Ertuğrul SENOVA
Lefkoşa’da eğlenmek için gittiği evde tecavüze uğradığını iddia eden ve bu konuda polis ya da yargının 6 aydır adım atmadığını savunarak sesini sosyal medyadan duyurmaya karar veren Tuğba Mimi, YENİDÜZEN’e konuştu, olay gününü, öncesini ve sonrasını kendi penceresinden anlattı…
Röportaj sırasında Prag’ta olan Mimi, “o olaydan sonra” Kıbrıs’ta bulunmaktan nefret ettiğini, bu yüzden sürekli yurtdışına çıktığını ancak davayı takip etmek için Kıbrıs’ı terk etmediğini söyledi.
6 aylık süreçte kendisine 2 kez para teklif edildiğini, Avustralya’ya dönmesinin söylendiğini ve “Bunu yaparsan hayatın biter” gibi duygusal şiddetlere maruz kaldığını savundu.
Kendisine tecavüz ettiğini iddia ettiği E.K.’nin Kıbrıs’ın güneyinde iş kurduğunu öne süren Mimi, “Neden bu adamın 6 aydır güneyden iadesi istenmiyor?” diye sordu, bu kişilerin tanıdıkları aracılığıyla polis veya yargı üzerinde baskı kurduğunu düşündüğünü ifade etti.
Mimi, tecavüze uğrayan kadınların korkup sustuklarını, bir kadının ne giydiği ya da nerede bulunduğunun bir suç olmadığını söyleyerek, “Bu travma, konuşmadan atlatılmaz” dedi…
Dava süreci devam ediyor…
Tuğba Mimi, yaklaşık 6 ay önce yaşanan olaydan birkaç gün sonra polise giderek şikâyette bulundu.
Bu süreçte, tecavüz soruşturmasına adı karışan ev sahibi U.Ö. ve evde misafir olarak bulunan S.Y. tutuklanarak mahkemeye çıkarıldı, haklarında “bir suçun işlenmesinde ikincil ve/veya yardımcı rol oynayan kişi” anlamına gelen “fer'i fail” suçlaması getirildi.
Öte yandan tecavüz zanlısı E.K. ise yine mahkeme kayıtlarına göre Kıbrıs’ın güneyine kaçtı.
Mimi, U.Ö.’yü, polise gelip kendisiyle birlikte suç duyurusunda bulunmak yerine, E.K.’yi süreçten haberdar edip, güneye kaçmasına yardımcı olmakla suçluyor…
Polis: “Dosya kapanmadı, soruşturma devam ediyor”
Öte yandan YENİDÜZEN’in ulaştığı Polis Basın Subaylığı, olayla ilgili polis soruşturmasının sürdüğünü, dosyanın kapanmadığını açıkladı.
Olay gecesi neler yaşandı?
Olaydan 1 gün önce, mangal etkinliği düzenlemek adına U.Ö. ile anlaştıklarını, kendisine tecavüz ettiğini iddia ettiği E.K. ve polis soruşturması kapsamında mahkemeye çıkarılarak teminatla serbest bırakılan S.Y.’yi orada tanıdığını anlattı.
Mimi, U.Ö.’yü 7 yıldan bu yana tanıdığını belirterek, şöyle devam etti:
“Telefonda konuştuk, bana önden gitmemi ve mezeleri hazırlamamı söyledi. İki erkek arkadaşı daha evde olacaktı, gitmek istemediğimi söyledim, tanımadığım 2 adam vardı evde. O da ‘bana güvenmiyor musun’ diye sordu, ben de kabul edip eve gittim. 20 dakika sonra U.Ö. de geldi. Mangalı yaktık, içtik eğlendik. 2 duble rakı içtim ama 3’üncü bardağı elimle ittim. Çünkü başım dönmeye başladı.”
Mimi, içkisine herhangi bir madde karıştırıldığından şüphelendiğini ama kimin yaptığını bilmediğini söyledi.
Kötü hissedip masadan kalktığını, yüzünü yıkayıp bir odaya yattığını ve gözlerini açtığında kendisini tecavüze uğrar halde bulduğunu iddia eden Mimi, şöyle devam etti:
“’Hemen dışarıya çık’ diye bağırdım. Odadan çıktı, ben de kalkıp üzerimi giydim ve salona çantamı almaya gittim. S.Y. koltuğunda üzerinde yatmış TV izliyordu, U.Ö. ise bulaşık yıkıyordu. Ben kapıdan çıkarken, ‘Noldu be?’ diye sordu, S.K. de ‘ ben de anlamadım’ dedi.”
