Çok zaman oldu seni görmeyeli...
Ne bir ses, ne de nefes.
Özlettin kendini!
Şöyle kapı açılsa da birden “Sürpriz” diye içeriye dalsan...
Telefon açıp “Merhaba” desen...
Ne mutlu olurduk hepimiz.
Bir bilsen...
**
Sana şarkılar yazdım ben.
Yollarda yürüdüm, çöllerde kayboldum senin için...
Bazen seni gördüm karşımda.
‘Serap’ dediler.
Oysa elimi uzatsam dokunacak kadar yakındın bana.
Ve bazen de o kadar uzak!
Hiç ulaşılmayacak gibi...
**
Aslında içimdesin sen hep...
Yüreğimde bir yerde tutuyorum seni.
Sen bunu bilir misin, bilmez misin emin değilim.
Çok da önemli değil ki zaten...
Karşılıksız kalmak güzel değildir belki ama benim umrumda değil bu.
Bilirsen bil, bilmezsen bilme.
Benim bildiğim şu: Sen bana lazımsın.
**
Aklıma nasıl düştün, hatırlıyorum çok iyi...
Sıcak, kavurucu bir yaz günüydü.
Güneş yakıcıydı.
Ortalık dumanlıydı.
İnsanlar telaşlıydı.
Havada aşk kokusu yoktu hiç...
Ölüm kokusu vardı!
**
Sonra hiç çıkmadın aklımdan.
Kalbimden de...
Seni bekledim yıllar, yıllar boyu...
Kaç yaz geçti üstünden, aklıma düşeli...
Ben bile unuttum bak.
Hesap yapsam bulurum da gereği yok.
Sana ulaşmak için neler vermezdim ben...
Hem de neler neler!
**
Bak rüzgar var havada...
Camdan içeriye süzülüver hazır pencere aralanmışken...
Kokunu savur bulunduğum mekana...
Isıt buraları sıcaklığınla...
Bunca yılın özlemi bitiversin bir anda...
Gel yanıma sarılayım.
Uzat ellerini öpeyim.
Gel artık.
Neredesin barış?
(Arşivimden)