Önce değerlendirmeden başlayalım, sonra da konuşmamı aktarayım.
Adettendir. AB üyesi devletlerin yeni seçilmiş hükümet başkanları Strazburg’da Avrupa Parlamentosu’nun Genel Kurulu’nda “Avrupa Günü” başlığı altında bir konuşma yaparlar ve milletvekillerinin sorularını yanıtlarlar.
Geçtiğimiz Genel Kurul’da “Avrupa Günü” konuşmasını Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulitis yaptı. Avrupa Birliği’nin geleceğine dair vizyonunu anlattı ve AB’nin gündeminde yer alan çeşitli konulara değindi.
AB’nin gelecekte daha derin bir siyasi birliğe kavuşmasını desteklediğini, bunun için milli egemenliğin bir kısmını Brüksel’e devretmeye razı olduğunu ve daha federal bir Avrupa istediğini ileri sürdü.
Doğrusu, bir federalist olarak bu görüşü destekliyorum. Ne var ki, Avrupa Birliği’nin federalleşmesinden bahseden Hristodulitis, Kıbrıs için iki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayalı federasyon” kavramını ağzına almadı. Denilebilir ki, BM kararlarından söz etti ve federasyon zaten BM kararlarında vardır.
Fakat yine de çözümün adını koymak gerekiyordu diye düşünüyorum.
Nikos Hristodulitis konuşmasında elbette Kıbrıs Sorununa da değindi ve çözüm için AB’nin daha aktif biçimde devreye girmesini istedi. Bunun, BM’yi ikame etmek anlamına gelmediğini belirten Hristodulitis, AB’nin rolünü BM’ye “yardımcı olmak” şeklinde tanımladı.
Kıbrıs müzakerelerinin Crans Montana’da kaldığı yerden devam etmesini savunan Hristodulitis, BM kararları çerçevesinde bir çözümü benimsediğini söyledi ama yukarıda da belirttiğim gibi, federal çözüme gönderme yapmadı.
Belli ki, Nikos Hristodulitis, kendini destekleyen EDEK’in açıkça federasyon karşıtı olması, DİKO’nun ise “federasyona evet, siyesi eşitliğe hayır” şeklinde özetlenebilecek politikasını dikkate alarak çözümün adını koymaktan kaçındı.
Ana konuşmasında Kıbrıslı Türklere dair de tek kelime etmedi. “Kıbrıslı Türkler” sözcüğünü ise ancak milletvekillerinin konuşmalarından sonra soruları yanıtlayıp konuşmasını bitirirken duyabildik.
Söz alıp konuşma yapan Parlamento Üyeleri arasında ben de vardım. Yunanca olarak yaptığım konuşmanın Türkçesini aşağıda okuyabilirsiniz:
“Sayın Cumhurbaşkanı,
Öncelikle, yeni seçilmiş bir cumhurbaşkanı olarak size başarılar dilerim.
Ülkemiz Kıbrıs 1964’ten beri etnik bir sorun yaşıyor ve 1974’ten beri de de-focto olarak bölünmüş bulunmaktadır.
Bir federalist olarak size şunu söylemek isterim:
İki-Bölgeli, İki Toplumlu, İki Toplumun Siyasi eşitliğine dayalı Federal bir Devlet kurulması yönünde atacağınız her adımı desteklerim.
Başka realist çözüm yoktur.
Türk tarafının iki devlet politikası kabul edilmezdir. Benzer biçimde, Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini reddetmek de kabul edilmezdir.
Siz de biliyorsunuz ki, bir zamanlar Avrupa halklarının yaptığı gibi, iki toplumu birbirine yakınlaştırmak ülkemizi birleştirmek ve barışa kavuşturmak için elzemdir.
Benzer biçimde, Kıbrıslı Türklerin AB ile yakınlaşması da çok önemlidir.
Kıbrıs Cumhuriyeti’ni, Kıbrıslı Türklerin AB ile bağlarını güçlendirmek için acil önlemler almaya davet ediyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı, size anadiliniz olan Yunancada hitap ediyorum...
Çünkü benim anadilim Türkçe, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin resmi dili olmasına karşın AB dilleri arasında yer almıyor.
Sizi, Kıbrıslı Türkleri mağdur eden bu Dil Adaletsizliğini sonlandırmaya davet ediyorum.
Geçtiğimiz günlerde AKEL, size Kıbrıslı Türklere ilgili bir dizi öneride bulundu. Kıbrıslı Türklerin de ERASMUS+ programına alınmaları, sağlık hizmetlerinden yararlanmaları, karma evliliklerden doğan çocukların vatandaşlık almaları, devletin kurumlarının Türkçe dilinde de hizmet vermesi başta olmak üzere, bir dizi öneri yaptı.
Bunlar Kıbrıslı Türkler için son derece önemli konulardır...
Umarım bunların üzerinde ciddiyetle durursunuz...”