Aygün Bahar ÖKMEN
YENİDÜZEN’e konuşan Lefkeliler günü kurtarmaya çalıştıklarını ifade ettiler. Pandemi döneminde öğrencilerin gelmeyişini Lefke esnafı için en büyük sorun olarak niteleyen Lefkeliler, dövizin artması ile ürün fiyatlarında yaşanan artışlardan da şikâyetçi oldular. Önlerini görmediklerini ve bu aşamada yalnızca oldukları noktayı korumaya çalıştıklarını belirten Lefkeliler; günü kurtarmak düşüncesinde birleştiler.
Lefke ile ilgilenilmediğinin, buraya bir yatırım yapılmadığının altını çizen Lefke sakinleri, üniversite ile yapılan bazı yatırımların da salgın sonrasında azaldığını ve yine eski hallerine döndüklerini ifade ettiler.
VATANDAŞLAR NE DEDİ?
Ertan Ertarkan: “Geçinelim yeter”
Agreco Ltd.’den Ertan Ertarkan üretimin azaldığını dile getirdi. Pandemi döneminin de bunda büyük etkisi olduğunu belirten Ertarkan;“Geçen seneye göre satışlarımız düştü. Bunda 3 etken rol oynadı. Pandemi, erken gelen sıcaklarla erken çiçek dökümü ve bu nedenle üründe düşüş, son olarak da döviz kurlarındaki yükselme... Her şey döviz olduğu için fiyatlarda artış yaşanıyor, bu da tabi ki satışları kötü yönde etkiliyor” şeklinde konuştu.
Tarımı etkileyen sorunları dile getiren Ertarkan; “Okulların açılmaması, turistlerin gelmemesi, otellerin kapalı olması gibi sorunlar da pandeminin bir sonucu. Bunlar da tarımı çok etkiledi. Mesela üretici normalde ürünü yetiştirip tüccarlara satıyordu, tüccarlar da bu malı otellere dağıtırdı. Oteller var oldukça bu sirkülasyon hızlı olurdu. Ancak otel olmayınca, öğrenci olmayınca, potansiyel düşünce; bu iş de durdu. Örneğin 10 dönüm ıspanak yetiştiricisi; normalde on dönümden aşağı ekmeyen bir üretici, şimdi sadece 2 dönüm ekebiliyor. Sadece yerli halk için. Herkes dikimini ekimini azaltıyor. Çünkü satamıyor. Adam neden eksin, diksin ki? Hepsi bir maliyet bunların” dedi.
Tohum fiyatlarındaki artışı yorumlayan Ertarkan; “İşçi maliyet, işçi bulamıyorsunuz, işçi getiremiyorsunuz. Tohumların fiyatları arttı. Zam gelmedi ama döviz arttı. Bunlar ithal ürünler, dolayısı ile döviz artınca bunların fiyatı da artıyor. Mesela bu tohum geçen sene 600 lira idi, bu sene 750 lira oldu. Kimse bunun fiyatını arttırmadı ama kurlar değişti. Sana bu mal dövizle gelince, sen de mecburen dövize endeksli çalışıyorsun” ifadelerini kullandı.
“Bu bölgede yetiştirilen, dikilen, ekilen ürünler gene aynı şekilde yetiştirilmeye, dikilmeye, ekilmeye devam ediyor. Bu bölge; fasülye, domates, patlıcan gibi pek çok ürün yetiştirilir. Bunlar yine yetiştiriliyor. Ancak çok daha küçük birim alanlarda yetiştiricilik yapılıyor. Tohum alımında azalma olursa bundan gübre de etkileniyor, ilaç da etkileniyor, suyu, işçiliği her şey etkileniyor. Birine ihtiyaç azalınca hepsi azalıyor” dedi.
Yalnızca geçinmeye odaklandığını ifade eden Ertarkan; “Bu salgın için bir çözüm bulunana kadar böyle geçecek diye düşünüyorum. Biz para kazanma, zengin olma peşinde değiliz. Artık herkes geçim derdinde. Geçinelim yeter” şeklinde konuştu.
Turgut Reis Karabetça: “Gemikonağı bölgesinde problemler bitmedi”
Lefke’nin gözden çıkartılmış bir bölge olduğunu düşünen işletme sahibi Turgut Reis Karabetça; “Üniversitenin açılması ile biraz kıpırdanma olmuştu. Bir takım yatırımlar yapılmıştı. Ancak pandemi ile birlikte hepsi sönüverdi. Bilhassa büyük inşaatlar yapanların, inşaatları hep elinde kaldı. İnsanlar bir takım bankalardan borçlanma yoluna gitmişti. Öğrenciye kiraya vermek için daire alanlar vardı. Pandemi ile birlikte öğrenci de kalmadı” ifadelerini kullandı.
