“Nefes almakta bile zorlandığım günler oldu, hep pozitif düşündüm, yılmadım, başardım”

54 yaşındaki Sevim Gök Karamanoğlu, bir buçuk yıl meme kanseri tedavisi gördü, sürecin sonunda sağlıklı bir şekilde çok sevdiği mesleğine geri döndü. Karamanoğlu, yaşadığı bir buçuk yıllık tedavi sürecini YENİDÜZEN'e anlattı.

Hüseyin ÖZBARIŞCI

Sevim Gök Karamanoğlu 54 yaşında ve hayatını eğitmeye adamış bir öğretmen… Şu anda da Lefke Gazi Lisesi’nin Okul Müdürü… 2021 yılında kendisine Meme Kanseri teşhisi kondu, bir buçuk yıl boyunca Türkiye’de tedavi süreci yaşadı. Geçtiğimiz aylarda kanseri atlatan Karamanoğlu, bugünlerde okuluna geri dönmenin mutluluğunu yaşıyor.

YENİDÜZEN’e başından geçenleri anlatan Karamanoğlu, süreç boyunca ağır bir tedavi süreci geçirdiğini, kimi zaman nefes almakta bile zorluk yaşadığını belirtti, bu dönemde hayata hep pozitif baktığını ifade etti.

Hastalığını ilk öğrendiği anda kısa süreli bir şok yaşadığını anlatan Karamanoğlu, o anın geçmesiyle birlikte moralini hep yüksek tuttuğunu söyledi.

Karamanoğlu yakınlarının bu süreçte kendisine hep destek verdiğini de dile getirerek, “Yakınlarım beni hiçbir zaman yalnız bırakmadı. Her zaman yanımda oldular, destek verdiler. Hiç yalnız bırakılmadım ve kendimi çok kıymetli hissediyorum. Bu süreçte seviliyor olduğunuzu bilmek çok önemli. Moraliniz daha da çok yükseliyor” şeklinde konuştu.

Sevim Gök Karamanoğlu röportajında, kanser konusunda önerilerde bulundu, erken teşhisin hem hayat kurtarmakta hem de tedavi sürecinde çok önemli olduğunu belirtti ve şöyle devam etti: “Unutulmamalı ki, herkes bir aday… Hastalığa yakalandığınızda da moralin yüksek tutulması, hayata hep pozitif bakılması önemli…”

 

“Beklemiyordum, şok yaşadım. Sonrasında ‘Bu bir süreç, yaşanacak bitecek’ dedim ve hep pozitif oldum”

Hastalığınızı ilk öğrendiğinizde ne hissetmiştiniz, moraliniz nasıldı?

“Bir gün bir sivilce olduğunu fark ettim, detaylı bir şekilde baktığımda bir topak olduğunu gördüm. Açıkçası o anda aklıma kanserle ilgili hiçbir şey gelmedi. İlk aklıma gelen şey yağ bezesi olduğuydu. Çünkü çok kısa süre öncesinde tarama yapmıştım ve orada hiçbir kanser hücresine rastlanmamıştı. Bir uzmana gidince fark edildi ve süreç öyle başladı. O gün mamografi çektirmeye gittiğimizde bile benim öyle bir düşüncem yoktu. Orada öğrenince ilk şokumu yaşamıştım. O anda cümle bile kuramıyordum. Üzerimden o şoku atlattıktan sonra inandım ve bunun bir süreç olduğunu benimsedim. Kendi kendime ‘Bu bir süreç, yaşanacak ve bitecek’ dedim. O andan sonra da süreç boyunca ne moral bozukluğu yaşadım, ne de aklıma kötü bir şey getirdim. Kanser teşhisi konmadan 10 kadar önce kızım Kanser Hastalarına Yardım Derneği’ne saç bağışı yapmıştı. Teşhis konduğu zaman aklıma herkesin başına her an bir şeyler gelebileceği ve yardımlaşmanın ne kadar önemli olduğu da gelmişti.”

