Öyküler yarıştı -2-
Öykü yarışmamızda dereceye giren öykülerimizi geçtiğimiz sayıda yayınlamaya başlamıştık. İki grupta birinciliği alan öykülerden sonra bu hafta da iki grupta ikinciliği alan öyküleri yayınlıyoruz. YENİDÜZEN-Deniz Plaza Öykü yarışması bu yıl da geçen yıl olduğu gibi öğrencilerin öykü üretmelerine fırsat yaratmaya devam etti. Bugünkü öykülerden biri “Küçüğüz ama bizim de haklarımız var” konusunu seçti, diğeri ise “Eski masallarımız, oyunlarımız ve biz” konusunda öykü üretti.
Mustafa Oğuz
4 sarı / 10 yaş
Girne 23 Nisan İlkokulu
Konu: Eski masallar, oyunlar ve biz
Öcüler, Goncolozlar
Uzun kış gecelerinde evde şöminemizi yakar, otururuz. Kış geceleri soğuktur. İnsanın adeta içi donar. Akşam yemeği için hazırlanan tarhana çorbasının kokusu bütün evi sarar. Gabira ekmek, zeytin de ne güzel yenir çorbanın yanında…
Ailece yenen yemekten sonra kedimiz sarman baş köşede biz de onun etrafında şöminenin önüne sıralanırız. Annem sorar. “Eeeeğ çocuklar gününüz nasıl geçti? Dersler? Yarına ödevler hazır mı?” Eğer her şey tamamsa annem bize nenesinden duyduğu masalları anlatır. Benim en sevdiğim masal “Goca garının yerde bir kuruş bulduğu” masaldır. Köyde yaşayan gocagarı her gün kapısının önünü süpürürmüş. Bir gün yine yerleri süpürürken yerde bir kuruş bulmuş. “Acaba bu parayla ne alsam?” diye düşünmüş. “Fındık, fıstık alsam kabukları var, leblebi alsam dişim yok ki yiyeyim. Ne alsam, ne alsam derken aklına pastelli gelmiş. “Ben en iyisi pastelli alayım” demiş. Pastelliyi almış, eve getirmiş ve çocuklar yemesin diye saklamış. Evin anahtarını da kedinin boynuna asmış. Çocuklara demiş ki “Sakın kedinin boynundan anahtarı alıp eve girmeyin pastellileri yemeyin.” Çocuklar bunu duyunca gocagarı evde yokken kedinin boynundan anahtarı almışlar ve eve girip pastellileri yemişler. Gocagarı eve gelip de pastellileri bulamayınca çok sinirlenmiş ve ağlamaya başlamış. “Ah! benim pastellilerimi kim yedi?” diye.
Annem ayrıca bazı masallarda öcüler ve goncolozlar olduğunu anlatır. Bunlar canavar diye tanımlanacak varlıklarmış. Hayali varlıklarmış. Bu masalları dinlerken kendimi bu masalların içinde goncolozlarla hayal ederim.
Dikkat ettiğim bir şey daha var: Bu masallarda anlamadığım, bilmediğim kelimeler var. “Gancelli, mavro yerimo, manamu gibi.” Bunları neden şimdi kullanmıyoruz ki diye düşünüyorum. Annemin anlattığına göre bu kelimeler Rumcaymış. Eskiden insanlar Türk-Rum birlikte yaşarmış ve bazı kelimeleri de ortak kullanırlarmış. Keşke şimdi de arkadaşlarımla böyle konuşabilsek.
Bu arada dışarıda yağmur sesi camlara vururken, elimizde sıcacık çaylarımızı yudumlarken annemin şefkatli sesi ile gözlerimiz kapanıyor. Annem: “Hadi bakalım çocuklar yatma zamanı. Yarın okul var. Allah rahatlık versin; iyi geceler” diyerek bizi odamıza gönderiyor.
Yatağıma uzanırken hayaller kurmaya başladım. Eski zamanlara gidiyorum; birden evleri düşünüyorum, yaşamı düşünüyorum ve uyuyakalıyorum.