Ülke son yıllarda istikrarlı bir kötü yönetim ve yüksek çıkar paylaşımı üzerinden ilmek ilmek çalınıyor.
Bu kelimeyi özellikle kullanıyorum çünkü aslında şikayet ettiğimiz birçok şey, bilgisizlik, ilgisizlik ya da beceriksizlikten kaynaklanmıyor. En çok şikayet ettiğimiz şeylerin arkasına baktığımızda, hep bir yolsuzluk, usulsüzlük ve haksız çıkar paylaşımı olduğunu görüyoruz.
Daha da acısı bu artık o kadar açık şekilde görülüyor ki, sokakta olağan muhabbetler arasında girdi.
Örneğin, kendi arasında muhabbet eden iki kişi, hangi işin hangi bakanlıkta, kiminle, kaç liraya halledilebileceğini tartışıyor. Bürokrasi o kadar dağılmış ki, buralarda her işin önceden belirlenmiş, birçokları tarafından bilinen bir karşılığı var!!!
Elektriğe yapılan zammın, bizzat yönetenlerin ihalesiz yakıt alımları başta olmak üzere, kurumu zarara uğratıp kendilerinin sağladıkları haksız ve fahiş çıkarlardan kaynaklandığı son derece açık.
Girne Liman ihalesinde yaşananlar, esnafın yaşadığı mağduriyetten, Ercan Havalimanı’nda ardı ardına yaşanan rezilliklerin tamamı hukuksuzluk ve çıkar paylaşımlarının sonucu.
Birileri bu çıkarı paylaşırken kurumların uğradığı maddi ve manevi bütün zararı ise toplum olarak biz ödüyoruz.
Kamu sınavlarından atamalarına kadar her şeyin ağır bir adaletsizlik ve hukuksuzlukla yürütüldüğünü herkes görüyor ama kimse bunun hesabını soramıyor.
Bugün ada, “Akdeniz’in Moskovası” olarak anılıyorsa, bu yabancı sermaye ya da önemli yatırımların merkezi olduğu için değil, suç gelirlerinin aklandığı, suçluların kolay saklandığı bir coğrafya olduğunun anlatılmak istenmesindendir.
***
Ulusal Birlik Partisi içinde uzun zamandır ciddi rahatsızlık var. Partisiyle duygusal bağı olan birçok UBP’li bugüne kadar gelmiş geçmiş en kötü yönetim döneminin yaşandığını söylüyor.
Başbakan ve Parti Genel Başkanı’nın genel üslubu birçok partiliyi özellikle rahatsız ediyor.
Başbakan adına konuşan, Başbakan adına iş takibi yapan kişilerin gözü kara tavrı isyan ettiriyor.
Belli ki, bu gergin ortam Başbakan’ın da sinirlerini geriyor ki öfke kontrolü konusunda çok ciddi sorunlar yaşadığı en sık dile getirilen şikayetler arasında.
UBP Milletvekili Hasan Taçoy, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamasında kurultayın bir an önce toplanması çağrısını yaparken, parti içi demokrasinin ortadan kaldırıldığını söyledi.
Taçoy UBP ile ilgili en çok konuşanlardan. Yeni dönemde parti Genel Başkanlığı’na yeniden aday.
Daha önce yaptığı açıklamalarda da Başbakan’Iın “bir abi” olarak nöbeti devraldığını ve şimdi kendileri çekilip ve bu “abiliğe” izin verdiği gibi, çekilme sırasının Üstel’de olduğunu söylüyor.
Taçoy’un en ciddi iddiaları arasında KIB-TEK yolsuzluğu da var.
Mecliste de gündeme gelen yolsuzluğun iddia edildiği gibi 20 milyon doların çok üzerinde bir zarar yarattığı belirtiliyor kuruma.
En son ihale usulsüzlüğü ile ilgili KIB-TEK’e dava açan ihaleye giren şirketlerden Sidereal davayı kazanarak, yüklü bir tazminat hakkı elde etti.
31 Ekim tarihli karara göre, kurum ilgili şirkete 100 bin TL dava masraflarına ek olarak 343,854,72 dolar tazminat ödeyecek. Yani yaklaşık 10 milyar TL!
Peki yasal olmadığı bu kadar açıkken, dahası ortada ihalesiz alımların derhal durdurulmasını emreden Yüksek Mahkeme kararı varken, ihalesiz alımlar neden devam eder?
Yasaları ve hukuku bu kadar çiğnemek için kim nasıl bir motivasyona sahiptir?
Bütün bunlar cevaplanmaya muhtaç sorular.
Ancak Başbakan Üstel kurultay çağrılarına yanıt verirken, skandal niteliğindeki bir açıklamaya da imza atıyor. “Kimse istedi diye kurultay yapacak değiliz” diyen Başbakan, kurultay tarihinin tüzüğe atıf yaparak 2023 Ekiminde yapılması gerektiğine dair görüşlerin hilafına, MYK kararı gereği Eylül 2024’de kurultayın yapılacağını ve bunun Türkiye’nin bilgisi dahilinde olduğunu söylüyor.
Yani aslında kendisi ve kararlarının Türkiye tarafından bizzat desteklendiğini ima ederek göz dağı veriyor muhaliflerine.
Peki sıradan bir ülkede bir siyasetçi böyle bir açıklama yapabilir mi?
Benzer bir açıklama bu partinin bile tarihinde var mıdır?
Bugünden itibaren elektriğe yeni bir zam geldi. Elektriğe gelen zam şüphesiz bütün piyasayı etkileyecek ve halkın alım gücü daha da eriyecek.
İnsan ister istemez bu koltuk sevdası ardında ne gibi motivasyonlar olduğunu düşünmeden edemiyor.
"İhalesiz yakıt alımının yarattığı sonuçlardan biri"