Eylül sonu New York’ta yapılacak ‘müzakerelerin yeniden başlaması’ yönündeki görüşmelere sayılı günler kala liderlerin taban tabana zıt tutumları umutsuzluğa yol açıyor.
Uzmanlar, bu süreçte Anastasiadis tarafından yapılan ‘1960 anayasasına dönüş’ açıklaması ve Tatar’ın ‘iki devletli çözüm’ ısrarının "süreci zora sokacağına" işaret ediyor…
YENİDÜZEN’e konuşan Cumhurbaşkanlığı Özel Temsilcisi Ergün Olgun, iki ayrı ve eşit devlet önerisinde net olduklarını ve New York’a bu şartlar dahilinde çözüm arayışıyla gidileceğini söyledi.
Cumhuriyetçi Türk Partisi Milletvekili Özdil Nami bu şartlarla masaya oturulmasının mümkün olmadığını söyledi, “New York’a boşuna gidiliyor” dedi.
Gelişmeleri yorumlayan Siyaset Bilimci Ahmet Sözen gerek Anastasiadis’in, gerekse Tatar’ın sergilediği tutumların dünya tarafından kabul edilebilecek tutumlar olmadığını ve bu koşullarda New York’taki görüşmeden pozitif bir sonuç çıkamayacağını ifade etti.
Uluslararası İlişkiler Uzmanı İpek Borman ise söz konusu tutumlarla Kıbrıs sorununun çözümünde ‘umut kırıcı’ bir noktaya gelindiğini belirtti.
YENİDÜZEN’e konuşan AKEL temsilcisi Toumazos Tsielepis, Anastasiadis ve Tatar’ın tutumlarının Kıbrıs halkını her geçen gün çözümden daha da uzaklaştırdığını ifade etti.
Avukat Achilleas Demetriades Anastasiadis’in önerisini eleştirdi, bu adımın bu zamana kadar iki tarafın çözüm yolunda oluşturduğu ilişkiler için çok zararlı olacağını vurguladı.
Siyaset Bilimci ve akademisyen Gregoris Ioannou ise Anastasiadis’in adımını ‘taktik’ olarak nitelendirdi, iki liderin de çözüm için hevesli olmadığını savundu.
Derya ULUBATLI
Eylül sonu ‘Birleşmiş Milletler Genel Kurul’ çalışmaları çerçevesinde New York’a gidecek liderlerin, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik müzakerelerin yeniden başlaması için çalışmalar da yapması bekleniyor.
Bu süreçte Tatar’ın ‘iki devletli çözüm’ konusundaki ısrarını sürdürmesi ve görüşmelere sayılı günler kala Rum lider Anastasiadis’in yaptığı ‘1960 anayasasına dönüş’ açıklamasının görüşmeleri zora sokacağı belirtiliyor. BM temsilcisi Jane Holl Lute’un adaya yapacağı ziyareti ertelemesi ise iddiaları güçlendirdi.
Yapılacak görüşmeyle ilgili YENİDÜZEN’e konuşan Cumhurbaşkanlığı Özel Temsilcisi Ergün Olgun, iki ayrı ve eşit devlet önerisinde net olduklarını ve New York’a bu şartlar dahilinde çözüm arayışıyla gidileceğini söyledi. Olgun, “Çözüm odaklıyız, bunu tüm taraflara söyledik” dedi.
Öte yandan Cumhuriyetçi Türk Partisi Milletvekili Özdil Nami ise bu şartlarla masaya oturulmasının mümkün olmadığını söyledi, “New York’a boşuna gidiliyor” dedi. İki liderin de çözüm karşıtı tutumlar sergilediğini ifade eden Nami, bu durumda kaybedenin çözüm bekleyen Kıbrıs halkı olacağını söyledi.
