Okullar neden açılamadı?

Serkan Soyalan

   Eğitim yılı takviminde, 16 Eylül’de yeni eğitim yılına başlanacağı yazıyor olmasına rağmen, okullarda ders zili Pazartesi günü çalamadı… Neden?

   Pazartesi günü başlayacağı açıklanan yeni eğitim yılının açılmayacağı, Cumartesi akşamüzerinde yayımlanan Resmi Gazete’de yayımlandı ve okulların 1 hafta sonra açılacağı açıklandı.

   Gerekçe de “öğretmen atamalarının tamamlanmadığı” olarak belirtildi.

***

   Okulların açılamamasının nedeni sadece yukarıdaki gerekçe değil. Birçok sıkıntı var…

   Öğretmen sendikaları yaz tatili boyunca okul binalarını ziyaret ederek okullardaki altyapısal eksiklikleri dile getirmiş, hala birçok okulumuzda inşaat çalışmaları devam ettiğini söylemişti. Bu da okulları dolduracak olan çocuklarımız için ciddi anlamda risk oluşturabilecek bir durum.

***

   Ve UBP kurultayı…

   Parti içi ince hesapların tutması için, eğitimi gözlerini kırpmadan bir kenara bırakan bir yapı ile karşı karşıyayız.

***

   “Okullar neden açılamadı?” sorusuna cevap bulmak için, Kanal Sim ve Yenidüzen ortak yayınında Mert Özdağ ve Ertuğrul Senova ile kamera karşısına geçtik ve okulların açılmasının bir hafta ertelenmesi sürecinde hiç konuşmayan Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nu yayınımıza aldık.    Kafamızda çokça soru vardı. Tek tek sorduk.

***

   Yayında konuşan Çavuşoğlu, öğretmen eksikliği nedeniyle okullarda yaşanabilecek olası güvenlik sorunlarını göz önünde bulundurarak bir haftalık erteleme kararı alındığını, öğretmen atamalarıyla ilgili tüm hazırlıklar tamamlandığında okulları açmaya hazır olduklarına vurgu yaptı. Çavuşoğlu, kendisinin okulları açma taraftarı olduğuna da dikkat çekti.

   91 okula ciddi bir tamir ve bakım yapıldığını söyleyen Çavuşoğlu, 28 okula ise güçlendirme çalışmaları uygulandığını ve bunlardan 22’sinin tamamlandığını belirtti. Ayrıca, 6 okulda güçlendirme çalışmalarının devam ettiğini, Namık Kemal Lisesi ve Cumhuriyet Lisesi gibi bazı okulları boşaltarak, diğer okullarda prefabrik sınıflarla eğitime devam ettiklerini söyledi.

***

   Konteyner sınıfların okulların bahçesinden kaldırılıp kaldırılmayacağını sordum programda Sayın Bakan’a, “Konteyner sınıf” tanımının doğru olmadığını (-ki bana göre konteyner sınıftırlar), sınıfların prefabrik sınıf olduğunu söyleyerek, bu sınıfların günü gelince kaldırılacağını vurguladı.

   Programda konteyner ile prefabrik yapının tanımını da yaptı Çavuşoğlu… Ama şunun da altını çizelim, küçük bir araştırmayla konteynerdan sadece sınıflar değil, evler de yapılıyor. Ve bizim okulları doldurduğumuz yapılar da konteynerdir. Konteyner ev planının görselini aldım sayfaya, incelenebilir.

***

   Nazım Çavuşoğlu’nun ardından KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş’in görüşlerini aldık programda. UBP-DP-YDP Hükümeti’ne sert eleştirilerde bulunan Maviş, “bugün okulları açamayanlar, yarın hastaneleri de açamazlar” dedi.

   Artık velilerin de sokağa çıkması gerektiğine vurgu yapan Maviş, 23 yeni okula (454 ek sınıfa) ihtiyaç olunduğuna dikkat çekti.

***

   Doğru bir yapıyla yönetilen ülkeler, her bir adımı planlayarak atarlar. Öyle tesadüfi bir yönetim şeklini oralarda görmezsiniz.

   Konuşmasında planlama vurgusu da yapan Maviş, her geçen gün artan nüfusun, eğitim için de çok büyük bir problem olduğunu ve bu problemden tek çıkışın, planlamak olduğuna vurgu yaptı.

***

   KTOEÖS Genel Sekreteri Tahir Gökçebel de programda yaptığı konuşmada, okulların zamanında açılmamasıyla Kıbrıs’ın kuzeyinde yaratılan çarpık düzenin, eğitimde nasıl çalıştığını gözlemlediğimizi söyledi.

   Konteyner sınıflara vurgu yapan Gökçebel, bu sınıfları Sahra Konteyner Okullar olarak tanımladı.

***

   Okulların %40’ında inşaat çalışmalarının devam ettiğini söyleyen Gökçebel, eğitimdeki yapısal sorunların, çok ciddi boyutlara ulaştığını vurguladı.

***

   Özel yayınımızdaki son konuğumuz Eğitim Bilimci Salih Sarpten oldu. Salih Hoca içinden geçmekte olduğumuz günleri tek bir cümleyle çok güzel özetledi: Ülkenin kendisi yönetilemediği için, eğitim de yönetilemiyor.”

***

   Ülkemiz çocuklarının aldığı eğitimin başka ülke çocuklarının çok gerisinde kaldığını söyleyen Sarpten, tartışmamız gereken asıl konuların bunlar olması gerektiğini vurguladı.

   Kamu okuluna giden öğrenciyle özel okula giden öğrencinin arasındaki farkın her geçen gün arttığına dikkat çeken Sarpten, “Farkında mıyız? Çocuklarımız kendilerini ifade edemiyorlar. Okumuyorlar. Bu kamusal eğitimde dibi gördüğümüzün göstergesidir” dedi.


“Hoteller gürültülü ve kaotik”

   Geçtiğimiz hafta bu sayfada “Turizmde geleceği kurtarmak için ne yapmalıyız?” başlığıyla turizmdeki eksiklikleri yazmış, bir genel değerlendirme yapmıştık.

   Yazının gazetede yayımlanmasının ardından, e-posta yoluyla görüşlerini belirten duyarlı bir okurumuz, hotel memnuniyetine dikkat çekti.

   Okuyucumuzdan gelen mail şöyle:

   “Serkan Bey,

   Turizmle ilgili müzeleri, tarihi ören yerlerini, çevreyi vs. yazdınız. Turizm'de ulaşımdan bile daha önemli bir faktörü, hotel memnuniyetini yazmadınız.

   Artık istatistiki değerlerini yitirmek üzere olan Avrupalı turistler, hotellerimizden çok şikâyetçi.

   Hotellerimizde;

   1. Kalifiye insan kaynağı sorunu var. Doğru düzgün İngilizce bilen yok. Garsonlar siparişleri yanlış getiriyor. (Bu süreklilik arz eden bir durum)

   2. Yemekler ve içeceklerin kalitesi kötü. (Bir iki hotel hariç)

   3. Hoteller gürültülü ve kaotik. Bilhassa düğünlerin kalabalığı ve gürültüsü turisti rahatsız ediyor.

   Avrupalı turistlerin çoğu hotellerimizden şikâyetçi ve ödedikleri paranın karşılığını alamıyorlar. Kumar turistinin derdi zaten başka.

   Saygılarımla…”