Virüslü yaşantıdan sıkıldık, artık 'normal'e dönmek istiyoruz.
Doğrudur, sanki ağır bir suç işlemişiz gibi adeta hapis hayatı yaşıyoruz.
Birçoğumuzun işi gücü kaldı. Para suyunu çekti. Geçim zaten zordu, şimdi daha da güç hale geldi.
Bizde ve dünyada virüsten ölenler oldu. Hastalanıp iyileşenler, fark etmeden virüs bulaşıp hayatına devam edenler de oldu.
Kuşkusuz en çok 'gerçek cephe'deki sağlık personeli en büyük riski üstlendi. Kimileri ise ego ve şov peşinde olmaktan Covid döneminde de vazgeçmedi.
Çalışmak zorunda olan insanlar hem risk aldı, hem de zaman zaman kendini bilmez kişilerin hedefi oldu.
Siyasilerin bir kısmı virüs mirüs dinlemedi, koltuk ve seçim düşünmeye devam etti.
Evde kalan büyük çoğunluk ise olup biteni izledi, kah klavyeye sarıldı, kah kızdı, kah usandı, kah gerildi.
Ama aynı zamanda evde kalmanın keyifli taraflarını da yaşadı...
* * *
Bitta, börek, ekmek yapanlar çoğaldı.
Mutfak becerileri arttı.
Yeni yemekler, tatlar keşfedildi.
Müzik üretimi patlama yaptı.
Bahçeler tarihinde görmediği temizlik ve bakımı gördü.
Ev içinde ya da balkonda spor yapanlar arttı.
Resim ve fotoğraf sanatına merak saranların sayısı yükseldi.
El işi, nakış-dikiş işlerindeki marifetler ortaya çıktı.
Ev ahalisi baş başa kaldı, aile bireyleri arasında iletişim gelişti.
Uyku, dinlenme, şekerleme bakımından birkaç yıllık toplam izin süresine yetecek ölçüde istirahat edildi.
Sabah alarmla ve zor topuz uyanma işkencesi yaşanmadı.
Yola çıkıp her gün iki kez trafik çilesi çekilmedi.
Yani bir 'rahata alışma' durumu oluştu.
* * *
Uzmanlar diyor ki bu durumlar bitip 'normal'e dönüş günü gelince birçok insan zorluk çekecek.
Genelde 'yeni'ye alışmak zor olur ama bu sefer 'eski' de zorlayacak.
Ya da belki 'eski' artık 'yeni' mi olacak?
Sıfırlanmış hayat gibi bir şey mi bulacağız o çok özlediğimiz 'sokağa çıkma' günü gelince?
Yoksa her şey 'kaldığı yer'den mi devam edecek hayata?
İşte...
Okulda...
Dostlukta...
Özel ilişkilerde...
Siyasette...
Ekonomide...
Sahi, biz 'nerede' kalmıştık?