleri bir tarafa bırakıp geriye gidersek, nelerin olacağı, ne zaman bir anlaşmaya varılabileceği belirsiz olarak kalacaktır. Ayrıca çözümün zemini hakkında da iki toplum arasında bir anlaşmaya varılmıştı. Bu da iki bölgeli, iki toplumlu, federal çözüm hedeflenerek görüşmeler yapılıyordu.” BM Genel Sekreterinin, müzakerelerin başlayacağında nelerin görüşüleceğini konusunu net bir şekilde ifade ettiğini hatırlatan Stefanou, “Böylece geçmişte yapılan çalışmaları da kaybetmemiş oluyoruz. Ayrıca iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümü görüşeceğimize göre, federasyon çözümü dışında ihtimallerin, örneğin iki devletli çözüm gibi bir olasılığın da tartışmalara girmesine izin vermemiş oluyoruz” dedi.
“Herkesin gerçekten dediklerinde ne kadar tutarlı olduğu pratikte sınanacaktır”
Kıbrıslı Rum Lider Nikos Hristodulidis’in Kıbrıs konusuyla ilgili söylemlerini nasıl değerlendirdiği ve federal çözüm konusundaki söylemlerini samimi bulup bulmadığına ilişkin soru üzerine Stefanou, bir kişinin ya da bir kurumun samimiyetinin ya da tutarlılığının sadece söylediklerine değil, özünde yaptıklarına bakarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizerek şöyle devam etti:
“Sayın Hristodulidis iki bölgeli, iki toplumlu federal çözümü arzuladığını defalarca dile getirdi. Müzakerelerin 2017’de kesintiye uğradığı yerden yeniden başlatılmasını arzuladığını da söyledi. Herkesin gerçekten dediklerinde ne kadar tutarlı olduğu pratikte sınanacaktır. Görüşmelere yeniden başlandığı takdirde hepimiz söz konusu durumu görebileceğiz.”
Stefanos Stefanou şu şekilde devam etti:
“Biz görüşmelerin, 2017’de kesintiye uğradığı yerden, tüm yakınlaşmalar korunarak Guterres çerçevesi temelinde yeniden başlatılmasını arzuluyoruz. Bu şekilde kimin dediğinde ne kadar samimi olduğu anlaşılabilecek ve kısa sürede çözüme ulaşma olanağı da olacaktır. BM Genel Sekreterinin ve BM Güvenlik Konseyinin 2017 yılından sonra dört yıl boyunca dile getirdiği görüş de buydu. Ancak daha sonrasında gereken siyasi iradenin gösterilmediğini tespit ederek bu konuda bir tutum değişikliğine gitmiş bulunuyorlar.”
“Kıbrıs Cumhuriyeti, Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin ortak devletidir”
“Öncelikle Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıslı Türklere yönelik olarak ilan etmesi gereken açılımlar hakkında konuşmak istiyorum” diyen Stefanou, “Her ne kadar Sayın Hristodulidis bu adımların atılacağından söz etmiş olsa da bunların içeriğinin ne olduğu konusunda bilgiye sahip değiliz çünkü açıklanmadı. Bu önlemler ilan edilmeli ve uygulanmalıdır. Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların ortak devletidir” dedi.
Stefanou, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Adada var olan anormal durumdan bağımsız olarak Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların ortak devletidir. Binlerce Kıbrıslı Türk, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin denetimi altında olan bölgede çalışmaktadır ya da çeşitli makamlarla temasları olmaktadır. Kıbrıs Cumhuriyeti oluşturmuş olduğu yapıları güçlendirmeli, gerekirse yeni yapılanmalar da oluşturup Kıbrıslı Türklerin karşılaştığı sorunların çözümü yönünde elden geldiğince hızlı bir şekilde harekete geçmelidir.”
“Önlemler yaşama geçerse, iki toplum arasındaki güven de gelişir”
“Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, oluşturacak çeşitli programlar ve uygulayacağı politikalarla, Kıbrıslı Türklerin yaşam standartlarının iyileştirilmesi ve karşılaştıkları sorunların çözüme kavuşturulması için çalışması gerektiğine dikkat çeken Stefanou, AKEL olarak Rum Lider Nikos Hristodulidis’e söz konusu sorunlarla ilgili bir dizi öneri içeren paket sunduklarını kaydetti.
Sundukları pakette yer alan önerilerin kabul edilip edilmediğini henüz bilmediklerini ifade eden Stefanou, “Ancak AKEL’in sunmuş olduğu pakette yer alan önerilerin, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıs Türk toplumuna yönelik hitabı açısından olumlu bir adım olduğu görüşündeyiz. Önlemlerin yaşama geçirilmesiyle, Kıbrıslı Türklerin karşılaştığı sorunların çözümünün dışında aynı zamanda iki toplum arasında var olması gereken güven de geliştirilmiş, güçlendirilmiş olur. Bu, kesinlikle atmosferi de daha iyi hale getirmiş olur. Bu tür önlemlerin hayata geçirilmesi, Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin ortak devletlerini siyasi eşitlik temelinde birlikte yönetebilmelerinin önündeki engellerinin kaldırılması gerektiği ihtiyacını da besleyecektir” dedi.
