Ne Yaparız ne Yaptırtırız!

Eralp Adanır


Geçtiğimiz Perşembe günü, Mağusa Belediyesi Başkanı ve yönetim kurulu üyelerinden bazılarının yer aldığı; 2013 yılı çalışma programı konulu basın toplantısına katıldım. En başta şunun belirtmek isterim ki; kaç dönemdir belediye başkanı olan sn.Oktay Kayalp, ülkemizde siyasi-beledi işlerde pek görülmeyecek derecede bir “uyumla”, belediye meclis üyeleriyle birlikte yol almayı başarmaktadır. Hangi farklı siyasi görüşe sahip olunursa olunsun bence Mağusa belediyesinin bu konudaki görüntü, işlevselliği ve başarısı, başkanla birlikte kendisine yol arkadaşlığı yapan diğer meclis üyeleri ve çalışanlarıyla gerçekleşmektedir. Kısacası; Mağusa Belediyesi’nin gerek altyapı gerekse çevresel ve kültür-sanat çalışmalarının başarıya ulaşmasının bence ilk önemli faktörü; başkan, meclis üyelerinin ve dolayısıyla tüm personelinin uyumlu çalışmasıdır.
Basın toplantısında gerek 2012 yılı yatırım, harcamalar vb. gibi konular yanında önemli olan 2013 yılı içerisinde projelendirilen ve bizlerle paylaşılanlardır. Mağusa belediyesi bence kendine özgü farklılıklarından birini de ortaya koyuyor. Şöyle ki; basınla kendisini tartışmaya, konuşmaya ve bilgilendirmeye açan, “iletişim ve halkla ilişkiler” yanında “basınla ilişkiler” açısından duyarlılığı, diğer belediyelerimizden önde geldiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Basın genelde ”sorgulayan” olduğundan bu tip yatırım ve geçmiş dönemle ilgili bilgilerin verilmesinde bazı kesimler kaçınmaktadırlar. Halbuki böylesi organizasyonlarda basın; sorgulamak yanında “bilgilenmeyi” de gerçekleştiriyor ki basın camiamızın bana göre “bilgilenmeden yazma” noktasında bazı sıkıntıları bulunmaktadır.
Detaylı olarak gazetelerimizin haber sayfalarında bu toplantının dökümanları ve bilgileri paylaşılmıştır. Ben bu köşede; toplantıda sorduğum soruyla ilgili bilgiler vermek istiyorum:
Bir deniz kenti olan Mağusa, sadece karasal alanda bulunan tarihi dokusuyla, altyapı, üstyapı ve çevresel yönüyle bir “turistik” mekan değildir. Bugün dünyada hızla gelişmekte olan Yat Turizm içerisinde rahatlıkla yer alabilecek bir konuma sahiptir. Birincisi; dünya literatürlerinde inanılmaz bir yer alan tarihsel bir yanı var. İkincisi; doğu’ya bakan çok elverişli bir limanı var. İşte bu noktada daha önce bilgimde olan ama sonucu konusunda bir-haber olduğum bir soruyu yönelttim başkana. Böylesi bir turizm getirisi olan Yat sektöründe, marinalar konusunda sıkıntılar yaşarken ve bunu bir vizyon haline pek getiremezken, Mağusa belediyesi kendi kıyı şeridi içerisinde tam donanımlı ve evrensel düzeyde bir Marina yapılması konusunda proje yapıldı mı yapıldıysa hangi noktadadır.
Dediğim gibi; Mağusa Ticaret limanı içerisinde ve “eski liman” denilen tarihi dokusuyla bezenmiş alanda “marinamsı” bir yapı uygulanmaktadır. Fakat bunlar yanında; uzun yıllar “askeri bölge” olarak yer alan Laguna’nın Yat sektörüne açılması konusunda bundan yaklaşık bir yıl önce Belediye girişimlerde bulunmuş. Ve çok önemli bir başarıyı da elde etmiş. Asker, Laguna’nın askeri bölge olmasını kaldırmış ve Bayındırlık-Ulaştırma Bakanlığı’na devretmiş. Bu noktada Belediyemiz Marina olarak bir proje yapıp bunu sektöre kazandırmak için kolları sıvamış, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığımıza yazılar yazmış. Aldığı yanıt ne oldu biliyor musunuz? “katkılarınız için teşekkür ederiz. Biz marinayı yaparız...” aradan bir yıl geçmesine rağmen taş taş üstüne konulmamış. Halbuki Marinaları inanılmaz gelir kaynağıdır. Bunun yanında buraları ziyaret edenlerin tursitik açıdan şehre büyük katkıları olabilmektedir. Alış-verişten çok “tanıtım”. Çünkü yatçıların tümü de, gittikleri ülkelerin tanıtımlarını doğal olarak çevresindekilere, basına hatta kitaplarına aktarabilmektedirler. Bu da “tanınma” için yırtınılan böylesi bir durumda bulunmaz hint kumaşı gibidir. Sn.Kayalp’in bu konuda önerilerinden birinin de, “eski liman” olarak bilinen yerin, ambarlarının restore edilerek Yat Turizmi’ne açılması yönünde olduğunu da vurgulayalım.
Ama şu söz var ya; “ne yaparım ne yaptırtırım...” işte Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığımız da bu rolü oynuyor şimdilik. Dilerim beni utandırırlar da bu konuda bir adım atarlar.