Üretimle ilgili sorularımızı yanıtlayan Karabetça; “Bölge halkına gelince, zaten Kıbrıs genelinde üretimden uzaklaştırıldık. Üretimden uzaklaştırılan bir toplum bir takım tavizler vermeye ya da yok olmaya mahkumdur. Üretim konusunda sıkıntı yaşıyoruz” dedi.
Lefke bölgesinde ulaşım konusunda yaşanan sıkıntılara dikkat çeken Karabetça; “Aynı zamanda ulaşım sorunu var. İnsanlar, bilhassa öğrenciler, ulaşım konusunda çok sıkıntı yaşıyor. Genel olarak ülkemizde bir sorundur ulaşım ancak bölgemizde daha büyük bir sorun. Ben şimdi Girne’ye gidecek olsam, buradan Güzelyurt’a giden bir araç bulmam gerekir. O araçla terminale gittikten sonra da ne kadar bekleyeceğim belli olmayan bir aracı bekleyeceğim. Bu ulaşımcılık değildir. Ufacık bir ülkede aktarmalı bir yolculuk benim mantığıma sığmıyor” açıklamalarında bulundu.
Bölgeye ulaşım ya da diğer konularda yatırım yapılmadığını ifade eden Karabetça; “Kıbrıs’ın Güneyine geçildiği zaman sanki başka bir memlekete geçmiş gibi oluyorsunuz. Kimse demesin ki ona yardım gelir, çünkü buraya da yardım geliyor. Türkiye’den bana şu kadar yardım geldi diye her gün övünüyorlar. Öyleyse bu para nerede? Hangi yatırıma harcanıyor? Ya aslında öyle bir para gelmiyor, ya da buraya gelince para kayboluyor” ifadelerini kullandı.
Lefke Bölgesi’nin ekonomik olarak zor durumda olduğunu dile getiren Karabetça; “Burada şu anda insanlar günü birlik hareket ediyorlar. Günü kurtarmayı amaçlıyorlar. Yarın ne olacağını kimse bilmiyor. Bütün malzemelere dünya kadar zam geldi. Zam yapmaya utanıyorum çünkü bölge halkının çektiği zorlukları biliyorum” şeklinde konuştu.
Paket dağıtımını kendi yapan Karabetça; öğrenciye bağlı olan işletmelere göre pandemi döneminden daha az etkilendiğini ifade etti. Pandemi döneminde de olsak seçimlerin ertelenmemesi gerektiğini savunan Karabetça; okullar hakkında ise tam tersi görüş bildirdi. “Gerekirse Şubat’a kadar açılmamalı” dedi.
Kapıların açılmasına karşın ekonomide bir kıpırdanma olmadığını dile getiren esnaf; “Ekonomiyi canlandırmak istiyorlarsa, kapıları açmak yerine iç pazara yönelik hamleler yapılmalıydı. Ekonomiyi içeride canlandırmalıydık” ifadelerini kullandı.
Lefke için son durumu anlatırken “Okul yolundan geçerseniz, durumu daha net görebilirsiniz. Nerdeyse açık dükkân yok” şeklinde konuştu.
Tezay Zayımlar: Adım atmak değil de, olduğun yeri korumak FOTOĞRAF YOK
Gemikonağı’nda dükkân işletmeciliği yapan Tezay Zayımlar, Lefke’deki durumu değerlendirirken ekonomik zorluklardan bahsetti, sağlığınsa her şeyden daha önemli olduğunu vurguladı. “Ben burada kendi ürünlerimi sunuyorum. Her şeyi biz yapıyoruz. Zeytinyağı da, koza işi de, gördüğünüz her şey kendimize ait. Ancak pandemi ile birlikte öğrencinin gelmeyişi, turistin olmayışı herkesi etkiledi. Benim dükkânımda da işler düştü çünkü yoldan geçen de duruyordu ama yoldan biri geçmezse kim görecek de buraya gelecek. İnsanlar gezmeye çıkarsa bir yerleri keşfeder. Ancak şu anda herkes kendi can derdinde…” şeklinde konuştu.
“Sahip olduklarımızı korumak durumdayız. Adım atmak değil de, olduğun yeri koruyabiliyorsan ne güzel. Duyuyoruz çünkü. Birçok dükkân kapandı” diyen Zayımlar; Lefke’de yaşanan probleme dikkat çekti.
Lefke’nin tek sorununun ilgisiz bırakılmak olduğunu ifade eden Zayımlar; “Güzelyurt ve bu tarafı fazla ihmal ediyorlar” ifadelerini kullandı.