Karma evliliklerden doğan çocukların vatandaşlık hakkı…
“Bir sorunun çözümü için sorunun var olduğu kabul etmek gerek”
Karma evliliklerden doğan çocukların vatandaşlık sorunuyla ilgili AKEL’in görüşünün sorulması üzerine Stefanou şöyle devam etti:
“Biz, cumhurbaşkanına da sunmuş olduğumuz pakette, bu konuya da değindik. Bu konuda bir sorun yaşandığının kabul edilmesi gerektiğini söyledik. Bu sorunun binlerce Kıbrıslı Türkü ilgilendirdiğini vurguladık. Bu çerçevede Kıbrıs Cumhuriyeti ciddi biçimde sağlanabilecek çözümleri araştırmalıdır. Bir yandan gerek Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik hakkını ihlal etmeyecek, diğer yandan uluslararası hukuka göre de yasadışı bir yapının tanınmasına yol açmayacak yolların bulunması gerekiyor. Diğer yandan da somut olarak var olan bu sorunun çözüme kavuşturulması gerekiyor. Dolayısıyla bir sorunun çözümü için sorunun var olduğu kabul etmek gerekiyor. O sorunun çözümü üzerine odaklanılması ve kabul edilebilecek çözümlerin üretilmesi gerekir.”
“Aşırı sağ Kıbrıs Cumhuriyeti’ni bir Helen devleti olduğu iddiasından vazgeçmiyor”
Kıbrıs’ın güneyinde aşırı sağın gözle görüşür yükselişine ilişkin AKEL’in bakış açısının sorulması üzerine Stefanou, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki gerçekten aşırı sağın yükselişi söz konusu. Özünde aşırı sağ Kıbrıs koşullarında üç ana eksende istismara başvurarak bu yükselişi sağlıyor. Birincisi Kıbrıs sorununda var olan çözümsüzlüğü, milliyetçi kavramlarla ifade ederek yaptığı istismarla bunu gerçekleştiriyor. Aşırı sağ, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iki toplumlu bir devlet olduğu gerçeğini de reddediyor. Aşırı sağ Kıbrıs Cumhuriyeti’ni bir Helen devleti olduğu iddiasından vazgeçmiyor. Bunun dışında bir şey kabul etmiyor. Kıbrıs’taki aşırı sağı, Avrupa ülkelerinde gördüğümüz aşırı sağdan ayıran kendien özgü bir özellik bu.”
“Aşırı sağ için ‘yabancılar’ altın pasaport alanlar değil, yoksul ‘esmer’ insanlar”
“Şüphesiz çeşitli ülkelerde aşırı sağ, etnik sorunları istismar etmekte ve propagandasında kullanmaya çalışmaktadır. Kıbrıs’ta var olan aşırı sağ ELAM ve onun dışında daha küçük aşırı sağcı gruplardır. Aynı zamanda aşırı sağ, göçmenler ve mülteciler konusunda, zamanında doğru insani ilkelere dayalı ve uluslararası hukuka saygılı bir politikanın oluşturulup yaşama geçirilememiş olmasından kaynaklanan sorunlarını da bugün istismar ederek yükselişini sağlamakta. Bu çerçevede aşırı sağ, ırkçı, yabancı düşmanı söylemi de kullanarak Kıbrıs’ta var olan tüm sosyo-ekonomik sorunların ülkedeki yabancılardan kaynaklandığını iddia ediyor. Ancak onlar, ‘yabancılar’ dediklerinde, ülkeye gelip burada altın pasaporta başvuranları değil, ağırlıklı olarak yoksul olan “esmer” insanları kast ediyorlar. Kıbrıs’ta var olan sosyo-ekonomik sorunların tümünden de bu insanların sorumlu olduğu propagandasını yaparak ırkçı bir hava yaratmaya çalışıyorlar.”
“Anastasiadis 2018’de aşırı sağın oylarıyla cumhurbaşkanı seçilmişti”
Aşırı sağın başvurduğu diğer bir konunun da özellikle son yıllarda artan pahalılık ve yoksulluk olduğuna dikkat çeken Stefanou şu ifadeleri kullandı: “Aşırı sağ popülist söylemlere başvurarak var olan sorunları istismar ediyor. Bu durum oldukça endişe vericidir. Bu nedenle biz uzun zamandır tehlike çanlarını çalmakta ve uyarılarda bulunmaktayız. Toplumu aşırı sağ karşısında uyarmak ve harekete geçirme çabasındayız. Aynı zamanda biz, ‘demokratik yay’ olarak adlandırdığımız güçleri de bu konuda harekete geçmeye çağırmaktayız. Malesef birçok partinin, aşırı sağa, ELAM’a hoş görü gösterdiğine tanık olmaktayız. Kıbrıs’ta sağın büyük partisi DİSİ, ELAM’ı çoğu kez kendisinin yedek gücü olarak kullanma yoluna başvurmaktadır. 2018’de Sayın Anastasiadis aşırı sağın oylarıyla cumhurbaşkanı seçildi.”