Gelişmeleri yorumlayan Siyaset Bilimci Ahmet Sözen gerek Anastasiadis’in, gerekse Tatar’ın sergilediği tutumların dünya tarafından kabul edilebilecek tutumlar olmadığını ve bu koşullarda New York’taki görüşmeden pozitif bir sonuç çıkamayacağını ifade etti. Sözen, “İki taraf da yanlış tutumlar sergiliyor” dedi. Uluslar arası İlişkiler Uzmanı İpek Borman ise söz konusu tutumlarla Kıbrıs sorununun çözümünde ‘umut kırıcı’ bir noktaya gelindiğini belirtti. İki toplumlu, iki kesimli ve siyasi eşitliğe dayalı federasyonun uluslar arası toplumda benimsenmiş bir çözüm olduğunu aktaran Borman, yapılan yeni önerilerin bu çözüm arayışını yerle bir ettiğini savundu.
Güneydeki yorumlar nasıl?
YENİDÜZEN’e konuşan AKEL temsilcisi Toumazos Tsielepis, Anastasiadis ve Tatar’ın tutumlarının Kıbrıs halkını her geçen gün çözümden daha da uzaklaştırdığını ifade etti, bu tutumlarla çözüm sürecinin başlamadan biteceğini savundu. Tsielepis, “Federasyondan yanayız” dedi. Öte yandan avukat Achilleas Demetriades Anastasiadis’in önerisini eleştirdi, bu adımın bu zamana kadar iki tarafın çözüm yolunda oluşturduğu ilişkiler için çok zararlı olacağını vurguladı. Siyaset Bilimci ve akademisyen Gregoris Ioannou ise Anastasiadis’in adımını ‘taktik’ olarak nitelendirdi, iki liderin de çözüm için hevesli olmadığını savundu.
Cumhurbaşkanlığı Özel Temsilcisi Ergün Olgun:
“İki eşit devlet konusunda netiz”
New York’a net bir fikirle gittiklerini belirten Cumhurbaşkanlığı Özel Temsilcisi Ergün Olgun, BM Genel Sekreteri ile görüşüleceğini ancak vizyon ve fikirlerinin belli olduğunu ifade etti. Olgun şöyle devam etti: “New York’a iki taraf arasında kurumsal işbirliğini hedefleyen bir bakışla gidiyoruz. Karşımızda bir devlet olduğunun farkındayız ve iki ayrı, eşit devlet olarak orada bulunmak istiyoruz. Amacımız taraflardan herhangi birine ayrımcılık ve avantaj sağlamayan, statü eşitliği gerektiren bir çözüm önerisi sunmaktır. Bu çözümü iki eşit taraf arasında yapılacak bir işbirliği olarak görüyoruz”.
Böyle bir çözümün gerekliliğinin önceki toplantılarda da dile getirildiğini aktaran Olgun, adada barışın ancak bu şekilde sağlanabileceğini savundu. Olgun “biz oraya çözüm odaklı gidiyoruz ve bunu da tüm taraflara söyledik” dedi.
Cumhuriyetçi Türk Partisi Milletvekili Özdil Nami:
“New York’a boşuna gidiliyor”
Kıbrıs Türk tarafının iki devletli çözüm ısrarının çözüm masasında kabul göremeyeceğini ifade eden Cumhuriyetçi Türk Partisi Milletvekili Özdil Nami, bu politikayla New York’a gitmenin Kıbrıs halkına bir şey kazandırmayacağını savundu. Nami şunları söyledi: “Kuzeydeki hükümetin iki devletli çözüm önerisinin başta BM olmak üzere dünyanın hiçbir ülkesi tarafından kabul görmediği ortadadır. Bu politikayı savunmak için New York’a gitmek halkın parasını boşa harcamaktan başka bir şey değildir. Yetkisi Güvenlik Konseyi tarafından belirlenen BM genel sekreterinin bu tip söylemlere itibar etmesi imkansızdır. Bu yüzden Tatar ve ekibinin New York’a boşuna gittiğine inanıyorum. Sürekli halka olmayacak bir politikayı olacakmış gibi açıklayarak halkı kandırıyorlar”.