 

“Kimi zaman nefes almakta bile zorlandım, tedavimin bir gün biteceğine hep inandım”

Süreç ne kadar sürdü, neler yaşadınız?

“Tedavi sürecim Ankara’da oldu ve bu süreç tam bir buçuk yıl sürdü. Erken teşhis olmasına rağmen sıçrama da oldu. Elbette ki, çok ağır geçen bir kemoterapi süreci yaşadım. Ağır halsizlik, saç dökülmesi yaşadım ama gözümü hiç korkutmadım.

Yoğun geçen tedavi süreci içerisinde yorulduğumu hissediyordum, bu kadar yorulacağımı da tahmin etmiyordum. Bazen bırakın konuşmayı, nefes almakta bile zorlanmıştım. Süreç boyunca güler yüzümü ve yüksek motivasyonumu her zaman korudum. Bence, sizi hayata bağlayan ve ilacın etkinliğini artıran sizin motivasyonunuz… Yani, hayata pozitif bakmak gerek… Bu süreç güzel bir deneyimdi aslında… Hastanede benim gibi yeni insanlar tanıdım. Kimisi benim gibi hep pozitifti, kimisi biraz daha moralsizdi. Evet, onların durumuna ister istemez üzülüyordum ve onlar için iyi dileklerde bulunuyordum. Hiç kötü bir şey olacağına inanmadım. Tedavimin bir gün bitip sevdiklerime geri döneceğime hep inandım ve bu motivasyonumu da hep sürdürdüm.”

 

Saçlarınızı kaybettiğiniz zaman kendinizi aynada ilk kez gördüğünüz zaman ne hissetmiştiniz?

“Kel olmayı kendime çok yakıştırmıştım, eşime de dönüp, ‘Bundan sonra hep böyle kazıtsam mı acaba’ diye doru sormuştum ve eşimle birlikte karşılıklı olarak gülmüştük. Daha önce de dediğim gibi, hep hayata pozitif baktım, hiç olumsuz düşünmedim. Yüzümden neşemi hiç eksiltmedim.

Örneğin, televizyon izlemeyi bıraktım. Çünkü televizyon, özellikle de haberleri izlediğiniz zaman moraliniz bozuluyor. Bu süreçte bol bol kitap okudum, kendimi mutfağa verdim. Yeni yeni yemekler öğrendim, kendi kendime yemekler yarattım. COVID süreci yaşandığından dolayı da kalabalık ortama girmemek suretiyle doğada oldum. Bol bol temiz oksijen aldım.”

 

“Yakınlarım hep yanımdaydı… Seviliyor olduğunuzu bilmek çok önemli”

Bu süreçte yakınlarınızın tepkisi ne oldu?

“Eşim ve kızım her zaman yanımda oldular, hiçbir zaman beni yalnız bırakmadılar. Ailemin, arkadaşlarımın, dostlarımın yanı sıra pek görüşmediğim, karşılaşmadığım insanlar ve öğrencilerimden bile bana sürekli mesajlar, telefonlar geldi. Bu beni çok mutlu etti. Hiç yalnız bırakılmadım ve kendimi çok kıymetli hissediyorum. Çünkü kıymetli olduğum hissettirildi. Bu süreçte seviliyor olduğunuzu bilmek çok önemli. Bu durum, moraliniz daha da çok yükseliyor. Saçsız ilk fotoğrafımı sosyal medyaya attığım zaman, arkadaşlarım bana konduramamıştı. Hatta ‘Bir sosyal proje için saçlarını mı kazıttın’ diyenler olmuştu. Ben de pozitif düşünerek onlara yaşadıklarımı anlatıyordum. Benim söylediğim tek şey ise hep ‘Hayatta her şeyini kaybet ama neşeni kaybetme’ oldu.”

 

Rahatsızlığınızı pandemi sürecince geçirdiniz… Kendinizi koruyabildiniz mi? Aşı olabildiniz mi?

