Eğitimin geleceğine yönelik kapsamlı bir çalışma yaptı, Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası.
İlköğretime dair önemli veriler içeriyor.
---
Ülkemizde siyaset ya da sivil toplum ‘durum tespiti’ yapmak, ‘çözümler’ önermek ve ‘döküman’ hazırlamak konusunda genelde başarılı.
Ama meselenin ‘güven sarsan’ boyutu sahada.
Yani hayatın içinde…
Yani uygulamada…
---
Bir dolap dolusu böylesi ‘analiz’ ya da ‘rapor’ var arşivimde…
Tespitler doğru, eleştiriler yerinde, yol haritası umut verici.
Ama bu ‘raporlar’ın altında imzası olanların hayatın içindeki tavrı çok farklı.
---
KTÖS’ün bu raporu açıkladığı gün, Lefkoşa’daki okulda ‘tatil’ nedeniyle ‘askıya alınan’ grevi yazmıştım örneğin.
Bu ‘rapor’u yazan da aynı örgüt, ders yılı boyunca ‘grev’ sürdürerek ‘tatil’de ‘grevi askıya alan’ da.
‘Özel ders’e karşı çıkan da aynı örgüt, bile bile ‘üyesine’ sessiz kalan da…
“Bizim görevimiz değil, bu iş Çalışma Bakanlığı’nın sorunu” denmesin, eğer meseleye böyle bakarsak, tüm sorunları hükümetlere havale etmemiz gerekir.
Siyasete ve sendikalara olan ‘temel güvensizlik’ sebebi ‘durum tespiti’nde değil, uygulamada…
Örneği, sendikanın çalışmasında ‘Eğitim Anlayışı’ için “eleştirel, özgürlükçü” gibi değerler sıralanıyor ancak ne zaman bir eleştiri yapsak, mutlaka komplo teorisi üretilerek siyasi saldırı gibi algılanıyor.
---
Tüm bu yazdıklarım, raporu değersizleştirmiyor.
Umalım ki, ülkeyi yönetme sorumluluğu üstlenenler, şimdiden ‘yeni ders yılı’ için hazırlanan raporu ciddiyetle inceler.
---
Sendikanın mevcut eğitim sistemi için “çocukların yaratıcılığını öldüren, özgürlüğünü elinden alan, itaat eden, yarıştıran bir insan modeli arzulamaktadır” tespitine mutlak katılıyorum.
“Ezberci eğitim ve yarışmacı sınavlar”a, ‘kolejler’e değil ancak ‘kolej sınavları’na karşı duruşları da çok yerinde...
Eğer veriler doğruysa, bütçeden eğitime ayrılan payın % 75’inin özel üniversitelere ‘hibe’ ve ‘yatırım’ amaçlı harcanması, ‘kamu’ okullarına ise % 25 bir pay kalması büyük sorun!
Hele üniversitelerimizin giderek ‘işsiz üretim fabrikaları’na dönüştüğü öngörüsüzbir yapıda.
Ülkemizde yurttaşın ‘alım gücü’nü iyileştirmenin ilk adımı, yeniden ‘kamu okulları’na dönüşü sağlamak olmaldır.
Eğitimin ‘ticarileştiği’ bir ortamda tüm aileler için en önemli ‘gider’ kalemi çocuklarının eğitimi oldu.
---
Sendikanın raporunda kafama takılan şu!..
Kamuda öğrenci sayısı (ilköğretim) 19 bin 527 deniyor, öğretmen sayısı 1.474!..
Bu rakamlara bakınca aslında 13-14 öğrenciye bir öğretmen düşmesi gerekiyor.
Eğer ‘öğretmen sayısı’na müdürler, muavinler de dahilse, bu durumda dahi bilemedin 20-25 öğrenciye bir öğretmen düşmesi gerekiyor.
Böylesi bir oran Avrupa ortalamasının üzerinde…
Oysa bize gelen şikayetler ‘kalabalık sınıflar’a yoğunlaşıyor…
Ya öğretmen dağılımında eşitsizlik var, merkeze yığılıma ya da verimsizlik…
Oysa yine raporda ısrarla ‘öğretmen eksikliği’nden söz ediliyor.
Ciddi çelişki!..
[Sendikanın eğitim raporunu www.yeniduzen.com’dan da paylaşıyoruz ]