“Niye rahatsız oluyorsunuz?”

Cenk Mutluyakalı

“Az çalışan öğretmenleri çalıştırmaya çalışıyorum” demişti Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, bir sene evvel yine bu zamanlardı.
Bir senedir yerinde yürüyor!

Yine kaos var ve yönetemiyor, ne eğitim bakanı, ne de hükümet…
Çünkü “yöneten” onlar değil!

“Akademik olarak kendini geliştiren, eğitime katkı koyacak öğretmenlerin ülkemize gelmesi neden rahatsızlık veriyor?” diye soruyor “Bakan”.

***

“Niye rahatsız oluyorsunuz?”
“Neden?”
Mimar geliyor, yurttaşlık veriliyor.
Külliye çizecek!
İmam geliyor, kadınların kocasına itaat etmesi gerektiğini söyleyecek.

***

“Niye rahatsız oluyorsunuz?”
“Neden?”

Kendi parti kurultayları için bile “Biz başkasını başkan seçmiştik” diyemiyorlar!
En dipteki en başa geliyor, en baştaki dibe iniyor.
Bir rahatlık bir rahatlık!

“Dışişleri Bakanımız başkaydı, kim değişti” soramıyorlar.
Az çalışan beyinleri çalıştıracaklar!

***

İhalesiz yakıt alındı örneğin, Sayıştay Raporu 6 milyon 742 bin dolar zarardan söz ediyor.
“Niye rahatsız oluyorsunuz?”
“Neden?”

Soramıyorlar!

***

Siz “Bakanlar” denen kurula besmeleyle her oturuşta birkaç yüz istisnai yurttaşla kalkıyorsunuz ve bu memlekette sınıflara, hastanelere, sokaklara sığamıyoruz!

“Niye rahatsız oluyorsunuz?”
“Neden?”

***

Eskiden “turist” diye geliyor ve kalıyorlardı, şimdi öğrenci…
İlkeler, değerler, haysiyet değil de milliyetçilik üzerinden yol alınca, yolda kalıyoruz, yüzümüz gözümüz yara bere içinde…

***

Kim mutlu son dönemde söyler misiniz?
Samimiyetle bir bakınız evinize, mahallenize, köyünüze, kentinize, çevrenize ve söyleyiniz, kim mutlu?

Özel sektörde çalışanların çoğu gerçekten de açıkla sınanıyor artık!
Gündeme bile gelmiyorlar.
“Niye rahatsız oluyorsunuz?”
Bir de onlara sorunuz!

Öğretmen mi mutlu yoksa doktor mu?
Polis mi mutlu, esnaf mı?
Hele hele vergisi, harcı, fonuyla kamusal hizmetleri finanse eden ama hizmet almak için ayrıca parası istenen insanları düşününüz.

Ne eğitim ne sağlık ne altyapı…
Mahrumiyeti ödüyorlar!

***

Genç işsizlik büyüyor.
Hem gençlerden, hem ailelerinden dünya parası alıyor, her birinin eline birer ikişer diploma tutuşturuyor ve “ne halin varsa gör” diyorlar.
Öğretmeni, uzmanı, mimarı, mühendisi dışardan getiriyorlar sonra…

“Niye rahatsız oluyorsunuz?”
“Neden?”

***

“İthal et” için bile komisyon kurarak ve ilgili tarafları bir araya toplayarak haftalarca tartışan tayfa, mesele ithal öğretmen olunca suspus!

“Eskiden beri böyleydi…”
Haklısın!
Eskiden beri sayenizde, hep böyle!

***

“Niye rahatsız oluyorsunuz?”
“Neden?”

Koltuklar gayet rahat nasılsa…


Alsancaklı plajına sahip çık!

Alsancaklılar ‘Halk Plajı’na sahip çıkmak için hem yargıya, hem de eyleme gidecekmiş.
Umarım peşini bırakmazlar.
Mara Monte Plajı elli senedir bu halkın malı çünkü…
Umarım söke söke alırlar en temel haklarını…

Ne kadar plaj varsa, ne kadar kıyı şeridi, tümü de halka açık olmalıdır.
Denize girmek yetmez…
Yürüyüş için de…
Bir ada ülkesinde, deniz kenarında yürüyüş yapamayacak, kendimizi özgürce Akdeniz’in sularına bırakamayacaksak eğer…
Niye burada yaşıyoruz?

Alsancaklı plajına sahip çık…
Girneli bunu başaramadı, denizin ortasında, uzaktan bakıyor denize!
Esentepe’de birkaç plaj var yalnızca…
Kervansaray’da küçük bir koy…
Biraz da Ayorgi…

Mağusalı, İskeleli sen de uyanık ol!
Hele hele Karpazlı…
Paylaşmadıkları ne kaldı?


Artırmaya da borç taktık

Tarihsel olarak "hazırcı" bir halimiz var.
Hep mağduru oynasak da iş sorumluluğa geldi mi kıyısından, köşesinden kayboluruz.

Ada yarısının tutulduğu hastalığa “ganimet zehirlenmesi” de diyebiliriz.

Birileri ödesin, biz bulalım, olmadı bağıralım.

***

Şimdi bağırıyoruz ya, çocuklar okullarda çok kabalık, diye...
Sınıflar alt alta, üst üste…

Güvensiz...
Konforsuz...
Döküntü...
Doğru!

Bunu önlemenin tek yolu yeni okullar inşa etmek.
Yeni okulları kim yapacak ve nasıl?

Çünkü ada yarısında "maaş bütçesi" var, "yatırım" değil.

Ya Türkiye'ye havale ediliyor yatırımlar, ya da Avrupa...

***
İşte onlardan biri, Haspolat'taki "Atık Su Arıtma Tesisi."

Kıbrıs’ın kuzeyine dair milyon euro borç varmış, ödenmiyor.
Politis yazıyor, okuyoruz, öğreniyoruz.

Arıtmayı kullanıyoruz ama ödemeyi bir başkasının yapmasını bekliyoruz.
11 Milyon Euro borç!
30 Haziran 2023'e kadar ödeme istiyorlar.
“Yaz deftere…”
Lefkoşa Türk Belediyesi de "maaş bütçesi" ile yönetilen yerlerden biri...
“Maliye” derseniz hali ortada (!)
O yük de yoksulun sırtına kalacak en sonunda…