Normal olmayanların normalleştiği bir eğitime hazır mısınız?

Salih Sarpten

Uygulanamayacağı daha en başından belli olan bir anlayışla sürdürülen tam gün eğitim ısrarı geçtiğimiz öğretim yılını kaosa çevirmişti.

Yeni eğitim yılına sayılı günler var. Öyle görülüyor aynı anlayış bu öğretim yılında da nur topu gibi birçok sorunu öğrencinin, öğretmenin, okul yöneticisinin, anne-babanın kucağına bırakmaya hazırlanıyor.

Yeni sorunlarla cebelleşen yeni bir eğitim yılına hazır mısınız? Daha anlaşılır bir biçimde yazalım: Normal olmayan her şeyin normalleştiği bir eğitim yılına hazır mısınız?

İşte “normalleşen” ama eğitim bilimi ilkelerine göre hiç de normal olmayanlar:

İnşat Alanında Eğitim: Neredeyse her okulda deprem fizibilite raporları doğrultusunda güçlendirme ya da yıkımlar nedeniyle inşaat çalışmaları hâlâ devam ediyor. Ve bu çalışmaların okulların açılma tarihine tamamlanması pek mümkün görünmüyor. Ne var ki çocukların, bir tür şantiyeye dönen okullarda eğitim alması normalmiş gibi davranıyoruz.

Konteyner Sınıflar: 6 Şubat depreminden sonra ortaya çıkan çürük okul binalarına alternatif olarak önce çadır sınırlar, ardından da konteyner sınıflar çare olarak düşünülmüştü. Acil durumlar için çare olarak düşünülen konteyner sınıflar artık normal sınıfların yerini aldı. Konteyner sınıf, hatta sırf konteyner yapılardan oluşan okulların varlığı normalmiş gibi davranıyoruz.

Öğretmenin Hizmet İçi Eğitimi: Yeni bir eğitim yılına başlarken öğretmenlerin hatta okul yöneticilerinin yeni bilgi ve becerilerle donatılması bir eğitim bilimi adına önemli bir gerekliliktir. Dahası bu durum yasal düzenlemelerle güvence altına alınmış, sorumluluğu da Eğitim Bakanlığına verilmiştir. Eğitim Bakanlığı, öğretmenlerin hizmet içi eğitimlere katılmadığını gerekçesiyle geçtiğimiz öğretim yılında yasal düzenlemede değişikliğe gitmiş ve öğretmenlerin branşlarıyla ilgili hizmet içi eğitimlere katılmalarını zorunlu hale getirmişti. Öğretmenler hizmeti içi eğitimlere katılma konusunda kendilerini zorunlu hissediyorlar ama gel gelelim, hizmet içi eğitimlerin kendilerinin mesleki gelişimlerine katkı sağladıklarına inanmıyorlar. Öğretmenlerin hatta okul yöneticilerinin gerçek ihtiyaçlarına yönelik olması ve bu nedenle de mutlaka ihtiyaç analizi yapılarak belirlenmesi gereken hizmet içi eğitimlerin herhangi bir öğretmenin ihtiyacı sorulmadan belirlenmesine normalmiş gibi davranıyoruz.

Tıklım Tıkış Sınıflar:  Zengin iş insanların inisiyatifine terk edilerek plansızlığın zirve yaptığı yeni okulların yapımı kalabalık sınıflara çare olamadı. Tıklım tıkış sınıflarda öğrenim yapmaya normalmiş gibi davranmaya devam ediyoruz.

Eğitim Finansmanı: Akılcı planlar yapmadan, eğitime ayrılan finansmanı artırmadan, tek bir anlamlı proje hayata geçirmeden, var olan kaynakları da siyasi istismarlar uğruna boşa harcayan bir anlayışla eğitimin yönetilmesi normalmiş gibi davranıyoruz.

Eğitim bilimi açısından, pedagojik yaklaşımlar bakımından normal olmayan onlarca şey için normalmiş gibi davranıyoruz.

Sahi yeni eğitim yılına hazır mıyız?


Aklınızda Bulunsun

Çocuğunuzun Özgüvenini Artırmak İçin İki Öneri

 

Öneri 1: Çocuğunuzun görebileceği ve kolayca alabileceği bir kitap köşeniz olmalı. Vitrinlerinizi süs eşyaları doldurabilirsin ama en az bir köşesini kitaba ayırmalısınız. Böylece çocuğunuzun büyüme sürecinde kitaplara yabancı kalmamasını sağlamış olursunuz.

Öneri 2: Çocuğunuza asla yalan söylemeyin ve ona verdiğiniz sözleri mutlaka yerine getirin. Unutmayın ki her sağlıklı çocuk üstün bir potansiyel, büyük bir merak duygusu ve öğrenme isteği ile doğar. Onların bu özelliklerini ortadan kaldıracak davranışlarda bulunan bilinçsiz anne-babalardan olmayın. Bu durum onların özgüvenlerini zedeleyen en önemli unsurdur.


Anlayana Gülmece

Akıllanmak

Bir akıl hastanesi ziyareti sırasında, adamın biri doktora sorar:

  • Bir adamın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?

Doktor yanıtlar:

  • Bir küveti su dolduruyoruz. Sonra hastaya üç şey veriyoruz: bir kaşık, bir fincan ve bir kova. Daha sonra ise kişiye küveti nasıl boşaltması gerektiğini soruyoruz. Siz ne yaparsınız?

Adam:

  • Hımmm… Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova hem kaşıktan hem de fincandan büyük…

Doktor:

  • Hayır…  Normal bir insanın küvetin tıpasını çeker…

Ders: Akıl, bize sunulanların dışında yaratıcı çözümler bulmaktır.