“Aşırı sağın oylarıyla seçilenler, aşırı sağı aklama çabasında...”
“Şu anda DİSİ Genel Başkanı Annita Dimitirou da aşırı sağın oylarıla meclis başkanı seçildi. Gerek Annita Dimitriou gerekse DİSİ, Kıbrıs’ta aşırı sağın gerçekleştirdiği eylemlerle ilgili, aşırı sağı aklamak için açıklamalar yaptılar. Aşırı sağın şiddetini kınamak yerine, iki aşırı ucun var olduğundan söz ettiler. Aşırı sağı aklama çabasına girenlerin tümü, ‘iki aşırı uç’ söylemine başvurma yoluna gidiyorlar. Kıbrıs’ta ise bir yandan aşırı sağın gerçekleştirdiği eylemler söz konusuydu, diğer yandan ise toplum harekete geçti ve ırkçılık karşıtı barışçıl hareketlerle iki büyük kitlesel eylem gerçekleştirdi. Bir yandan turistleri bile hedef alan saldırılar söz konusuydu, diğer yanda ise barışçıl eylemler. Aşırı iki ucu nerede gördüler? Aşırı sağın yapmış olduğu saldırıların ardından AKEL, ülkedeki barış yanlısı, ırkçılık karşışıtı güçlerin bir araya geleceği bir platform oluşturulması için girşime başlamış durumda. Ülkede ırkçılık olgusuna karşı kitlesel hareketi güçlendirme talebi içerisinde olacak.”
“Kıbrıslı Türklere geçiş noktalarının yakınında kurulacak seçim merkezlerinde oy kullanma hakları icra etmesinde kolaylık sağlanmalıdır”
Avrupa Parlamentosu’nun son seçimlerinde Kıbrıslı Türk seçmenlerin oy kullanma konusunda yaşadığı sıkıntılarla ilgili soru üzerine Stefanou, şöyle devam etti:
“2019 Avrupa Parlamentosu seçimlerinde çeşitli düzeylerde bazı sorunların yaşandığı bir gerçek. Bu sorunların çözümünü Avrupa Parlamentosu da Kıbrıs Cumhuriyeti’nden talep etti. Yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerine Kıbrıslı Türklerin katılımının kolaylaştırılması gerektiğine dikkat çekti. AKEL’in de görüşü budur. Olası zorluklar ortadan kaldırılmalıdır. Kıbrıslı Türklere geçiş noktalarının yakınında kurulacak seçim merkezlerinde oy kullanma hakları icra etmesinde kolaylık sağlanmalıdır. Kıbrıslı Türklerin seçim merkezine gelip bazı formlar doldurması, gecikmelere ya da başka sorunlara yol açacaktır. Bunun olmaması gerekir.”
“Kıbrıslı Türklerin oy kullanmasının kolaylaştırılmasını istemeyen siyasi güçler var”
“Söz konusu sorunun Meclis’te içişleri komitesinde görüşüldüğünü söyleyen Stefanou, sözlerine şu şekilde devam etti: “Kıbrıslı Türklere yönelik böylesi bir kolaylaştırmanın olmasını arzulamayan bazı siyasi güçler söz konusu. Ne yazık ki bu anlayışı destekeyen siyasal güçler arasında hem hükümeti destekleyen partiler hem de sağın büyük partisi DİSİ de var. Hükümet inisiyatif alıp Kıbrıslı Türklere kolaylık sağlamalıdır. Ne olursa olsun biz Meclis’te bu konuda gereken mücadeleyi vereceğiz. 2019’da atmış olduğumuz tarihi adımı önümüzdeki süreçte de sürdürme amacındayız.”
Kıbrıslı Türklere mesaj:
“İki toplumun liderliklerine baskılarımızı sürdürmeliyiz”
Kıbrıs sorununda içinde bulunduğumuz durumu “karamsar” olarak niteleyen Stefanos Stefanou, “İçinde bulunduğumuz karamsar duruma ve bu durumun yol açtığı kaderciliğe rağmen, sadece tarihi sorumluluğumuz açısından değil, gelecek nesillere olan borcumuz açısından bizler, ne statükoyla ne taksimle uzlaşma hakkına sahip değiliz. Bu nedenle ülkemizin yeniden birleşmesi için mücadele etmekten başka hakkımız yoktur. Kimileri benim bu sözlerimi duyduğunda acı acı gülümseyerek Kıbrıs’ta çözümün başarılmasının imkansız olduğunu söyleyebilirler. İnsanlık tarihine baktığımızda, kimilerinin imkansız gördüğü pek çok şeyin gerçekleşmiş olduğu görülmektedir. Bazı şeyleri imkansız olarak görür ve çözmeye çalışmazsanız, çözülmez. Biz, Kıbrıs sorununun çözüleceğine-çözülmesi gerektiğine inanıyoruz ve kararlıyız. Bu konuda Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler olarak birlikte çalışmalı ve mücadele etmeliyiz. İki toplumun liderliklerine baskılarımızı sürdürmeliyiz” ifadelerini kullandı.