Neden güneye gitmeyelim?

Bir "sağlık" dramı ve şu soru: "Neden güneye gitmeyelim?" Bu ülkenin hekimleri çoğu zaman "mucizeler" başarıyorlar, önemli çoğunluğunun bilgi, yetenek ve donanımına da güveniyorum. Ancak sağlık sistemi, tam anlamıyla dökülüyor. * * * Bir okurumun yaşad



Bir "sağlık" dramı ve şu soru:

"Neden güneye gitmeyelim?"

Bu ülkenin hekimleri çoğu zaman "mucizeler" başarıyorlar, önemli çoğunluğunun bilgi, yetenek ve donanımına da güveniyorum.
Ancak sağlık sistemi, tam anlamıyla dökülüyor.

* * *
Bir okurumun yaşadıklarını paylaşacağım köşemde…
Şu soruyu yöneltiyor, "Eğer durum buysa, güneye gidiyoruz diye, kızmaya hakları var mı?"
Buyurunuz….
<<…  27 Ekim tarihinde annem ayağı takılarak, bahçede beton zemine düşüyor ve Lefkoşa'daki en yakın özel hastaneden ambulans çağrılıyor... Çekilen röntgen ile kolda çıkık teşhisi konuyor ve
bayıltılarak kol yerine yerleştiriliyor... 2 gece hastanede kaldıktan sonra taburcu oluyoruz. Doktorumuz, durumun iyi olduğunu söylüyor ve özel bir operasyon için kendisi Türkiye'ye gidiyor. Doktorun yokluğunda, bolaran sargılar için yeniden söz konusu hastaneye gidiliyor ancak sargılar açılmasın diye yapışkanla deriye tutturuluyor... Tabii bu durum 2-3 gün içinde alerjiye sebep oluyor ve ağrılar da azalmayınca, bir başka sağlık merkezine gidiliyor!.. Buradaki doktorların muayenesi ve çekilen röntgenler sonucunda; kolun doğru yerleştirilmedi ve yanlış sarıldığı teşhisi ile yeni bir tedavi süreci başlıyor. 4 hafta daha askıda kalan kol; açılıyor ve fizik tedavi öneriliyor...
6 haftalık sürede çekilen röntgen sayısı:8
Ağrılarda hiçbir azalma olmadığından ve güvensizlik nedeniyle, bir de Kıbrıs'ın güneyine gidelim diyoruz. Aratheon Hastanesi'nde Dr. Louis Christodulu, röntgenleri görür görmez, ileri tetkik istiyor ve MIR çektiriyor.
Sonuç: Kopuk tendonlar, kırık sayılabilecek kadar büyük bir çatlak, yanlış yerleştirilmiş kol ve kas yırtıkları.
Bugün annem delme usulü 3.5 saatlik bir ameliyat geçirdi… 3 çivi ile çatlak sabitlendi, kopuk tendonlar dikildi... Başarılı bir ameliyatla rahatsızlıklar giderildi....
İşte size yaşadığım bir örnek.
Şimdi, "niye başınız ağrısa güneye gidiyorsunuz" diyenler, bir daha düşünsünler lütfen…>>






7 yıldır "öğretmen değişimi" ile Türkiye'de

Bir ay önce, bir öğretmenin Mağusa Namık Kemal Lisesi kadrosunda olduğunu ancak 7 senedir Türkiye'de yaşadığını yazmıştım.
Israrlı taleplerim sonucu, Eğitim Bakanlığı'ndan bir meseleyle ilgili bir açıklama aldım.
"Söz konusu kişi, TC-KKTC öğretmen değişimi anlaşması kapsamında, Bakanlar Kurulu kararı ile Türkiye'de görev yapmaktır. Söz konusu görevlendirme, Savcılık görüşü alındıktan sonra yapılmıştır…"
Sonucu, paylaşmak istedim.





Domates bile dert!..

Görüşmeler tıkandı ya…
Biliyoruz, her iki Kıbrıslı lider de "hayır"ın destekçisiydi…
Özellikle bizimki, bildik bileli "taksim"ci!..
Yine de…
İnsan düşünmeden edemiyor; bu kültür, bu anlayış, bu kafalar değişmeden, bu "sorun"u nasıl aşacağız ki?!


* * *
Bir düşünsenize, "domates" bile sorun oldu, adanın iki yanında!..
Kıbrıslı Rum çiftçiler eylemde, dün!..
Kuzeyden gelen domatesler nedeniyle…
Diyorlar ki, "Kıbrıs'ın kuzeyinde bu kadar domates üretimi yok!.. Avrupa Birliği gitsin, denetlesin!.."
Demeye getirdikleri şu ki, "Türkiye'den domatesleri getirerek, kendi üretimleri diye bize yutturuyorlar!.."

* * *
Peki, Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti'ne limanlarını açsa ne olacak?
Domates gelmeyecek mi o zaman?
Üstelik de, "temizse, sağlıklıysa, hormonsuzsa" eğer…
Isırın gitsin yahu!..

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri