“Okullar hayatın gerisinde kalıyor”

Cenk Mutluyakalı

“Yaşamdaki gelişim okullardan daha hızlı ilerliyor. Okullar sıradanlaşıyor. Çocuklar, hayatın içinde eriştiği bilgiye, okullarda erişemiyor. Geleneksel eğitim hayatın gerisinde kalıyor. Okullarımızda yalnızca ders var, matematik var, fizik var, ezber var, hayat yok, yaratıcılık yok.”

Eğitim Bilimci Ahmet Güneyli’nin sözleri bunlar… Eğitimde nasıl geri kaldığımızı son derece samimi, gerçekçi ve abartısız özetliyor. Eğitimin de ötesinde hayatta nasıl geri kaldığımızı haykırıyor.
Çoğu işimiz gibi eğitim de “mış” gibi!

Hem siyasi yönetimleri sorguluyor Ahmet hocam, hem de öğretmenleri özeleştiri yapmaya davet ediyor. “Hep bahanelerin ardına sığınmaktan ve hak mücadelesi vermekten, kendilerini geliştirmeyi unutuyorlar, müfredata hapsoluyorlar” diyor. İnatla ve ısrarla yüzleşme çağrısı yapıyor, özeleştirisi talebini dillendiriyor.

***

“Eğitim, Avrupa, Gelecek” paneli son derece sorgulayıcı, öğretici ve düşündürücüydü. Keşke çok daha fazla eğitimci, öğretmen, veli ve siyasetçi orada olsaydı.

Konuşmacıların yanı sıra izleyicilerden de önemli katkılar geldi.
Ahmet hocam demişti ya, “Okullarda sadece matematik var, fizik var…”
Bir başka eğitim bilimci Mehmet Çağlar hatırlattı, “Aslında matematik de yok. Soru çözmeyi öğretiyor ya da öğreniyorlar, problem çözmek yerine… Kaldı ki eğitimdeki yeni anlayış problem çözmek de değil… O problemi önceden ön görecek nesilleri yetiştirmeyi hedefliyor yeni eğitim sistemi…”

Çözümler yerine hep sorunları konuşmamız belki de bu yüzden…
Hep aynı duvara çarpmamız…
Defalarca ve bile bile!


“Kuşlara yüzmeyi, balıklara uçmayı öğretmeye çalışıyoruz”

“Kendi içimize bakmaktan dünyayı kaçıyoruz” dedi, öğretmenler sendikası genel sekreteri Burak Maviş…
Son dönemde iyice perçinlendi bu durum…
“Müzakereleri sonlandırarak Kıbrıslı Türklerin dünyaya açılan tek kapısını da kapattılar.”
Kendimizle baş başa kaldık.

Kıbrıs sorunu ve çözümsüzlüğün hepimize dayattığı en önemli çıkmaz sanırım bu…
Kısıtlılık, kapalılık, vasatlık hali…

Maviş, Kıbrıslı Türk toplumunun yüzünü Avrupa Birliği’ne dönmesi gerektiğini anımsatıyor, altını çize çize…
“Kıbrıs Cumhuriyeti ile Türkiye arasına sıkıştık. Gençlerimizi ülkede tutabilmenin yolu Avrupa Birliği’yle doğrudan iletişim kurmaktan geçiyor.”

***

Eğitime dair siyasi eleştirileri de var elbette…
“1974’ten 2023’e kadar Eğitim Bakanlığı’nı 41 yıl UBP yönetti. Eğitim anlayışları yandaşlarına ihale ya da iş vermek oldu. Kitaplarla, çocuklarla, öğretmenlerle oynadılar. Okullar gelişmedi, eğitim ilerlemedi. Okulların büyük çoğunluğunda çocukların kişisel becerilerini ortaya çıkaracak alt yapı imkanı yoktur. Eğitim stratejimiz sorunludur, sistem ezbercidir. Kuşlara yüzmeyi, balıklara uçmayı öğretmeye çalışıyoruz. Öğretmenlerin standardı da geriliyor, baksanıza, en son Öğretmen Akademisi sınavında giriş puanı 53’e kadar indi. Bu çıkmazdan kurtulmalıyız, bizi Avrupa’yla buluşturacak siyasi bir iktidara ve liderlere ihtiyacımız var.”


