Bakanları değiştiler, bu yöndeki talepler giderilmiş oldu.
Ardından uçak seferlerinin kısıtlılığı kaldırıldı.
Daha önceden, yani bakanlar değişmeden bu kararın alındığı söyleniyor ama önceden öyle bir kararın varlığı şüpheli…
“21 günde 3 bin öğrencinin geldiği ve Nisan’a kadar da 17,500 öğrencinin gelmesinin planlandığı” açıklandı.
Aslında gelirlerse iyi olur tabii…
Hiç olmazsa ekonomiye bir katkısı olur, açılan esnaf belki biraz para kazanır…
O zamana kadar herhalde kapalı diğer yerlerin de (café, restoran gibi) açılması planlanıyor…
İyi, güzel de peki sağlık!
“Hep sağlık, sağlık diyorsunuz ama ekonomiyi de canlandırmak gerek” diyebilirsiniz…
İyi de, ekonomi canlanacak diye vakalar artarsa ki böyle bir açılımda artması çok büyük ihtimal… Yine kapanma gündeme gelebilir.
Ekonomiyi canlandırma adı altında plansız, öngörüsüz açılımlar yapıldığında en baştan başlamak gerekebilir…
Hem başka canların gitmesine de neden olabiliriz.
***
“Uçak seferleri artırılacak, gelen öğrenciler karantinada kalacak” deniyor…
Bu karantina ücretini devlet karşılayacak ve üniversite kampüsleri de bu karantina için kullanılabilecek.
Bu iş için de 50 milyon TL’nin ayrıldığı söyleniyor.
Peki, üniversitelere gelecek öğrencilerin karantina ücretlerinin hiç olmazsa bir kısmını üniversiteler karşılayamaz mı?
Eğer 17,500 öğrenci daha gelecekse bu öğrencilerin de aşılanması için gelecek aşı miktarıyla ilgili bir çalışma yapıldı mı, bu öğrencilerin de aşılanması gerekmeyecek mi?
Yani açılımlar yapılırken bir gün sonrası için tedbirler alınıyor mu? Olası sağlık sorunları öngörülebiliyor mu yoksa sadece günü kurtarmak, o ayın maaşlarını ödeyebilmek için anlık kararlar mı alınıyor?
***
Öte yandan dört ekonomik örgütümüz sorunlarını aktarmak ve çözümlerine çare bulmak için Ankara’nın yolunu tutarken, bizim buradaki atanmış hükümet ne yapıyor?
Ülkenin dört önemli ekonomik örgütü çareyi Ankara’da ararken, üçlü hükümet rahatsız olmuyor mu?
Otelciler Birliği Başkanı Dimağ Çağıner; “Özetle uzun zaman sonrasında KKTC’deki kısır döngü verimsiz kurultay, meclis başkanlığı ve erken seçim adı altında iç hesaplaşmadan başka işe yaramayan tartışmalardan uzak sadece Kıbrıs Türkü sevgisi ve KKTC ekonomisi odaklı samimi ve üretken insanlarla dolu bir gün geçirdik” derken hiçbir şey yokmuş, normal bir süreç yaşanıyormuş gibi kendilerine bağlı daire ve kurumlarda kadrolaşma çalışmalarını büyük bir hızla sürdüren atanmış hükümet üyelerinin içleri cız etmiyor mu?
Yoksa “ha biz, ha onlar… Nasıl olsa bize de gelseler biz de onlara gidecektik zaten” diyerek içlerini rahat mı tutuyorlar!..
***
Aynı tas aynı hamam… Atanmış hükümet, pandemi öncesinde yaşıyormuş gibi hareket ediyor… Tipik UBP hükümetleri modeli… Atamalar, kadrolaşma, kamuda maaş ödeme, şimdi kalmasa bile yine de yaratmaya çalışarak devlet olanaklarını dağıtma…
Bakanlık, makam, kendince saygınlık, beleş hayat… Onlar için politika bu.