2020'nin başından itibaren dünyayı esir alan Covid-19 isimli virüsün etkisi ne zaman bitecek ya da azalacak?
Global salgın nedeniyle büyük oranda felç olan hayat ne zaman normale dönecek?
Virüs ne kadar insanın ölümüne sebep olacak, hangi ülke bu savaştan ne kadar nasibini alacak?
Bilimsel buluşlar mı virüsü alt edecek, yoksa yaşamak için insan vücuduna ihtiyaç duyan virüs kendiliğinden, mutasyona uğrayıp öldürücü olmaktan vaz mı geçecek?
Yanıtı belirsiz o kadar çok soru var ki...
* * *
Yalnız Kıbrıs'ta değil, dünyanın hiçbir yerinde bu ve benzeri soruların cevabı yok.
Dolayısıyla sosyal ve ekonomik yaşama ne zaman döneceğiz, döndüğümüz vakit nasıl bir ortam olacak, kestiremiyoruz.
Kuşkusuz şu an herkesin adeta canı avucunda. Herkes Covid'den korunmaya çalışıyor. Çünkü öldürücü bir virüs. Sağlık sistemini çökertebiliyor. Kitlesel ölüm riski var. Bu doğru.
Ama duran hayat, dönmeyen ekonomik çarklar, üretimin, hizmetler sektörünün ve ticaretin ciddi biçimde azalması da korkutucu bir hal alabilir.
Daha bir ay dolmadı, ancak ülkemizde zor durumda olan insan sayısı az değildir.
Geliri sıfırlanmış haneler vardır.
Bırakın bağışıklık sisteminin güçlü olması için iyi beslenmek gerektiğini, tencerenin kaynamadığı evler vardır.
Maaşsız, gelirsiz kalan, birikimi de olmayanların durumu kötüdür.
Ve süreç uzadıkça bu kategorideki insanların sayısı artacaktır.
* * *
Bu belirsiz ortamda aslolan 'kimsenin aç kalmaması'dır.
Sadece yurttaşların, sosyal güvence altındakilerin değil, bu ülkede yaşamakta olan herkesin karnı doymalıdır.
Herkes bir şekilde, minimum düzeyde olsa da kendisinin ve ailesinin hayatını idame ettirebilmelidir.
Bunu sağlamak hükümetin görevidir ve planlama bu bakış açısıyla yapılmalıdır.
Aksi halde çok büyük sosyal travmalar ve patlamalar kaçınılmazdır.
Evet, Covid'le ilgili belirsizlik aşikârdır, fakat mevcut ve yaratılabilecek kaynaklar bellidir.
Mesele bunların nasıl ve ne şekilde paylaştırılacağıdır.