O pankart neden açıldı?
Ajanlarınla, 27’inci dereceden iş takipçisi memurlarınla, büyükelçinle ve baskıyla, şantajla, eziyetle; aşağılayarak, onurunu kırarak gelirseniz bir toplumun üzerine, o pankart açılır!
-*-*-
Geçtim bütün bunları; en son Faiz Sucuoğlu’na yapılan darbe…
YDP Genel Başkanı ve DP Genel Başkanı’na oynatılan “şaka” bile olmayacak kadar zavallı oyun…
UBP Genel Başkanı Sucuoğlu’nun, “hiçbir şey olmamış gibi” yapılanları kabullenmesi…
Tüm UBP’nin, Ersin Tatar gibi “ne oldu?” sorusunu sorup, hiçbir şey olmamış gibi davranmaya adeta zorlanması…
Korkutulması tabii ki!
-*-*-
Ve elbette bunların ötesinde, Kıbrıs’ta çözümün engellenmesi; Kıbrıslı Türklerin ezici çoğunluğunun hilafına, eşit – egemen devlet imkansızlığında ısrar edilmesi; hatta suç olduğunu bile bile nüfus yapısının değiştirilmesi; Kıbrıslı Türk toplumunun tükenişinden büyük mutluluk duyuluyormuşçasına son derece rahat kültürel asimilasyon uygulanması…
Sabaha kadar sayarım ve iyi bilinmelidir ki bütün bunlar o pankartın açılması için sebeptir…
-*-*-
Gençler göçüyor…
Üretim tamamen durdu…
Güney Kıbrıs’a bağımlılık artışta…
Pasaport almayan Kıbrıslı Türk kalmadı…
Güney’de iş bulmak için “ne olursa yaparım” noktasına gelen yüzlerce eğitimli gencimiz var…
Avrupa’ya, Amerika’ya göçen gençlerin geri gelmek için hiçbir sebebi kalmadı; bırakmadınız!
-*-*-
Haaaa, “bütün bunların sorumlusu biz değiliz, sizin yöneticilerinizdir” demeyin sakın…
Çünkü, öyle ya da böyle, 1957’den beri bu toplumu siz yönetiyorsunuz…
-*-*-
Bu ülkede, bu toplumda kimse, kimseye “defol” demez; çok daha kibarca, örneğin, “evine dön Ayşe” diyebilir…
Ama “defol”u o pankarta siz yazdırdınız!
-*-*-
Bu toplumun, Türkiye’deki halklarla, ya da Yunan halkıyla hiçbir sorunu olmaz…
Bu toplum, nefret etmeyi bilmez…
Bu toplum, affedicidir de…
-*-*-
Ama, affetmesi için değil, inatla ve ısrarla müdahale ederek, demokrasisini iğfal ederek, seçtiklerini yok sayarak, sadece kuklalarınızı seçtirerek yine bu toplumu “dövmeye” inat ve ısrarla devam edecekseniz, evet, “defol” kelimesini de mutlaka karşınızda bulacaksınız!
-*-*-
Gelin, Kıbrıs sorununun çözümü için birlikte çalışalım…
Gelin, Kıbrıs Türk toplumunun yok olması için değil, Avrupalı olması için birlikte çaba sergileyelim…
Yok hala “kimsiniz ulan sidikliler?” diyecekseniz ki diyorsunuz, o zaman size “defol” dediklerinde kızmayacaksınız…
-*-*-
Geçtiğimiz Çarşamba günü TC Lefkoşa Büyükelçiliği önünde açılan o el yazması pankart; Türkiye’yi yönetenlerin değil; aslında Türkiye’yi de yönetemeyip, şu anda içine düştüğü çıkmaz ve karanlığa mahkum edenlerin yanlış Kıbrıs siyasetlerinin bir sonucudur!
-*-*-
Gelin, ülke demokrasisinin ebesini belleyen ajanlarınızı geri çekin…
Gelin, büyükelçinize, sadece büyükelçilik yapması talimatını verin…
-*-*-
Yok eğer siz ağa, biz de maraba olacaksak; kusura hiç bakmayın; hazır aklıma da gelmişken söyleyeyim; gelin, Ersin Tatar’ı da alın, nereye isterseniz gidin!
Ne bileyim ama, Digomo’ya kadar yolunuz var!
-*-*-
Unutmadan yazmak istiyorum; Ersin Tatar ve saz arkadaşları ya da siz; istediğiniz kadar uğraşın, Türkiye’deki ezilen halklarla kardeşliğimizi engelleyemezsiniz!
