O devlet, bu devlet

Cenk Mutluyakalı

Dünyada böyle bir ‘devlet’ modeli olduğunu sanmıyorum.
Onca ikircikli hakikat ve tezat, tutarsızlık ve yokluk arasında boğuluyorsunuz.

*  *  *

‘Devlet’i tek tanıyan tek ülkenin, Kıbrıs’ta ayrı devleti yasaklayan anayasanın da garantörü olmasından başlayabiliriz.
Tek tanıyan ülke, böyle bir ‘devlet’ kurulamayacağını da garanti ediyor!
Üstelik adadaki varlığı da bu garantiye dayanıyor.

*  *  *

Çok mu “karmaşık” geldi.
Biliyorum pek çok insan ve dünya bunu anlamakta zorlanıyor.
Hele bir sabrediniz, diğer tutarsızlıkları da sıralayacağım ve muhtemelen, bu yazının ardından, başka insanlar, yeni tutarsızlıkları da anlatacak, atladığım...

*  *  *

“Devlet” kurulurken, “federe devlet” bozuluyor ve yeni kurulan devletin kuruluş bildirgesine “federal çözüm”ü hedeflediği yazılıyor.
Eskisi dünyayla az çok ilişki kurarken, yenisi iyice yalnızlaşıyor.

*  *  *

“Devlet” kuruluyor ve tanınması istenmiyor.
“Devlet” kuruluyor ve Anayasa’sına “geçici” madde eklenerek güvenlikte söz sahibi olunamıyor.
“Devlet” kuruluyor ve merkez bankası başkanı dışarıdan geliyor.
“Devlet” kuruluyor ve “itfaiyesini” yönetemiyor.
“Devlet” kuruluyor ve devleti kurmakla övünen parti, Ankara’dan gelen “telkin” üzerine başkanını seçemiyor.
“Devlet” kuruluyor ve dikenli tellerle çevrili bir parçasında bir sokağı ziyarete açmak için atanmış büyükelçiye, başka ülkenin başkanı talimat veriyor.
“Devlet” kuruluyor ve bakanların işini, elçilik müşavirleri yapıyor.
“Devlet” kuruluyor ve bayramında bile kutlama programı uzaktan kumanda ediliyor.

*  *  *
Yok daha anlatacaklarım var.
Bir başkasının toprağı üzerinde kurulmuş ‘devlet’ kendi yurttaşına bu toprağın sahibi olduğuna dair belge verirken, aynı zamanda toprağın asıl sahibine “gel, malın için takas, tazminat ya da iade koşullarını” görüşelim diye komisyon kuruyor.
Bu prematüre “devlet”in yasalarında dahi sahipli malı sahibinden izinsiz başkasına vermek “dolandırıcılık” diye geçiyor.

*  *  *

Meclis’inde dış işlerinden sorumlu bakanın, dış ilişkilere yönelik en kritik kararlarda “haberim yok” dediği, ‘devlet.’
Bir sivil havaalanı, bir sabah, askerin kontrolüne geçerken, ‘başkomutan’ unvanı taşıyan
Cumhurbaşkanı’nın “haberim yok”, dediği ‘devlet.’

Milletvekillerinin, en yaşamsal gelişmeleri televizyonda canlı yayınından öğrendiği ve “haberimiz yok” dediği, ‘devlet.’

*  *  *

Devleti tanıyan tek devletin, tanımadığı devletle sosyal, sportif, kültürel uluslararası temas yaptığı, tanıdığının da uzaktan baktığı ‘devlet.’
Devletin başındaki kişinin, tanımadığı ya da ayrıldığı devletin pasaportunu da taşıdığı ‘devlet.’

*  *  *

Hükümeti olmasa da devlet!

*  *  *

O devlet, bu devlet.
Kutlu olsun!
 



Covid’e dair test yaptırması gereken kim?

Covid’e dair bize en yakın tehlike, Türkiye ve adanın güneyi... Ne yazık ki vakalarda olağanüstü bir artış var. Umarım üstesinden gelecek, aşıya kadar gerekli kontrolü sağlayacaklar.
Vaziyet bu olsa da...
15 Kasım törenlerinde Erdoğan’ı izleyecek basın mensupları değil sadece, törene katılacak protokolün de PCR testi yaptırması istendi.
Biraz tuhaf biraz da ayıp olmadı mı?
Hemen hemen hiç yerel vakanın görülmediği ada yarısında, Kıbrıslılardan test isteniyor.
Oysa test yapma koşulu Erdoğan ve Türkiye’den gelecek heyete hatırlatılmalı...
Çünkü asıl “bulaş” tehlikesi orada!


Piknik Hükümeti

Çavuşoğlu ‘hazırlıklar yapmak’ üzere erken gelmişti ya...
Siz ne sandınız, bayrak mı asacak caddelere yoksa Maraş’a çiçek mi ekecek?
Nihayetinde ‘hükümet’ kurulacak.
Bu hükümet de eğer oradan ekleme, buradan çıkarma, ucu ucuna yetişirse “piknik hükümeti” diye anılacak.