İki aylık bir "es" verdik yazılarımıza.
Hani biraz da kalemi dinlendirmek, yeniden yenilenerek kaleme kağıda sarılmak adına.
Öyle de oldu...
Bizi zaman zaman geçmişe götürecek, iyisiyle kötüsüyle, mutlusuyla mutsuzluğuyla hatıralarımızı canlandıracak konular-yazılar paylaşmak niyetindeyim bu kez.
Elbette yaşadığımız günün içinde süzülerek gelecek olan gözlemler, yorumlar da...
Rüzgârı yakaladık, yelkeni fora ettik maviliklerde, kalemi yeke, yelkeni kağıt yaparaktan.
Çocuklarını okullarına götüren, evleri okulların yanında olanların çok kez kulaklarına çalınan okul ziliyle başlamak geldi içimden.
Hani biraz kafaya taktıklarımdan dersek, yanlış da olmaz.
* * *
1970'li yılların sonlarına kadar hatırladığım kadarıyla ilkokullarımızda "okul zili", ya müdür ya da görevli bir öğretmenin elindeki küçük çandı.
Olmadı bazı okullarda bevvâb dediğimiz kişiler yapardı. Sahi eskiler hariç bugün kaç kişi "bevvâb" kelimesini biliyor acaba? Osmanlıca bir kelime ve on yıllarca en azından bizim kuşakça da biliniverdi, Hademe, ardından da Okul Temizlik Görevlisi isimlerini alana kadar.
Aslında Bevvâb'ların başka görevleri de vardı; kapıcılık dışında, çocukları evlerine götürüp getirmek gibi. Elbette eskiden...
Neyse, okulun temizlik işlerinden sorumlu genelde yaşlı insanlarımızın elinde de görmüşlüğüm vardır şu zamazingoyu.
Bu çanı ileri geri sallayarak çıkarılan sesle öğrenciler tenefüse ve en son da "evlere" gitmek için komut alır olurlardı.
Ortaokul ve Lise dönemlerimde de aynıydı.
Sonra elektriğe bağlamışlar çanı, çalar saatten beterdi sesi ya, neyse.
Onu da geçtik, elektrikli çan da gitmiş yerine müzikli tenefüs ve okulun başlangıç ve son çıkış saatini belirten müzikler gelmiş hoparlörden savrulan.
Bu müzikler de genelde, mezarında Ludwig van Beethoven'ı ters döndürecek çirkinlikte elektronik ortama aktarılmış Für Elise'den başkası değildi.
Hâlâ daha birçok yerde bu müzik kullanılıyor ya, şahit olduğum iki okulumuz bu "geleneği" bertaraf etmiş.
Birisi Lefkoşa-Çağlayan bölgesindeki Cumhuriyet İlkokulu, bir diğeri ise Güzelyurt Meslek Lisesi.
Bu okullarımızdan Cumhuriyet ilkokulu, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 10. yılı için düzenlenmiş "10. Yıl Marşı"nı, Güzelyurt Meslek Lisesi ise çocuklarımızdan yaşlısına dilimize belleğimize kazınan güzel memleket şarkılarımızdan "Dillirga" şarkısını uygulamalarına koymuşlar.
Ne de güzel ne de iyi etmişler.
Yani "zil" deyip geçmeyelim lütfen.
Bu ülkenin öylesine güzelim şarkıları türküleri var ki...
Hani Kamran Aziz'in bestelerinden, Sıla-4'ün şarkılarından da olamaz mıydı şu okul zilleri diye düşünmeden edemiyor insan.
Okullarımızda bunu düzenleyen bir yasa mı var, yoksa herkes bir önceki geleneğe mi uyuyor? bilemiyorum...
Güzelim şarkılarımızdan enstrümantal şeklinde 20 saniyecik...
Çok mu şey istetik yani...