-*-*-
Bu ülkede demokrasi katledildi, ülke tam bir çökmüşlük içerisindedir…
Eğer, çok kısa süre içerisinde, gerek siyasi, gerekse ekonomik açıdan, Kıbrıslı Türklerin yüzünü güldürecek adımlar atılmaz, baskı ve aşağılamalar devam ederse, o pankartların sayısının çoğalacağı apaçıktır…
Tarih, coğrafya, Osmanlılar,
Kilise ve Ersin Tatar!
“Yunanistan’ın İngiliz idaresi döneminde papazları kışkırtarak adayı Yunanistan’a bağlamak istediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, terör örgütü EOKA’nın Yeoryos Grivas’ı Kıbrıs’a gönderdiğini ve Grivas’ın her türlü katliamı yaptığını kaydetti...”
-*-*-
Bunu kahvehanede anlatırsınız, bilen – bilmeyen dinler ya da dinlermiş gibi yapar…
Ama Tatar, bunu Anadolu Ajansı’na anlattı…
Ve Anadolu Ajansı da yayınladı…
-*-*-
Tarih, sıfır!
Coğrafya, sıfır!
Genel kültür, yerlerde sürünüyor!
-*-*-
EOKA, Grivas’ı Kıbrıs’a gönderiyor!
Bu nasıl bir zırvadır!
Söylediğim gibi, bunu okey veya barbut oynayan seçmenlere anlat Ersin Tatar ama Anadolu Ajansı’na demeç verirken, saçmalama!
-*-*-
EOKA, Kıbrıslı Elenlerin, İngiliz Sömürge Yönetimi’ne karşı kurduğu ve Enosis’i de savunan “yerel” bir tedhiş örgütüdür…
EOKA, Yunanistan’da kurulmadı…
Grivas, Yunanistan’dan geldi ve EOKA’yı Kıbrıs’ta kurdu…
-*-*-
Ayrıca, Yunanistan, İngiliz döneminde değil, İngilizler Ada’ya gelmeden neredeyse 60 yıl önce papazları kışkırttı…
Osmanlı döneminde… Bunu da atlama!
-*-*-
Ayrıca bilinmesinde büyük fayda var; Ada’da bugün ciddi siyasi ve ekonomik gücü olan Ortodoks Kilisesi’ni büyüten, koruyan, destekleyen, yetkilerle donatan; İngilizler değil, onlar gelmeden 300 yıl önce Osmanlılardır…
-*-*-
Yunanistan, 25 Mart 1821’de, Osmanlı İmparatorluğu’na karşı ayaklanmasının sonucunda bağımsızlığını elde etti…
Aynı yılın 9 Temmuz günü, Filistin’den getirilen 4 bin Osmanlı askeri, Kıbrıs’ta da ayaklanan Ortodoks Kilisesi’nin Başpiskoposu Kyprianos’u halkın içinde ağaca astı. Girne, Baf ve Kition kiliselerinin başındaki piskoposlar, kafaları kesilerek öldürüldü.
Osmanlı askerleri, toplamda 486 Kıbrıslı Rum’u idam etti ve isyan bastırıldı.
-*-*-
Kyprianos ile ilgili en önemli özelliklerden biri, göreve geldiği 1810’da iki çok etkili lise açması ve bu lisede eğitim alan başarılı Kıbrıslı Rumları, yurt dışına üniversiteye göndermesiydi…
Yurt dışında hangi üniversiteler mi?
İzmir’de ve İstanbul’da iki üniversite…
İstanbul’da eğitime gönderilenler ne mi okuyordu?
Bizans Müziği!
Bilmeyenler, bilenlerden öğrensin…
-*-*-
Bir bilgi daha…
Kyprianos’a, kaçıp saklanması için Köroğlu adlı bir Türk’ün yardım teklif ettiği de biliniyor… Ama kabul etmemiş falan…
-*-*-
Haaaa, İngiliz döneminde, Kilise’nin Enosis arzusu dindi mi?
Elbette hayır!
Ama anlatırken, Osmanlı’yı geçmemek lazım Ersin Tatar!
Güney Kıbrıs’ın nüfusunun 918 bin 100 olduğu açıklandı. Fileleftheros gazetesi, Rum İstatistik Dairesi’nin 1 Ekim 2021 tarihli verilerine dayandırdığı haberinde, nüfusun, 2011 sayımına kıyasla yüzde 9,2 oranında artarak, 840 bin 400'den 918 bin 100'e yükseldiğini yazdı… KKTC’nin nüfusu mu? Hala “kalabalık”! Bu nasıl bir rezalettir, nasıl bir zavallılıktır!