“Yolda az kalsın kaza yapıyordum, tüm kameralara yakalandım”
Olayın ardından Girne’de kaldığı yere geri döndüğünü, başlarda olayı unutmaya yöneldiğini ancak daha sonra tecavüze uğradığı gerçeğiyle karşılaştığını ve harekete geçme kararı aldığını söyleyen Mimi, olaydan sonra yaşadıklarını şöyle özetledi:
“Ben Girne’de kalıyordum. Yola çıktım, az kalsın kaza yapıyordum, tüm kameralara yakalandım. U.Ö. beni sürekli aradı, evime gittim. Şoktan ne olduğunu anlamadım. Ben tecavüze mi uğradım diye kendime soruyordum. Ardından U.Ö. evime geldi. Evinde ne yaşandığının farkında olup olmadığını sordum, neden geldin deyip evimden çıkmasını istedim, o da gitti. Saatlerce yatakta ruh gibi oturdum. Şoktaydım ve ne yapacağımı, kimi arayacağımı bilmiyordum. ‘Oldu – bitti’ deyip, hayata devam etmem gerektiğini düşündüm. O gün toplantım vardı, bilgisayarımı aldım ve bir kafeye oturdum, çalışmaya çalıştım. Ardından ‘ben tecavüze uğradım, burada bir yanlışlık var’ dedim. Avustralya’daki bir arkadaşımı arayıp konuştum. Bir şeyler yapmam lazım dedi. Google üzerinden polisi arattırdım, bana güneydeki polisi gösteriyordu. Sonra E.D.’yi aradım, cevap vermedi, kızını aradım o da hemen polise gitmem gerektiğini söyledi. Ama ben polisin yerini bilmiyordum.”
“Bence Avustralya’ya geri dön”
Yardım için danışmaya gittiği kişinin, kendisine Avustralya’ya geri dönmesi tavsiyesinde bulunduğunu iddia eden Mimi, bu sırada U.Ö. ile görüştüklerini ve U.Ö.’nün “Eğer polise gidersen U.Ö. diye biri kalmaz” dediğini, kendisinin ise “Eğer polise gitmezsem, Tuğba diye bir şey kalmaz” yanıtını verdiğini, bunun üzerine U.Ö.’nün ‘açık çek’ teklif ettiğini iddia etti:
“E.D. daha sonra bana döndü, evime gel dedi. Gittim oturdum. Bana, ‘Bence Avustralya’ya geri dön, U.Ö.’nün hayatını bitirirsin’ dedi. Daha sonra avukat olan kızı beni başka bir avukata yönlendirdi. Bu insanlarla konuşup mesajlaşırken, U.Ö.’ye mesaj gönderdim. Senin evinde bana tecavüz edildi, ne yapmayı düşünüyorsun diye sordum. Aradı toplantıya gideceğini, ertesi gün görüşebileceğimizi söyledi. Ben de bunu kabul etmedim, o da toplantısını iptal etti. Evime geldi, ‘eğer polise gidersen U.Ö. diye biri kalmaz’ dedi. Ben de ‘eğer polise gitmezsem, Tuğba diye bir şey kalmaz’ dedim. Bunun üzerine bana ‘açık çek’ teklif etti. Ben kabul etmedim.”