“Bu iki liderle çözüme ulaşılabileceğine inanmıyorum”
Anastasiadis’in ‘1960’ açıklamasının da kabul edilemez olduğunu aktaran Nami, bunun bir misilleme olabileceğini belirtti. Nami şöyle devam etti: “Türk tarafı Güvenlik Konseyi kararlarının dışına çıkıp iki devletli çözüm önerisi getirdiği için, Anastasiadis de asla mümkün olmayacak zıt bir öneri getirdi. Bu, hayata geçmesi mümkün olmayan, hayali bir öneridir. Dünya tarafından da kabul görmeyeceği kesindir. Muhtemelen BM genel sekreteri iki tarafı da nezaketen dinleyecek, ancak bu görüşmeden bir sonuç çıkmayacaktır. Olan da yine çözüm bekleyen Kıbrıs halkına olacaktır. İki liderin de tutumları göz önüne alındığında, Kıbrıs sorununun bu liderlerle bir çözüme ulaşabileceğini düşünmüyorum”.
Doğu Akdeniz Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sözen:
“Görüşmeden pozitif sonuç çıkacağına inanmıyorum”
Tarafların pozisyonlarına bakıldığında görüşmeler konusunda iyimser olmanın mümkün olmadığını ifade eden Ahmet Sözen, genel hatlarıyla negatif bir atmosferin olduğunu aktardı. İki tarafın da yanlış tutumlar sergilediğini savunan Sözen şöyle devam etti: “Son dönemlerde Anastasiadis’in Crans Montana’dan beri takındığı tutumlar oldukça tutarsızdır. Orayı terk etmesi, süreci çökertmesi, sürekli görüş değiştirmesi ve son yaptığı ‘1960’ dönüş’ önerisi sağlam bir politik duruşun ifadesi değildir.
Anastasiadis’in iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı federal bir çözüm istemediği çok barizdir. Öte yandan Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye’nin geleneksel BM parametreleri dışındaki çözüm önerileri de dünya genelinde savunucu bulamamıştır. Ne Güvenlik Konseyi ülkeleri ne de Türkiye ile dost sayılabilecek ülkeler bu önerileri desteklememiştir. Bu şartlarda Eylül sonu yapılacak görüşmeden pozitif bir sonuç çıkabileceğine inanmıyorum”.
Uluslararası İlişkiler Uzmanı İpek Borman:
“Umut kırıcı bir noktadayız”
İki toplumlu, iki kesimli ve siyasi eşitliğe dayalı federasyonun, genelde uluslararası toplum özelde BM Güvenlik Konseyi tarafından da benimsenmiş olduğunu aktaran Uluslar arası İlişkiler Uzmanı İpek Borman, iki taraftan gelen adımların bu süreci zedelediğini savundu. Borman şunları söyledi: “Taraflar arasında 50 yıl sürdürülen müzakerelerde Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin birtakım parametreler ortaya çıkardı. Bunlar üzerinde uzlaşılar ve orta yol da sağlandı. Müzakereler hiçbir zaman düz bir çizgide ilerlemedi ama her zaman yıllar içerisinde bir uzlaşı olarak ortaya çıkan bu çözüm zemininde ilerlendi. Geçtiğimiz yıl Kıbrıs Türk tarafında yaşanan lider değişikliğinden sonra, bu çözüm zemini maalesef yıkıldı ve Kıbrıs Türk tarafı bugüne kadar ortaya çıkan uzlaşıları ve de BMGK kararlarıyla da tescillenmiş parametreleri alaşağı etmiş oldu. Şimdi ne yazık ki bunun yansımalarını görüyoruz. Zaten çözüm yönünde siyasi irade ortaya koyamamış olan Rum lider de bunu fırsat bilerek, bu çözüm zeminine bir darbe de kendisi vurdu”.