Nilüfer Bağdaş: “Ya açlıktan öleceğiz ya salgından”
Lefke’nin durumunu ‘çok kötü’ olarak yorumlayan market işletmecisi Nilüfer Bağdaş; “Salgın hepimizi etkiledi. İşler çok kötü. Öğrencilere ihtiyacımız var. Turistlere ihtiyacımız var. Sadece biz esnafın değil. Evler hep boşta. İnsanlar borçlandı ev yaptı kiraya vermek için. Kimisi öğrenci gelecek diye güvendi bankalardan kredi aldı. Marketler batmanın eşiğinde. Gördüğünüz gibi yolda bile kimsecikler yok” şeklinde konuştu.
“Öğrencilerin olsun, karantinaya alınarak ülkeye geri dönmesini istiyoruz. Devlet sabah aldığı kararları akşam değiştiriyor. Akşamdan sabaha yine karar yeniliyor. Kendileri bilinçsiz durumda… İnsanları maskaraya çevirdiler” dedi.
Lefke halkının ekonomik çöküş yaşadığını belirten Bağdaş; “Başımızdaki salgını, ekonomiyi düzeltmeleri gerekirken; seçim derdine düştü hepsi. Benim kira derdim yok. İyi kötü çalışıyorum. Altı aydır elimizde kalan ürün var. Bunlar ya çöpe atılır ya iade edilir. Bu bizim işimize gelmez. Bu ürünün bize para getirmesi gerekti çünkü” ifadelerini kullandı.
Zamlanan fiyatların Lefke halkını nasıl etkilediğini anlatan Bağdaş; “Benim on tane buzdolabım var burada. Bunları çalıştırmak için elektriğe ihtiyacım var. Elektriği ödemek için iş yapmam gerekir. Ama şu anda hep cebimizden gidiyor. Zarardayız ama kapatsan ne yapacaksın? Gündüz işleyip gece evine ekmek götüren insanlar inanın ki çok sinirli. Fiyatları görüp bize hakaret eden oluyor. Sanki zamları biz yapıyormuşuz gibi bize kızanlar oluyor. Ben de aynı şeyi sanki suçlu olan oymuş gibi tüccarıma yapıyorum ödeyemediğimde. Yani herkesin sinirleri çok bozuk…” şeklinde konuştu.
“Tavuk bile almıyor insanlar artık. Her şeyi tane ile alıyor. Parası neye yeterse… 3 tane muz, 2 tane patates… Ya açlıktan öleceğiz ya salgından. İnsanlara bilinçli olun maske takın diyorlar. Maske fiyatlarını biliyorlar mı? Herkesin maske almaya yetecek, aynı maskeyi bir daha takmayacak parası var mı? Kolonya alacak parası olmayan var. Onun yerine bir ekmek alır eve giderim diyen var. Olan yine bizlere oluyor” dedi.
“Adam aç, evine yemek götüremez, ne olacak?” ifadelerini kullanan Bağdaş; “Böyle giderse açlık, hırsızlık, katillik çıkacak ortaya” diyerek endişelerini dile getirdi.
Çise Hanım: “Öğrenci gelirse virüsü getirecek, gelmezse batacağız” FOTOĞRAF YOK
Gambo Market çalışanı Çise Hanım; zamlanan ürünlerin insanlara yaşattığı ekonomik zorlukları dile getirdi; “İnsanların dikkat ettiği sadece benzine yapılan zam, süte yapılan zam, sigaraya yapılan zam, alkole yapılan zam… Oysa biz marketler olarak her zammı görüyoruz. Bugün gelen hemen hemen tüm faturalarda 3-4 lira fiyat artışı var. Her bir ürün için üç lira fiyat artışı olsa; aylık masraf giderlerinde çok büyük fark yaratır. Bizim şu an yaşadığımız şey dövizin yükselişi ile de ilintilidir” şekline konuştu.
“Bu ayın başında ilk ekmek zammımız geldi. Durum hiç iç açıcı değil. İşten çıkartmalar olurken, insanlar işsiz kalırken marketler zamlanırsa, nasıl geçinecek bu halk?” diye soran Çise Hanım; Lefke’nin en büyük sorununu öğrencinin dönmemiş olması olarak yorumladı.
“Öğrenci gelecek mi, gelmeyecek mi? Gelirse virüsü getirecek, gelmezse batacağız. Bunların ikilemini yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.
Faik Altıner: “Veresiyeye devam etmeye mecburuz”
Bakkal sahibi Faik Altıner Lefke’nin sorununu talebe kalmaması olarak yorumladı. “Müşteri yoksa, esnaf başarısızdır. Talebe yok, talebe olmayınca da iş olmuyor. Günü geçiriyoruz. En çok süt, bira ve ekmek satılıyordu. Ekmek alımı da düştü son zamanlarda” dedi.
İnsanların para harcamak istemediğini çünkü ne olacağını bilmediklerini dile getiren Altıner “Herkes ne olacağının derdinde. Parası olan parasını elinde tutuyor. Veresiye alıyor. Veresiyeye devam etmeye mecburuz. Veresiyesiz bakkal olmaz” şeklinde konuştu.