Hüseyin ÖZBARIŞCI
6 Temmuz 1996 gecesi öldürülen gazeteci-yazar Kutlu Adalı’nın komşusu Ali Rıza Kırçay, olay gecesini anlattı. Cinayet anını görmediğini belirten Kırçay, Kutlu Adalı’nın öldürüldüğü noktaya biri tarafından 'götürüldüğünü' söyledi. Kendisinin olay öncesi Adalı’nın sesini duyduğunu anlatan Kırçay, “Ben ‘nedir yapacağın?’ sorduğunu duydum ve saniyeler içerisinde silah sesleri geldi” dedi.
Aynı sokakta ikamet eden ve Kutlu Adalı’nın yakın komşusu olan Ali Rıza Kırçay, YENİDÜZEN ve KANAL SİM’e o geceyi anlattı.
Cinayetin işlendiği anda evinin avlusunda oturup televizyon izlediğini anlatan Kırçay, sokağın o gece karanlık olduğunu ve olayı anlayana kadar cinayeti işleyenlerin tek yoldan hızlıca kaçtığını söyledi.
Otomatik silahla ateş açıldığını ve makineli silah sesleri duyduklarını anlatan Ali Rıza Kırçay, dakikalar içinde polisin olay yerine geldiğini belirtti ancak, kendisinden şu ana kadar kimsenin ifade almadığını belirtti.
Kutlu Adalı ile arkadaş ve komşu olduğunu dile getiren Kırçay, “Çok üzüldüm. Her gün gördüğümüz, sohbet ettiğimiz arkadaşımızı, komşumuzu beyaz çarşafla örtülü vaziyette görmek beni çok etkilemişti. Yapanlara her gün lanet okudum, yazıklar olsun dedim” şeklinde konuştu.
Şu anda konunun gündeme gelmesinden dolayı düşüncelerini de aktaran Ali Rıza Kırçay, “Bu iş çözülürse, bizde çözülür” dedi.
“ ‘Nedir yapacağın?’ söylediğini duydum…”
O gece neler yaşadınız?
O gece saat 11’de her zamanki gibi dışarıda oturup televizyon izliyordum. Birden daramalı iki ses oldu. Hemen yere yattım, çünkü otomatik silahla darama yapıldığı için üzerimizden bile kurşunların geçtiğini hissettim. Saniyeler içerisinde başımı kaldırdım, baktığımda oradan tek yola giren koyu renkli bir araba gördüm. Tabii karanlıktı, oralarda ışık yoktu. Ancak arabanın modelini dahi hayal meyal hatırlarım. Ya Şahin, ya Murat koyu renkli bir arabaydı… Hızla tek yoldan uzaklaştı. Ben hemen oraya doğru koşturdum, gidip baktığımda yerde bir karartı gördüm. Silah sesini de duyunca birinin vurulduğunu anladım. Hemen tekrardan eve gelip polisi aradım. O heyecandan numarayı bile unuttum. Hemen yandaki komşuya seslendim “çıkın birini vurdular” dedim. Yine oraya gittiğimde iki kişinin oraya geldiğini fark ettim. Seslerinden Erinç’in olduğunu fark ettim. “Erinç” diye çağırdım, o da bana “Ali Rıza abi gel de Kutlu Adalı’yı vurdular” dedi. Onlar da tek yolun tersinden geliyorlardı. Oraya yeniden gittiğimizde Kutlu Adalı’nın vurulduğunu gördük. Saniyeler içerisinde polis ve çevik birlik arabası geldi ve bize “uzaklaşın” dediler. Çocukları oradan uzaklaştırdık. Ben orada birkaç dakika daha bekledim sonra ben de uzaklaştım. Ben, eve doğru yürürken yanımda 3 polis de Kutlu Adalı’nın evine geliyordu. Polislere, “Kutlu beyin hanımı ve çocukları da var. Bir içeri bakın” dedim, kapıya kadar geldik kapı hafif gındırıktı. “İlkay hanım, Kut” diye çağırdım ses yok… Polislere, “Bir bakın onları da vurmuş olabilirler. İçeri girmeniz gerekir” dedim. Eve geldiğimde komşum bana onların sabah saatlerinde İstanbul’a gittiğini söyledi.
Bunu yapanlar Kutlu Adalı’nın evde yalnız olduğunu biliyorlardı. Demek ki, Kutlu beyi bir tanıdığı alıp oradan çıkardı. Sessiz olsaydı onu ya evi içerisinde, ya da havlısında öldürürlerdi. Mutlaka, tanıdık biri onu oraya götürdü. Çünkü ben “nedir yapacağın?” söylediğini duydum ve saniyeler içerisinde silah sesleri geldi.
Siz kim olduklarını gördünüz mü?
Hayır hiç görmedim. Zaten şahıs görmedik, her şey bir anda oldu ve araba hızla uzaklaştı. Zaten benim avlumdan o nokta pek görülmüyor.
Polis ne kadar sürede geldi?
Silah sesini duyduktan sonra tahminim 5 dakika olmuştu. Çünkü ben telefona sarıldım, komşuya gittim, Ondan yürüdüm köşede durdum. Orada iki kişi vardı “acaba onlar mı” diye düşünerek endişe içinde 5-10 saniye bekledim. Ondan sonra Erinç’in sesini duyunca o zaman oraya gittim ve çok kısa süre sonra polisler geldi.
