Öğretmen ihtiyaçlarının belirlenmesinde ciddi sorunlar yaşandığını ve bu sorunlar sonucunda da öğretmen münhallerinin sıkıntılı olacağını birkaç kez yine bu sayfadan dile getirmiştim. Ne yazık ki bu sıkıntılar kendini göstermeye başladı…
Her şeyden önce şunu söylemeliyim: Hem ilköğretimde hem de genel ortaöğretimde öğretmen sınavları “17 Eylül” tarihinde yapılıyor… Yani ilkokulların açılmasından iki gün sonra, ortaokul ve liselerin açılmasına iki gün kala… Başka bir ifadeyle; yazılı sınav sonrasında başarılı olan öğretmen adaylarının mülakatlarının alacağı süreyi de düşünürsek yeni öğretmenlerin görev alacakları okullara tayinleri Ekim ayına bulacak gibi… Kanımca bu durum, öğretmen münhallerinin Kamu Hizmeti Komisyonu’na gerek sürede bildirilmemiş olmamasının önemi büyük. Sadece bu olgu bile, Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın öğretmen ihtiyaçlarını ve münhallerini iyi çalışmadığının bir göstergesi.
Münhallere şöyle bir göz atınca ise ilk anda şu unsur göze çarpıyor:
1. İlköğretimde öğretmen ihtiyacı sayısı gerçekten 21 mi? KTÖS’ün açıklamalarına göre bu sayı 60’ın üzerinde… Eğer öyle ise geriye kalan öğretmen ihtiyacı nasıl giderilecek?
2. 2010 yılında kurulan ikinci Küçük hükümeti “Hükümet Programı”nın eğitim başlığı altında şöyle bir ibare vardı: “4 yaş grubundaki okullaşma oranını AB ve OECD düzeyindeki ülkeler düzeyine çıkartılacak.” Hükümet programında mı bir yanlış var yoksa bu kadar ihtiyaca rağmen 9 adet okulöncesi öğretmeniyle bu oran yakalanacak mı?
3. Genel Ortaöğretim ve Mesleki Teknik Öğretim öğretmen münhallerindeki durum çok daha vahim: 58 adet münhalin 21’i çift kadro… Yani bir öğretmen en az iki okulda görevlendirilmiş. Örneğin bu münhaller sonucunda yeni Edebiyat öğretmeni olan birisi 2 gün Lapta Yavuzlar Lisesi’ne, 3 gün Dipkarpaz Recep Tayyip Erdoğan Ortaokuluna gidecek. Sizce hangi bölgede kendine ev tutsun? Lapta mı? Dipkarpaz mı?
4. Bakanlığın yaptığı tüzük çalışmalarına göre ortaokullardaki “akademik sınıfların” kapatılması planlanmakta… Oysa münhallerdeki yapı bu anlayışın tam da karşısında gibi… Bu planlamaya göre Mehmetçik Ortaokulu, Dipkarpaz Recep Tayyip Erdoğan Ortaokulu ya da Erenköy Lisesi’nde İngilizce dilinde; Fen Bilgisi, Fizik, Kimya ya da Biyoloji öğretmenine ihtiyaç olmaması gerekiyor. Oysa listede bu münhaller var… Yoksa bu alanlarda öğretmen olarak atanması istenen bir siyasi yakın mı var?
Kısacası öğretmen ihtiyaçlarının sağlıklı çalışılmaması, öğretmen münhallerinin de sağlık olarak açılamamasına neden olmuştur. Böylesi anlayışlarla yapılan çalışmalar ne yazık ki “Tam Gün Eğitim” söylemlerini de sadece bir söylem olmaktan öteye taşıyamıyor… Çünkü “Tam Gün Eğitim” şöyle dursun; gerekli, yeterli ve nitelikli öğretmeni zamanında okuluna göndermeyi başaralım yeter... Yoksa bazı okullarda ders yapmadan oturan öğretmenler olurken, bazı okullarda ise “eksik öğretmen sorunu” diz boyu olacak.
AKLINIZDA BULUNSUN
Üniversitelerimiz neden tercih edilmiyor!
