Çatalköy İlkokulu’nda çok duygusal anlar yaşadık dün…
Okul yönetimi ve belediyenin işbirliğiyle bir ‘vefa’ etkinliği yapıldı.
Hem emekli öğretmenler onore edildi, hem de hayatını kaybeden öğretmenler anıldı.
‘Hayatta olmayan öğretmenler’ arasında olan babamın da anılacağı etkinlik için ben de davetliydim.
Okul yönetimi ve Çatalköy Belediyesi’ne bu ince ve anlamlı gün için bir kez de buradan teşekkür etmek istiyorum.
Hem hayatını yitirmiş öğretmenlerimizi hatırlama ve hatırlama inceliği gösterdikleri için, hem de köy okulunda veya başka okullarda görev yapmış öğretmenleri bir araya getirdikleri için…
* * *
Bizim sınıf, yani 1968 doğumlular ilkokula Çatalköy’de başlamıştık. Eylül ayında değil, bir sonraki yılın Şubat, belki Mart’ında. Zira savaş vardı. Birinci sınıfı iki-üç ay okuduk. O zaman köyde Rumlar vardı ve ilkokulu Rum çocuklar kullanıyordu. Biz bu yüzden birinci sınıfı ‘kooperatif binası’ diye bilinen yerde okuduk. Sonraki 5 yılımız Çatalköy İlkokulu binasında geçti.
Orada o kadar çok anı var ki… Hiç kopmadığımız ilkokul arkadaşlarımızla her buluştuğumuzda o çocukluk günlerimizi yad ederiz. Bıkıp usanmadan…
Her türlü yaramazlığı yaptığımız, her tür oyunu oynadığımız günlerdi.
Dün gözümün önünde film şeridi gibi geçip gitti anılar, birer ikişer…
Herkes duygusaldı. Kimimizin gözünden damladı, kimimizin içine aktı yaşlar…
Hele ‘giden’ öğretmenlerin ardından…
* * *
Ahmet Soyer… Babacan, ama sert müdür. Öğütleri kulağımızda küpe hala…
Dürü Amca… Evdim’den, sonra Polemidya’dan aile dostlarımız. Eşi Perihan abla… Sevgili Sühat ve Çağay’ın babası…
İsmet Kurtel… Yakından tanıma imkanım olmasa da, ailesini çok iyi bildiğim, çok sevilen bir öğretmen…
Öner Hoca… Anafartalar’da İngilizce öğretmenlerimizden, esprileriyle, gülen yüzüyle hafızamda taptaze… Köyde de komşumuz. Yıllar sonra eşi Halide Hocanım’ı gördüm, mutlu oldum.
Hüseyin Atınç… Hem akrabamız, hem hoca, hem Düzkaya’nın değişmez savunma oyuncusu, taraftarı, yöneticisi…
İzzet Hoca… Sabahları bize ‘haber’ anlattıran, dünyaya ve etrafımıza ilgi duymamıza katkı koyan öğretmen…
Ve Salih Sonel… Hiç akla gelmeyecek bir anda, ani bir rahatsızlık sonucu kaybettiğimiz, güleç yüzlü adam…
Erdem Hoca… Dünya iyisi, sessiz, temiz adam… Kaplumbağa Volkswagen’i gözümün önünde. Plakası bile: J 299. 1975’te kuzeye gelince, güneyde arabası olanlara verilen arabalardandı. Hiç unutmadım o plakayı.
Zira J 297 de babamın araba plakasıydı. O da Volkswagen… Kaplumbağa değil ama. Salon tipi.
Raşit Hoca… Yani babam. Hem de öğretmenim.
İşte o arabaya çarpan askeri kamyonun yol açtığı kazada ölmüştü Raşit Hoca... Annem, Rahme Hocanım’la beraber. Yıl 1980… Benim ilkokulu bitirdiğim sene… Babamın Çatalköy İlkokulu Müdürü olduğu sene…
37 sene mi olmuş?
* * *
Öğretmenim, hayat ne kısa!..