“Sizin toplumunuzu biz şekillendireceğiz”

Özgürlükçü, laik, karma eğitimden yana nesiller istiyor öğretmenler…
Kuzeyden gelen dayatma açık: “Sizin toplumunuzu siz değil biz şekillendireceğiz.”

“Avrupa, Eğitim, Gelecek”
panelinde yapılan ortak saptama bu yönde…
Gazeteci Aysu Basri yönetti paneli… Avrupa Parlamenteri Niyazi Kızılyürek, Eğitim Bilimci Ahmet Güneyli, Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası Genel Sekreteri Burak Maviş ve Gençlik Örgütü Temsilcisi Çağın Özsoy konuşmacılar arasında yer aldı.

Okul kitaplarındaki değişim gündeme geldi yeniden…
“Kadın müdürü erkek yaptılar…”
“Öğretmeni türbanlı…”

Kavga şu: Toplumun mühendisi kim olacak?

***

Çağın N. Özsoy, gençler adına adeta haykırdı: “Sorgulayan, sorgulatan, araştıran insan yetiştirmiyor okullarımız; yaratıcılığı teşvik eden bir eğitim sistemimiz yok.”

Belki de özellikle bunu istiyorlar sevgili Çağın!
Sorgulamayan nesiller…
Tıpkı “talimatları koşulsuz şartsız uygulayan” siyasiler istedikleri gibi…

Yine Ahmet Güneyli hocamdan alıntı yapmak istiyorum, panel sonrası özel sohbetimizde söylemişti.
“Bugün yetiştirdiğimiz öğrencilere bakıldığında fotoğraf ortada... Bir cumhurbaşkanına külliye gerekli miydi, ne kadara mal oldu ve neden ağaçları kestiniz sorusunu sorabilecek öğrenciler yetiştirmemizi istemiyorlar…”


Ekonomiden değil eğitimden başlamak

Avrupalı parlamenter Niyazi Kızılyürek, eğitimin önemini Avrupa Birliği’nin kurucusu Jean Monnet'nin şu sözüyle anımsatıyor: “Bugünkü deneyimimle yeniden başlamak şansım olsaydı, ekonomiden değil eğitim ve kültürden başlardım.”

Hemen ardından da tarih kitaplarına getiriyor sözü…
“Avrupa Birliği bir barış projesi olarak hayal edildiğinde ilk mesele milliyetçiliği ortadan kaldırmaktı, çünkü milliyetçilik savaş demekti. Kıbrıs’ın her iki yanında ders kitaplarını okuduğunuz zaman barışa neden ulaşılmadığını çok daha iyi anlarsınız. Bu kitapları okuyan çocuklar, barış değil savaş isterler.”

Her fırsatta Kıbrıslı Türklerin Avrupa Birliği yurttaşı olduklarını anımsatıyor, Niyazi hocam…
Avrupa değişim programı ERASMUS’u gündeme getiriyor…
“Kıbrıslı Türkler bu programın dışında tutulamaz. Eğer dışa açık değilseniz, kendinizi geliştirme şansınız da olmaz.”

***

Kıbrıslı Türklerin ‘Avrupalı’ gelişimini istemeyen bir siyasi dayatmayla karşı karşıyayız. Avrupa Birliği yurttaşı olmamız canlarını sıkıyor. Bunu unutturmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Eğitimi hedef aldılar en fazla… O nedenle tarikatlar çoğalıyor dört bir yanda… Kitaplar güncelleniyor, üzeri örtülerek… Uhrevi, kaderci, gerici bir noktaya sürükleniyor nesiller… Bilim, teknoloji, meslek, turizm liseleri yerine İlahiyat kolejlerinin temelleri atılıyor.

Avrupa Birliği, eğitim için Kıbrıslı Türk toplumuna çok daha ciddi destek olmalıdır.
Tehlike ortadadır!