ÖYSM, Lisans Yerleştirme Sınavı sonrasında tercih yapan adayların yerleştirme işlemlerini tamamladı, sonuçları açıkladı, üniversitelerimiz yine boş kaldı… Geçen yılki kadar olmasa da bu yılda da öğrenciler, ülkemizdeki üniversiteleri tercih etmedi… Toplam 16 bin 393 kontenjan ayrılan Kuzey Kıbrıs’taki 5 üniversitede 11 bin 330 kontenjan boş kaldı. Bu sonuçlara göre 5 üniversitemize toplam 5 bin 63 öğrenci gelecek… Başka bir ifadeyle ayrılan kontenjanın 3’de 1’inden daha az bir kısmı ülkemiz üniversitelerinde okuyacak… Kayıt istatistiklerine göre kazanan öğrencilerin yaklaşık %40’ının da kayıt yaptırmadığını düşünürsek, çok ciddi anlamda bir oranda kontenjanın boş kalacağı kesin gibi…
Durum böyle, çünkü öğrencilerin ülkemizdeki üniversiteleri tercih etmemeleri için çok sayıda nedenleri var. Üstelik bu nedenler son iki yılda giderek daha da derinleşti ve kimse kılını kıpırdatmadı…
Bu nedenlerin başında hiç kuşku yok ki Türkiye’de çok sayıda vakıf üniversitesi açılmış olması geliyor. Ancak bizden kaynaklanan ciddi eksikliklerde yabana atılmamalı… Bunlara bir de KKTC’nin olumsuz koşulları eklenince sonucun böyle olması kaçınılmaz oluyor:
Mesela ülkemizdeki hiçbir üniversitenin “Bologna Sürecini” tamamlamamış, hiçbir üniversitenin ilk 500 üniversite içerisinde yer alma derdi yok… Etkili değerlendirmelerin sıralamalarına göre son iki yılda ülkemiz üniversiteler 500-600 sıra birden geriye giderken, çok daha küçük ölçekte olan Güney’deki Kıbrıs Üniversitesi, Avrupa’daki ilk 500 üniversitesi içine girebiliyor… Öte yandan %40 artan harçlar, sterlin cinsinden ev kiraları, KTHY’nin kapanmasıyla birlikte ulaşımda yaşanan sorunlar ve fahiş fiyatlar tercih edilmemenin en önemli nedenleri… Bir de bütün bunlara üniversitelerin hatalı yönetim politikaları eklenince, KKTC’de okumak ne yazık ki öğrenciler için eziyete dönüşüyor…
Özetin özeti; bilim üretmek, nitelikli üniversite olmak yolunda ilerleme yerine çok öğrenci gelsin, para kazanalım anlayışıyla, sadece öğrenci parasına dayanan bir yapılanmayla üniversitelerimizin yaşaması pek mümkün görünmüyor… Bugün tedbirimizi almazsak yarın çok da daha vahim tablolarla karşılaşacağız…
BİLİYOR MUYDUNUZ?
İstanbul Üniversiteli olmak
En etkili değerlendirme otoritelerinden biri olarak kabul edilen Çin'in Şhangay'daki Jiao Tong Üniversitesi’nin her
Yükseköğrenimini İstanbul Üniversitesi’nde tamamlayan birisi olarak bu başarı beni de gururlandırıyor… 1453 tarihinde kurulan üniversite; tarihi binaları, köhne yapıları ve Türkiye’nin en kalabalık öğrenci ve öğretim kadrosu ile araştırmaya ayrılan çok küçük bütçelerle bilim üretmeye çalışıyor... Eee, bir ayrıcalıktır İstanbul Üniversiteli olmak.
GÜLMECE
Sandal 99
Sandal kiralama servisinde sorumlu müdür, gölün kenarına kadar gelerek megafonu ile gölün ortasındaki sandala doğru bağırmaya başlar:
- "99 numaralı sandal. Zamanınız doldu. İskeleye dönünüz!"
Aradan dakikalar geçtiği halde sandal geri dönmeyince anonsunu tekrarlamış:
- "99 numaralı sandal. Hemen geri dönün yoksa saat farkı ödemek zorunda kalacaksınız!"
Bu arada müdür yardımcısı heyecanlı bir şekilde müdürün gelir ve;
- "Anormal bir şey var patron!... Bizim 75 sandalımız var… 99 numaralı sandalımız yok ki!"
Müdür, megafonu tekrar kaldırarak;
- "66 numaralı sandal. Paniklemeyin. Kurtarma motoru şimdi geliyor!"