Döviz gittikçe tırmanıyor.
Ekonomist Erdal Güryay'a göre önümüzdeki senaryo 'daha vahim'…
TL değer kaybetmeye devam edecek.
Türkiye'deki istikrarsızlık düzelse de kayıp sürecek.
Böylesi bir tabloda herkes “ne yapılabiliri” konuşuyor, kuşkusuz…
Ne yapılabilir?
Hayal kurmaya gerek yok.
Dövizde müdahale şansımız yok.
Güryay ithal mallarda vergilerin biraz düşürülerek hayatının pahalılaşmasının önüne geçilebileceğine işaret ediyor.
Tabii bu durum maliyenin işine gelmeyecek.
Zira 'gelir kaybı' devletin hoşlanmadığı bir durum.
Kimse kusura bakamasın ama beni devletten çok, sade vatandaş ilgilendiriyor. Düşük gelirli vatandaş…
Hani bizde 'orta' sınıf denilen kalabalık kitle…
Çünkü dövizin yükselmesiyle ciddi anlamda gelir kaybı yaşayan, yaşam standardı gerileyen, yurttaş…
Devlet, hele hele KKTC gibi bir devlet, gitsin nerden kapatırsa kapatsın açığını!.. Yurttaşın, hele hele de kamudan maaş çekmeyen özel sektör çalışanının çektiği çile yeter…
Dedim ya, herkes “ne yapılabiliri” konuşuyor.
Elbette yapılabilecek şeyler vardır.
Mesela özel okullar!..
Birçoğumuzun çocukları özel okullarda eğitim görüyor.
Ödemeler dövizle.
Niye?
Gideriniz döviz mi sizin?
TL'ye niye geçmiyor bu okullar?
Devletin sade vatandaştan yana politikaları devreye sokarak “dövizle eğitim” safsatasına son vermesi mümkün değil mi?
Elbette mümkün…
Diğer yandan kira bedelleri…
Kirada ikamet eden düşük gelirli de bir başka eziyet altında…
Onlar da dövizle…
Ev sahibinin döviz gideri mi var?
Hayır!.. Peki araç-ev satışları gibi büyük paraların döndüğü sektörler?
Niye dövize endeksli?
Adam arabayı Japon parası ile satın alıyor, sterlin ile satıyor.
Kendi ellerimizle yabancı para birimini hayatımızın içine çektik, kendi yeteneğimizle (!)
Özür dilerim ama kimi hallerde de dövizi biz kendi kucağımıza aldık.
Ve şimdi bundan kurtulmanın yollarını arıyoruz.
---
Devam edelim…
Mesela dövizle kredi…
Kimse bizi zorla döviz borçlanmaya itmiyor.
Bile bile kendimiz borçlanıyoruz.
Niye?
Çünkü TL'den daha düşük faiz oranları nedeniyle…
Faiz konusunda TL'den daha 'çekici'…
Bu konuda ne yapılabilir?
Borçları yeniden yapılandırma…
Yani TL'ye çevirme…
Bankacılık sektöründe, ya da faizlerde yeni bir düzenleme ile döviz borçlanan yurttaşların borçlarının TL'ye çevrilmesi mümkün…
Ancak yine yasal bir düzenleme gerekiyor, yani devlet müdahalesi…
----
Yasal düzenleme ile dövizin iç piyasada etkisi azaltılabilir kanımca…
Az da olsa etkiyi düşürmek mümkün.
Elbette esas mesele enerji giderlerine dayanıyor.
Çünkü dövizdeki yükselme yakıt-enerji giderlerinin artmasıyla doğrudan etkili…
Ancak enerji dışında kalan sektörlerde devletin küçük de olsa müdahale şansı var. Başta eğitim olmak üzere-iç piyasadaki dövize endeksli duruma “yasak” getirilebilir.
En azından birkaç yıllığına…
Yeter ki istek olsun.
Yeter ki “sade vatandaştan yana” siyaset devreye girsin.
Olur, olmaz diye bir şey yok.
Elimizdeki argüman az da olsa, ateşi dindirmek için çabalamak lazım…
Hiçbir şey yapmamaktan, olanları seyretmektense, bir şeyler yapmak daha akılcı duruyor.
-----------------
Çıldırmışız!
Memleketten 10 gün uzak kalmak ve yeniden mevcut durumun-gündemin içine girmeye çalışmak… Gerçekten zor… Dingin bir ruh haliyle döndüğünüz “KKTC” denen sorunlar yumağına alışmak zaman alıyor.Bu zaman zarfında ülkeye 'yabancı gözüyle' bakma şansınız da oluyor hiç kuşkusuz. Sosyal medyaya bakıyorum, aman Allah'ım… Ne öfke!.. Asgari ücret meselesi nedeniyle yazılan yorumlarda öfke had safhada… İç siyaset keza öyle… Cumhurbaşkanı sendikacıya kızıyor, 'haddini bil'… Başbakan da öfkeli, asgari ücret sorusuna kızıyor, 'bana böyle soru sorulmaz'… Herkeste en aşırısından öfke, sinir, cinnet… İyi değiliz vesselam…Hiç iyi değiliz…Öfkeler yumağında çıldırmışız, haberimiz yok.