Esnaf ve Zanaatkarlar Odası, genel kurulunu yaptı. Oda’nın genel kurulları hep çatışmalı, olaylı, tartışmalı geçmeyi seviyor. Belki de esnafın ve zanaatkarın ortaya koyacak daha çok işi, emeği olduğundandır. Hangi gruptan, hangi taraftan olursa olsun mücadeleci ruhlarını öldürmediklerini kanıtlıyor belki de bu çatışmalar ve genel kurul öncesi çalışmalar…
Evet, yine bu tartışmalı sürecin sonucunda eski başkan Hürrem Tulga’nın ekibi seçimleri kazandı. Dün akşam Oda’nın yeni yönetimi için seçilen Oda Meclisi toplantı yapacaktı. Yönetimde kimler olacak, bu yazıyı yazarken bilmiyordum, seçim yapıldıysa bugün öğreneceğiz ama Oda Başkanı’nın yeniden Hürrem Tulga olması bekleniyordu.
Tulga’yla genel kurul sonrası konuştuk. Hürrem Tulga, Genel Kurul’dan çıkan iradenin geçmiş dönemde yapılanları onayladığı şeklinde ortaya çıkan bir irade olarak algılanması gerektiğini söyledi, ben de geçmiş dönemde neler yapıldığını sordum; geçmiş dönemde çıraklık mesleki eğitim okulu açıldığını, esnaf ve zanaatkarlar için kooperatif kurulduğunu, sanayi sitesinin 2. etabının bitirildiğini, 19 sektörel ve bölgesel birliğin ya kurulduğunu ya da yenilendiğini, Oda Yasası’nın tadil edilerek federatif bir taslağın ilgili bakanlığa sunulduğunu saydı Tulga.
Bir işi veya bir şeyi gerektiğinden fazla büyütmem çoğu zaman hatta her zaman ama bu sayılanlara bakıldığında her birinin çok kapsamlı işler olduğunu söylemek gerek. Çıraklık okulunun bu ülkenin büyük ihtiyacı olduğu her zaman için dillendirilen bir konuydu. Ara eleman ihtiyacının fazla olduğu ancak bu ihtiyacı da “her işi yaparım abi” diyerek ekmek arayışı içindeki gençlerle gidermeye çalıştığımız ortada… İşte bu çerçevede böyle bir okulun amacına uygun olarak çalışması durumunda kısa ve orta vadede bir nebze olsun bu ihtiyacı giderebileceğine inanıyorum.
Diğer yapılanların da Oda’yı oluşturan sektörler için önemini yadsımak mümkün değil.
İşte bu verimli dönemden genel kurula gidilirken yine üyelere ve adaylara karşı baskılar oluşmaya başladı. Hatta UBP’li bazı bürokrat, bakan ve milletvekilleri bu telefonlarla aday veya üyeleri seçimi kazanan grup aleyhine baskı altına almaya çalıştılar. Bu yöntemle adaylıktan çektirilen kişiler oldu. Zorla adaylıktan çekildiğini belirten imzalar attırıldı. Divan’a bu sahte belgeler sunulduğunu ancak adaylık belgelerinin orijinallerinin yine bu çalışmayı yapanların ceplerinden çıktığını genel kurulda gözlemledik.
Bundan sonraki dönemde ne olacağını soruyorum Hürrem Tulga’ya… Seçimden sonra normal bir sürece dönmek için uğraştığını söylerken genel kurula hazırlanma sürecinde yaşananların hafızalardan silinemeyeceğini belirtiyor. Karışmacılığın örgütleri sivil toplum olmaktan çıkardığının altını çiziyor Hürrem Tulga ve parti kimliğiyle üye yapılmaya çalışıldığını belirtirken bu nedenle yeni yönetimin ilk olarak Başbakan İrsen Küçük’e bir ziyarete gitmesinin de gerekliliğini ortaya koyuyor.
Esnaf ve Zanaatkarlar Odası’nda durum böyle… Önceki genel kuruldaki olaylar da henüz hatıralarda… Başta da söylediğim gibi demek ki esnafın mücadeleci ruhu hâlâ yaşıyor. Öyleyse bu ruhu birbirlerini yıpratma yerine üretim şartlarının zorluğunu aşmak için kullanmalarında yarar var. Bunun için çalışmadıklarını söyleyemem ama bu ruhun tümünü üretimin nasıl daha rantabl, nasıl daha verimli olabileceğine yönlendirseler hem kendileri mutlu olur hem de toplumun tümü… Tabii Tulga’nın dediği gibi örgütleri sivil toplum olmaktan çıkaran karışmacılığın da hep beraber önüne geçmek gerek. Bu da yine sivil toplum gücüyle olabilir.