 “Hep birlikte bir salgın süreci de yaşadık. Zaten o dönem sokağa çıkma yasağı da vardı. Bunun yanında hastanede gerekli tedbirler alınıyordu, bende ayrıca herkes gibi kendi önlemimi alıyordum. O konuda bir sorun yaşamadım. Aşı olmadan önce tedavi sürecimdeki uzmanlara sordum çünkü çok fazla bilgi kirliliği vardı. Onlar da bana ‘Dünyada hiç kimse bu aşıyla ilgili tam bilgiye sahip değil ama her ne yan etkisi olacaksa sizin canınızdan daha önemli değil’ dediler. O yüzden güvendim ve Covid-19 aşısı oldum. Sadece bir dozunda halsizlik ve yüksek ateş oldu, onun dışında bir de göz kayması oldu ancak göz kaymasının ondan olduğunu bilmiyoruz.”


“Herkes bir aday… Erken teşhis çok önemli”

Meme Kanseri Farkındalık ayı… Erken teşhis neden önemli, insanlarımıza neler söylemek istersiniz?

“Erken teşhis hayat kurtarmakta çok önemli. Hem tedavi sürecini kolaylaştırıyor, hem de diğer organlara sıçramasını engelleyebiliyor. Bu konuda duyarlı olmak lazım... Sürekli olarak uyarılar yapılıyor. Uzmanların söylediklerini dikkate almalıyız. Unutulmamalı ki, herkes bir aday… Hastalığa yakalandığınızda da moralin yüksek tutulması, hayata hep pozitif bakılması önemli… Ülke şartlarında ne kadar mümkün olur bilmiyorum ama stresli yaşamdan da uzak durmamız gerekiyor.”

 

“Teşhis ve ilaç konusunda sorunlar var…”

Ülkemiz meme kanserinde hangi noktada?

“Yaşadıklarımdan önce meme kanserinin yaygın olduğunun bilincindeydim ancak, süreçte aşırı derecede yaygın olduğunu öğrendim. Genetik olduğu kadar, çevresel ve stresli yaşamın da meme kanserinde etkili olduğunu öğrendim. Ben, çevresel ve stresli yaşam neticesinde bu süreci yaşadım. Bu konuda bizim en büyük sorunumuz teşhis noktasında. Çok yoğun talep var ve randevular ileri tarihlere atılıyor. Süreç başladığı zaman teşhis, müdahaleler ve tedavi süreci çok iyi ancak, süreç öncesinde çok sıkıntı yaşıyorsunuz. Özellikle ilaç konusunda büyük sorunlar var. Benim Türkiye’de tedavi olmamın nedeni ilaç sıkıntısının yaşanmış olmasıydı. Pet için randevu aldık. Randevuya gideceğimiz gün arandık ve ‘Bugün pet çekemeyeceğiz başka gün gelin’ dediler. Biz de o gün bu tedavinin Türkiye’de olabileceğini o gün netleştirdik. Ankara’da tedavi için bulunduğum bir buçuk yılda hiç aksaklık yaşanmadı.”

 

Bir eğitimcisiniz... Eğitim müfredatında bu konu yer almalı mı?

“Bu konu eğitim müfredatında kesinlikle yer almalı. Çok küçük yaşlarda bile kansere yakalanma diye bir gerçek var. Bu risk her zaman hayatımızda var ve olmaya da devam edecek. Küçük yaşlardan bilinçli olmak gerekiyor. Hatta bu bir devlet politikası haline bile getirilmeli, çocuklar küçük yaştan taramaya dahi götürülmeli.”

Sevim Gök Karamanoğlu, geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından paylaşım yaparak kanser öncesinde, kanser sırasında ve kanser sonrasındaki fotoğraflarını paylaşmış, erken teşhisin önemine dikkat çekmişti…

 

Özel Haber Haberleri