“Benden hiç ifade alınmadı”
Sizden ifade alındı mı?
Polis benden hiç ifade almadı. Bir tek Türkiye’den bir kanal geldi o zaman ben de Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası başkanıydım. Bir tek onlara şu anda size anlattıklarımın aynılarını anlattım. Onun dışında başka ifade falan vermedim. Hatta orada olan çocuklardan ifade alınmış. Olayın ardından konuşma konusunda herhangi bir baskı, tehdit veya hiçbir telefon da almadım.
“St. Barnabas yazısından sonra tedirgin olmuştu”
Kutlu Adalı nasıl biriydi?
Kutlu bey o kadar bir efendi adamdı ki, o kadar bir kafalıydı ki onun yazılarını bende okuyordum, herkes okurdu. Ta ki, St. Barnabas olayıyla ilgili bazı yazıları çıkmıştı. Ondan sonra da kendisi de tedirgin olmaya başladı. Korkusuz bir adamdı…
Kutlu Adalı’yla ilişkiniz nasıldı?
Sohbetimiz oluyordu ama normal havadan sudan bahsederdik. Hiç siyaset falan konuşmadık. İlişkilerimiz çok iyiydi çünkü her gün akşamüstü köpekçiğini alıp buralarda bir tur atardı ve sonra gelirdi sohbet ederdik. Çok efendi ve saygılı bir kişiydi.
“Yapanlara her gün lanet okudum”
Onu beyaz çarşaf içinde görünce ne hissettiniz?
Çok üzüldüm. Her gün gördüğümüz, sohbet ettiğimiz arkadaşımızı, komşumuzu beyaz çarşafla örtülü vaziyette görmek beni çok etkilemişti. Yapanlara her gün lanet okudum, yazıklar olsun dedim.
“İki defa dadadadat, dadadadat sesini duyduk”
Bugün anlatılanlarda var. O gece duyduklarınızla örtüşüyor mu olanlar?
Kullanılan silahın bir otomatik silah olduğu kesindi… İki defa “dadadadat, dadadadat” sesini duyduk. O gece bizim buradaki ışık yanıyordu. Oradaki sokak aydınlatmasında ağaçtan kaynaklı bir kesilme oluyordu bazen. Yolda hiç ışık yoktu. Hatta karşıdaki evin ışıkları yanıyordu, olay olduktan sonra söndü. Herhalde korku mu oldu bilmiyorum. Sadece o dediğim direkteki ağaçtan dolayı kesinti yapması rutindi, bir tanesi kesildiğinde hepsinin kesilir mi şu anda bilmiyorum. Diğerlerinin rutin olup olmadığını tam hatırlamıyorum.
“Korktum, görgü tanığı olarak beni de vurabilirlerdi…”
Olay sonrasında mahallede neler yaşadınız?
Böyle bir olay mahallemde ilk defa olduğu için mutlaka bir tedirginlik yaşadım. O araba bizim taraftan gelse ben ayakta olacaktım ve o arabayı görmüş olacaktım. O an görgü tanığı olarak beni de vurabilirlerdi. O endişeyi, o tedirginliği yaşadım. İyi ki tek yola girdiler dedim. Ancak tek yola girmeleri cesaret ister. Karşıdan araba gelse bazı yerler var ki iki arabayı sığmaz. Böyle bir durumda nasıl plan yaptılar? Karşıda dört yolun olduğu yerde başka birileri mi vardı yolu kessinler diye? Hep böyle düşüncelerim oldu. O gece olay sonrası polis ve askeri araçtan başka bir araç sokağa giremedi. Olaydan sonraki günlerde de polis Kutlu beyin evine bir çok kez gelip gitti.
O gece ait kaç kişi ait olduğunu söyleyebilirsiniz?
Bence birden fazlaydı çünkü böyle bir durumda bir şoförün olması lazım. Hatta dediğim gibi onu oraya götüren kişi, bir de tetiği çeken kişi… Onu ben şimdi bilemem, mutlaka birden fazlaydı.
O geceden önce mahallenize tanımadığınız insanlar gelip, Kutlu Adalı’yı tehdit etti mi?
Yok, hiçbir tehdit yok. En azından olmuşsa bile bu mahallede olmadı. O güne kadar her şey normaldi.
Konu son günlerde yapılan açıklamalarla birlikte gündeme geldi. Bugünlerle ilgili ne söyleyebilirsiniz?
25 yıl önce bizimkiler bu soruşturmayı başlattıkları zaman sonuca gitmediler. O günlerde sonuca gitmeleri daha kolay olurdu ve olay daha kolay aydınlatılırdı. Şimdi 25 yıl geçti, ben bile bazı şeyleri yanlış hatırlayabilirim. Keşke o dönemde soruşturma devam etseydi ve sonuca ulaşılabilseydi. Tabii, bu o dönemki hükümetleri, başbakanları ve cumhurbaşkanlarının bu süreci ileriye götürmemeleri onların ayıbı… Şimdi bu olay yeniden gündemde. Hatta Türkiye’de de konuşulmaya başladı. Benim Türkiye’den ümidim yok. Bu iş çözülürse, bizde çözülür.