Anastasiades’in, ‘1960 Anayasasının restore edilmesi’ yönündeki önerisinin Türk tarafının ortaya koyduğu yeni yaklaşıma ve siyasete taktiksel bir tepki olduğunu belirten Borman, bu adımlarla, zaten fazlasıyla uzaklaşılan uzlaşı zemininden iki tarafın da uç noktalara kaydığını dile getirdi. Bu şartlarda Eylül’de New York’ta gerçekleştirilecek görüşmelerden de olumlu bir gelişme çıkamayacağını ifade eden Borman şöyle devam etti: “Görüşmede taraflar sadece kendi açılarından haklılıklarını anlatmaya ve karşı tarafı suçlamaya çalışacaklardır. Yapılan açıklamalardan zaten anlıyoruz ki New York’ta gayri resmi üçlü bir görüşme yapılması dahi planlanamıyor. Bunun için diyalog bile kurulamıyor. Kıbrıs sorununun çözümü çabaları bağlamında gerçekten umut kırıcı bir noktaya gelinmiştir”.
AKEL’den Toumazos Tsielepis:
“Liderlerin tutumları bizi çözümden uzaklaştırıyor”
Crans Montana sürecinde çözüme çok yaklaşıldığını söyleyen AKEL temsilcisi Toumazos Tsielepis, Anastasiadis ve Tatar’ın tutumlarının Kıbrıs halkını her geçen gün çözümden daha da uzaklaştırdığını ifade etti. Anastasiadis’in yaptığı öneriye katılmadıklarını dile getiren Tsielepis şöyle devam etti: “Anastasiadis’in bu teklifi BM genel sekreterine sunmayacağını umuyoruz. Bu önerinin hiçbir açıklaması olamaz. Eğer bunu BM’ye sunarsa çözüm süreci geri dönüşü olmayan bir çıkmaza girebilir, adım atmak zorlaşır”.
Federasyon fikrini savunduklarını belirten Tsielepis, liderlerin üretken ve çözüm odaklı öneriler sunmaları gerektiğini kaydetti. Bu tutumlarla Crans Montana’da yaklaşılan çözüm anlaşmasının yıkılabileceğini aktaran Tsielepis şunları söyledi: “Bu zamana kadar yaptığımız her şeyi yıkıp yeniden başlamak istemiyoruz. Bence BM de böyle düşünüyor. Liderlerin attığı bu adımlar atarak her şeyi yıkmaya çalışıyor anca yeniden çözüm planı yapmak için yeterli vaktimiz yok. Kıbrıs halkı olarak en kısa zamanda bir çözüme ihtiyaç duyuyoruz, bu yüzden Anastasiadis’in açıklamasını da, Tatar’ın iki devletli çözüm önerisini de doğru bulmuyoruz”.
Avukat Achilleas Demetriades:
“Federasyon savunulmalıdır”
Anastasiadis tarafından yapılan ‘1960 yasalarına geri dönme’ önerisini ‘anlamsız’ olarak nitelendiren Achilleas Demetriades, önerinin bu zamana kadar iki tarafın çözüm yolunda oluşturduğu ilişkiler için çok zararlı olacağını vurguladı. Demetriades, “politik eşitliğe dayalı iki toplumlu bir federasyon savunulmalı ve bu yönde hareket edilmelidir” şeklinde konuştu.
Siyaset Bilimci-Akademisyen Gregoris Ioannou:
“Göstermelik bir buluşma olacak”
Anastasiadis’in ‘1960’ önerisinde ciddi olmadığına inandığını söyleyen Siyaset Bilimci ve akademisyen Gregoris Ioannou, bunun bir ‘taktik’ olduğunu savundu. Ioannou şunları söyledi: “Anastasiadis’in ciddi olduğunu düşünmüyorum. Bence Crans Montana sürecinden sonra artık çözüm için çok hevesli değil, bu yüzden çözüm sürecini ötelemek için taktik uyguluyor”.
Tatar’ın iki devletli çözüm konusundaki ısrarlarının da kabul edilemez olduğunu aktaran Ioannou, “böyle bir şeyin mümkün olamayacağını zaten biliyoruz” dedi. Liderlerin tutumu göz önüne alındığında bu buluşmanın tamamen göstermelik bir buluşma olacağına inandığını belirten Ioannou, görüşmeden sonuç çıkmayacağını savundu.