Aşağıda okuyacağınız yazı bir alıntıdır. Sosyal medyada sıklıkla paylaşılan “Eğitim Sistemlerine Eleştiri” adlı Prince EA’ya ait kısa filmindeki ifadelerin yazıya dökülmüş halidir. Film bir mahkemede geçiyor ve sanık koltuğunda da oturan eğitim sistemin ta kendisi. Aşağıda okuyacaklarınız da, filmdeki kurguya göre savunma yapan avukata ait… Lafı çok fazla uzatmadan anlatmak istediklerimi yazmaya başlayayım…
Albert Einstein’a göre “Aslında herkes dâhidir… Ama siz kalkıp bir balığı, ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, tüm hayatını aptal olduğuna inanarak geçirir.”
Bugün sahip olduğumuz eğitim sistemi sadece balığı ağaca tırmandırmıyor onun tekrar aşağıya inmesini de istiyor. Okullarımızda kendini bu örnekteki balık gibi hisseden onlarca öğrencin var. Aptal ve faydasız olduklarına inan onlarca öğrenci…
50 yıl önceki telefonlar ile bugün cebinizde bulunan telefonu düşünün ya da 50 yıl önce kullanılan arabalar ile bugün kullanılanları… Teknolojik açıdan birbirinden ne kadar farklı değil mi? 50 yıl oldukça uzun bir süre ve çok ciddi bir teknolojik değişim yaşanmış… Şimdi de 50 yıl önceki sınıf ortamı ile bugün okullarımızda var olan sınıf ortamlarını düşünün. Aralarında anlamlı bir fark yok değil mi! Sınıf ortamlarında o günlerden bugünlere değişen tek şey duvarda asılı olan tahtanın rengi olmuş… Ve biz öğrencileri gelecek için eğittiğimizi iddia ediyoruz…
Her çocuğun ilgisi, isteği ve en önemlisi yeteneği diğerinden farklı olduğuna göre, alması gereken eğitim de bu farklılıklara göre şekillenmelidir. Bir an için doktorların bütün hastalara aynı ilacı yazdığını düşünün, sonuç felaket olurdu… Eğitimde de durum bundan çok farklı değil aslında…
Ve en önemlisi, başarıyı çoktan seçmeli testlere verilen yanıtlarda arıyoruz. Bu da düşünmeyi, hayal gücünü ve yaratıcılığı öldürüyor… Dahası çoktan seçmeli testleri bulan Frederic J Kelly’nin dedikleri çok daha önemli: “Aslında bu testler kullanılmayacak kadar ilkel ve hepsinden vazgeçilmeli”. Bugün dünyadaki nitelikli okullara baktığımızda bu testlerden vazgeçtiğini görüyoruz.
Evet, matematik çok önemli ama resimden, müzikten, danstan ya da spordan daha fazla değil… Her yeteneği önemli kılan bir sistem yaratmalıyız… Öğrencilerin hayallerine fırsat verelim, yeteneklerini geliştirmelerini sağlayalım, işte o zaman hepsinin birer dahi olduğunu göreceksiniz…
Bütün bunları yapmak size hayal gibi gelebilir. Ancak başaran ülkeler var. Ve bu ülkeler bugün yapılmak istenenlerin tam tersin yapamaya gayret ediyorlar. Örneğin; okul sürelerini kısaltmışlar, ev ödevini, anlamsız sınavları, işe yaramayan testleri kaldırmışlar. Öğretmenlerine, mümkün olan en düzeyde yetişme şartı koyup, en yüksek düzeyde maaşlar veriyorlar. Ve odaklandıkları tek şey; öğrencilerin birbirleri yarışarak geçmek değil, birlikte çalışarak kendi yeteneklerini keşfetmek ve geliştirmek… Dahası bunu yapan ülkelerdeki eğitim sistemlerinde öğrencilerin performansları diğerlerine göre çok daha yüksek oluyor…
Öğrenciler bugünkü nüfusumuzun %20’si olabilirler ama geleceğimizin %100’ünü temsil ediyorlar. O halde bugünkü kötü eğitim sisteminin bize empoze etmeye çalıştıklarına değil, çocuklarımızın ilgilerine, isteklerine, hayallerine inanan okullar kuralım…
Aklınızda Bulunsun
Tercih İçin Önce Kendinizi Tanıyın
Lisans Yerleştirme Sınavları’nın (LYS) sonuçları, 11 Temmuz’da açıklanacak. Adaylar şimdi de ömür boyu yapacakları mesleği belirleme telaşında. Henüz lise son sınıfı tamamlamış üniversite adayları için sürekli değişen bir dünyada mesleklerini belirlemek pek kolay değil…
Alışılageldik bazı meslek alanları kaybolurken, sadece beş yıl önce kimsenin aklına gelmeyen işler hayatımızda yerini almaya başladı. ÖSYM’nin takvimine göre 18-26 Temmuz 2017 tarihleri arasında tercih yapması gereken öğrencilerin dikkat etmesi gereken önemli unsurlar var. Bu unsurlar en önemlisi de öğrencilerin kendileri tanımasıdır. Bunun içinde aşağıdaki sorulara anlamlı yanıtlar verilmesi önemlidir.
- Gelecekte ne tür bir ortamda çalışmak hoşuma gider?
- İletişim beceri konusundaki durumum nedir?
- Eğitim sistemi bireyselliği öğretmiş olsa da ekip halinde çalışmaya ne kadar hazırım?
- İnsanlarla mı nesnelerle mi ilgilenmek daha çok keyif veriyor?
- Hayallerim nelerdir? Gelecek 10 yılda kendimi nerde görmek istiyorum?
Alışılageldik bazı meslek alanları kaybolurken, sadece beş yıl önce kimsenin aklına gelmeyen işler hayatımızda yerini almaya başladı. ÖSYM’nin takvimine göre 18-26 Temmuz 2017 tarihleri arasında tercih yapması gereken öğrencilerin dikkat etmesi gereken önemli unsurlar var. Bu unsurlar en önemlisi de öğrencilerin kendileri tanımasıdır. Bunun içinde aşağıdaki sorulara anlamlı yanıtlar verilmesi önemlidir.
Anlayana Gülmece
Amiral ve Onbaşı
Gece tatbikatı yapan savaş gemisinde, gözetleme kulesindeki askere hitaben komutanın şu emri duyulur:
- Asker, yakınımızda herhangi bir gemi var mı?
- Sanırım evet komutanım... Tam karşımızda yanıp sönen bir ışık görüyorum.
Biraz hiddetlenen komutan yeni emrini vermekte gecikmez:
- Hemen mesaj gönder, 20 derece doğu tarafımızda olmazsa çarpışacağız.
Bunun üzerine karşıdan mesaj gelir:
- Haklısınız çarpışmak üzereyiz, 20 derece batıda olmanız lazım.
Daha da öfkelenen komutan şu emrin gönderilmesini ister:
- Ben amiralim ve bu da benim gemim, hemen 20 derece doğuya gitmeni emrediyorum.
Karşı taraftan durumun anlaşıldığını belirten ve şu cümleyle biten yeni bir mesaj gelir:
- Ben bir deniz onbaşısıyım ve burası da bir deniz feneri her şeye rağmen rotanızı değiştirmeyecekseniz birazdan çarpışacağız...