“Yanımda durmak yerine E.K.’ye haber verdi, E.K. de güneye kaçtı”
Daha sonra başka bir avukatla görüştüğünü ve polise gitme kararı aldıklarını anlatan Mimi, şikâyetçi olmadan önce U.Ö.’yü aradığını, kendisiyle gelmesini istediğini, ancak U.Ö.’nün bunun yerine, E.K.’ye güneye kaçması için haber verdiğini öne sürdü:
“Daha sonra başka bir avukatla konuştum. Polise gitmeye karar verdik. Polis, saat 14.00’te gelin dedi. U.Ö.’ye mesaj attım, polise gidiyorum benimle gel, başın belaya girmez, gel yanımda dur dedim. Polise gittik, avukatıma U.Ö.’müm nerede olduğunu sordum, gelmeme kararı aldığını söyledi. Ben de E.K. için polise şikâyette bulundum. Ertesi gün polis beni baştan aradı, müdürün benimle görüşmek istediğini söylediler. Geri gittim, müdür konuyu benim ağzımdan dinlemek istedi. Benden, S.Y. ve U.Ö.’den da şikâyetçi olmamı istedi. İlk başta pek anlam veremedim, müdürün bir bildiği var deyip, tamam dedim. Sonradan anladım ki U.Ö., E.K.’nin kaçmasına yardımcı olmuş. Benimle polise geleceğine, E.K.’ye haber vermiş ve E.K, S.Y. ile birlikte güneye kaçmış. Sonra S.Y. kuzeye geri dönmüş. Polis, bir şey yapmayan insanın neden kaçtığını sordu…”
“Bir polis, Avustralya’ya ne zaman döneceğimi bile sordu”
U.Ö. ve S.Y.’nin daha sonra mahkemeye çıkarıldığını ve teminata bağlandıklarını anlatan Mimi, “Aradan 6 ay geçti, bu konuda hiçbir gelişme olmadı. Polise dosyam nerede diye soruyorum, daha soruşturması bitmedi diyorlar. Bir polis, Avustralya’ya ne zaman döneceğimi bile sordu, ben de dönmemi ve dosyanın kapanmasını mı bekliyorlar diye sordum” ifadelerini kullandı.
“Olaydan sonra artık Kıbrıs’ta durmak istemiyorum”
İşinin çevrimiçi olduğunu, sürekli yurtdışına gidip gelme sebebinin işiyle alakalı değil, yaşadığı olayla ilgili olduğunu anlatan Mimi, artık Kıbrıs’ta bulunmaktan nefret ettiğini söyledi:
“İşim çevrimiçidir. Yurtdışına gidip gelme sebebim, Kıbrıs’ta durmak istemediğim içindir. Olaydan sonra artık Kıbrıs’ta durmak istemiyorum. Ailem 1985’de Avustralya’ya göç etti. Yaşadıklarımı aileme, olaydan birkaç gün sonra söyledim. Ellerinden bir şey gelmedi. Kıbrıs’a gelmek istediler ama ben istemedim. Gelip ne yapabilirlerdi ki? Ellerinden bir şey gelmeyecek, daha çok yıpranacaktılar.”
“Biri kuzenimi aradı ve şikâyetimi geri çekmem için para teklif etti”
Tecavüz soruşturmasına adı karışan 3 isimle de bir daha iletişim kurmadığını söyleyen Mimi, “Sadece bir kere, bir tanesi kuzenimi aradı ve şikâyetimi geri çekmem için para teklif etti. Tabi ki reddettik” iddiasını da ortaya attı.
“Neden bu adamın 6 aydır iadesi istenmiyor?”
Kıbrıs’ın güneyine kaçan E.K.’nin orada bir iş kurduğunu öne süren Mimi, “Neden bu adamın 6 aydır iadesi istenmiyor?” diye sordu, bu kişilerin tanıdıkları aracılığıyla polis veya yargı üzerinde baskı kurduğunu düşündüğünü ifade etti:
“Güneyde iş kurmuş. Neden bu adamın 6 aydır iadesi istenmiyor. Çıkış yaptığı kapılara ismi verilmedi. Ben şikâyetimi 15.00’de imzaladım, bu adam 17.00’de kaçtı. Arada 2 saat fark var. Neden sınırlara adı verilmedi? Diyelim ki polis bir hata yaptı, neden 6 aydır güneyden iadesi talep edilmiyor? Bu kişilerin tanıdıkları aracılığıyla polis veya yargı üzerinde baskı kurduğunu düşünüyorum.”
“Bu travma, konuşmadan atlatılmaz”
Mimi son olarak, tecavüze uğrayan kadınların korkup sustuklarını, bir kadının ne giydiği ya da nerede bulunduğunun bir suç olmadığını söyleyerek, “Bu travma, konuşmadan atlatılmaz” dedi:
Bu tip olaylarda ilk suçlu olan genelde kadındır. Neden bunu giydin, neden oraya gittin, neden evden çıktın, neden, neden, neden… Bu olayın nedeni yoktur. Kadının hareketleri hiçbir zaman tecavüz sebebi olamaz. Çok acı ki dünyanın her yerinde böyle olaylar oluyor. Kadınlar başına bunlar geliyor ama kadınlar konuşmak yerine korkuyor ve susup kalıyor. Bu travma konuşmadan atlatılmaz. Bana bu süreçte binlerce kadından mesajlar geldi. Çok teşekkür ettiler, ‘bu yaptığın bize de şifa oluyor’ dediler. Korktukları için konuşmadıklarını söylediler…