Öğretmen Fazlalığı Neden Oluştu?

İki farklı konu var... Biri, öğretmenlerin eşit ya da eşite yakın sayıda ders vermeleri... Bu aynı zamanda eşitlik ve adalet ilkeleri çerçevesinde ortaya çıkan bir olgudur. Dersi az olanlar, ne bakanlık yetkililerinin, ne de okul müdürlerinin kanaatler

 

 

 

İki farklı konu var... 

Biri, öğretmenlerin eşit ya da eşite yakın sayıda ders vermeleri... Bu aynı zamanda eşitlik ve adalet ilkeleri çerçevesinde ortaya çıkan bir olgudur. Dersi az olanlar, ne bakanlık yetkililerinin, ne de okul müdürlerinin kanaatlerine göre değil, objektif kriterlere bağlı olarak başka okullarda da görev yapmaları sağlanmalıdır. Ders yapmak istemeyen istismarcıların ne sendikaların ne de siyasi partilerin ya da ilkelerin arkasına saklanmalarına izin verilmemelidir. Nitekim bu olgu tüm kesimler tarafından desteklenmektedir. Burada öncelikle “ders az olma durumu” nedir, bunun tanımlanması gerekmektedir. Daha sonra da diğer okullarda görev yapma kriterleri ve süreleri belirlenmelidir. “Son gelen ilk gider” söylemi tek başına ele alındığında yeni eşitsizlikler de doğuracaktır. Nereye giderseniz gidin, hep son giden olacağınızdan, yeniden yeniden bir yerlere gönderileceksiniz... Bu ta ki biri emekli oluncaya ya da yeni biri gelinceye kadar sürecek. Bununla birlikte ilk gelenden başlayarak dönüşümlülük ilkesiyle birlikte düşünülmesi daha adil ve eşitlikci olacaktır. Bu ve benzeri ilkelere göre sistem kurulur ve çalıştırılır. Süreç içerisinde ise ortaya çıkan sorunlar dikkate alınarak yeni düzenlemeler yapılabilir. Böylelikle adalet ve eşitlik ilkeleri temelinde sistematik gelişmenin önü açılır.

İkinci konu ise yukarıda sözü edilen olgudan daha farklıdır.

Eğitim Bakanı Yenidüzen gazetesini ziyaretinde “1000’e yakın öğretmenin az dersi var.” Açıklamasını yaptı. Bu, bir olaydır. Zamana, yere, kişilere bağlı olarak meydana gelmiştir. Olguyla karıştırmamak gerekir. Her olayın bir veya birden çok nedeni olduğu gibi bu olayın da nedenleri vardır. O halde nedenlerini araştıralım... Daha iyi anlamak; doğruyu bulmak için...

2009 Eylül’ünde Bakanlık okullara genelge göndererek ortaokullarda haftalık ders saatlerini değiştirdi. İngilizce ders saatleri 6. sınıfta sekizden yediye, 7. ve 8. sınıflarda ise yediden altıya düşürüldü. Haftalık İngilizce ders saatleri dört saat azaltıldı. 

Matematik dersinin saatleri 7. ve 8. sınıflarda beşten, dörte düşürüldü.

Daha sonra seçmeli Ademik İngilizce kaldırıldı.

Bununla da yetinilmeyerek haftalık ders saatleri 36’dan, 35’e düşürüldü.

21. yüzyılda, bilgi çağında Matematik, İngilizce, Akademik İngilizce... dersleri eğitim sisteminden attıldı, ders satleri azaltıldı. Neden mi? Ortaokullarda din derslerini zorunlu yapabilmek için.

Ortaokullarda haftalık ders saatlerinin 36’dan, 35’e düşürülmesiyle birlikte ders saatleri  toplamda altı saat azaldı. O dönemde şube sayısı 327 idi. Yaklaşık 65 İngilizce öğretmeni, 32’de matematik öğretmeni boşa çıktı veya dersleri azaldı.

O yıl Bakanlığın yaptığı büyük bir hata daha vardı. 1-15 Temmuz’da öğretmen nakillerini eski ders programına göre yaptılar. Haftalık ders saatleri Eylül’de değiştirildi. Nakiller yapıldı, öğretmen okula gitti, sonra dersi saatleri azaltıldı. Oysa nakiller yeni haftalık ders saatlerine göre yapılması gerekiyordu. Yapılmadı. Üstelik Akademik İngilizce de kaldırıldı. Yerine birşey konmadı. Madem yerine birşey koymayacaktın niye kaldırdın dersi!? Daha önce ders saatleri az olan öğretmenlere Akademik İngilizce veriliyordu.

Şimdi öğretmen ne yapsın? Eski haftalık ders programına göre nakilleri yaptın, daha sonra ders saatini düşürdün, seçmeli dersleri kaldırdın... Elbette öğretmen boşa çıkacak veya ders saatleri azalacak.

Bunlarla da yetinmediler. Meslek Destekli bir program icaat ettiler. Gerçi daha sonra hatalarını anlayarak kaldırdılar. Ancak o program çerçevesinde Güzel Türkçe, hafifletilmiş İngilizce, yufkaltılmış Matematik gibi uyduruk dersler koydular. Öğretmenleri nakil yaptılar. Sonra bu dersleri kaldırdılar. Oldu mu!?

Sınıf Geçme Sınav Tüzüğünü değiştirdiler. Birçok çocuğu eğitim sisteminden attılar, mesleklere gidişi durdurdular. Gerçi bunun da hata olduğunu daha sonra anlayarak vaz geçtiler. Ancak ortaokullardan, meslek liselerinden yaklaşık 300 çocuk Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası’nın Sanayi Bölgesinde açtığı Çıraklık Eğitim merkezine gönderildi. 300 çocuk bir ortaokul demektir. Bir tane öğretmen verdin mi oraya? Vermedin.

Bu yılın başında ansızın tüzük değişikliği yaparak İngilizce Fen ve Matematik derslerine 8 notu zorunluluğu getirildi, bazı okullarda Akademik sınıflar kapandı. Öğretmen kaldı mı boşta? Kaldı. 

Tüm bunların üzerine siyasi kaygılarla yapılan nakiller, açılan kadrolar, istihdamlar eklenince olay giderk büyüdü.

Tüm bunları yapan kim?

Ders saatlerini azaltan, öğretmen mi?

Haftalık ders saatlerini düşüren, dersleri kaldıran öğretmen mi?

Tüzük değişikliği yapan, uyduruk dersler koyan, sonra da kaldıran öğretmen mi?

Dolayısıyla “bin öğretmenin dersi az” söyleminin altında yatan asıl gerçek nedenler; plansız, ön görüsüz yapılan uygulamalardır. Öyle bir uygulama yapıldı ki, üç yılda yaklaşık bin öğretmenin dersi azaltıldı.

Bu tür söylemlerle öğretmeni suçlu koltuğuna oturtmaya çalışmak büyük haksızlıktır.

Sen ders verdin da öğretmen yapmadı mı!?

Sen ders koydun da, öğretmen girmedi mi!?

Bu öngörüsüzlük, plansızlık sürdükçe nakil tüzüğünde yapılacak olumlu değişiklikler de çare olmuyacaktır.

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri