Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Asbaşkanı Dr. Çağrı Cemaller, tam gün eğitime geçişle ilgili somut yol haritasını paydaşların birlikte hazırlaması gerektiğini kaydederek, “Planlanmamış, organize olmamış tam gün eğitime geçiş ciddi sorunlar doğuracaktır. KTBB olarak, okullarımızın alt yapısının sağlık açısından güçlendirilmesi, tam gün eğitime geçiş sürecinde, sağlıkla ilgili her türlü işbirliğine ve desteğe açığız ve hazırız” diye konuştu.
Okulların fiziki koşulları ve olanakları incelediklerini söyleyen Dr. Cemaller, okullarda tespit ettikleri eksiklikleri Yenidüzen’e anlattı.
Ziyaret ettikleri okullarda hijyen koşullarını sağlamadaki eksikliklerin çok çarpıcı olduğuna dikkat çeken Dr. Çağrı Cemaller, tuvalet ve lavabo sayısının yetersiz olduğunu belirtti. Dr. Çağrı Cemaller, el hijyeninin sağlanmamasının ciddi bulaşıcı hastalıklara yol açabileceğine vurgu yaparak, okullarda tuvalet ve lavabo sayılarının artırılmasının şart olduğunu söyledi.
Tam gün eğitimde beslenme konusunun da düşünülmesi gerektiğinin altını çizen Dr. Cemaller, “Diyelim ki, bütün öğrenciler satın alabilecek durumdadır, ki maalesef öyle bir durum yok, öğrencilerin yemeğe ulaşabilme kapasitesi düşük, çok fazla sıra beklemek zorunda kalabilirler, yemek arası için verilen süre yetmeyebilir, yemeğe ulaşabilirlerse oturarak yiyebilecekleri yeterli alan yok. Aslında tam gün eğitime geçilirken çocukların beslenme ihtiyaçlarının aslında devlet tarafından ücretsiz sağlanması elzemdir” diye konuştu.
Öğle yemeği yanında ara öğünlerin de planlanması gerektiğini söyleyen Dr. Cemaller, güvenli ve ücretsiz gıda sağlanamazsa, özellikle düşük sosyo-ekonomik seviyedeki çocukların tam gün eğitim neticesinde beslenme eksikliğiyle yüz yüze kalacağı için zarar göreceğini vurguladı.
“Okulların fiziki koşulları ve olanakları da değerlendirilmeli”
Soru: Tabipler Birliği’nin toplumsal konulara duyarlılığını biliyoruz. Tam gün eğitim konusu gündemde, KTBB olarak bu konuda bir çalışma yaptınız, eğitim altyapısı ve olanakları yeterli hale geldikten sonra tam gün eğitimi desteklediğinizi açıkladınız. Bu konuda nasıl bir çalışma yaptınız?
Dr. Cemaller: Milli Eğitim Bakanlığı’ndan bir kaç ay önce gelen bir yazı ile eğitimde tam güne geçme planı olduğunu ve bu konuda bizden fikir istediklerini öğrendik, süreç öyle başladı. Milli Eğitim Bakanlığı’ndan gelen yazıda, farklı yaş gruplarının tam gün eğitime geçişinin sağlık açısından uygun olup olmadığı soruldu. Tam gün eğitime geçiş planlanmasında sadece yaş grupları değil, okulların fiziki koşulları ve olanaklarının da değerlendirilmesi gerekir. Öğretmen sendikalarıyla sürekli iletişim halindeyiz, onlardan da destek alarak okulları incelemek istedik. KTÖS ve KTOEÖS ile birlikte Şht. Doğan Ahmet İlkokulu, Arabahmet İlkokulu, Demokrasi Ortaokulu ve Lefkoşa Türk Lisesi’ne ziyaret yaptık, alt yapıdaki eksiklikler dikkatimizi çekti.
“Hijyen koşullarını sağlamadaki eksiklikler çok çarpıcı”
Soru: Bu eksiklikler neydi?
Dr. Cemaller: Hijyen koşullarını sağlamadaki eksiklikler çok çarpıcıydı. Amerika ve İngiltere klavuzları 20 çocuğa, Türkiye öğretim kurumları yönetmeliği 30 çocuğa bir tuvalet önerisinde bulunurken, ziyaret ettiğimiz okullardaki tuvalet sayılarının bunun çok altında olduğunu gördük. Örneğin LTL’de 900 çocuğa 16 tuvalet yani 56 çocuğa 1 tuvalet, Şht Doğan Ahmet İlkokulu’nda ise 400 çocuğa 8 yani 50 çocuğa 1 tuvalet var. Hijyen için elzem olan lavaboların da sayısı yetersiz. El hijyeni sağlanmaması ciddi bulaşıcı hastalıklara yol açabilir, çocuklar halihazırda ciddi bulaşıcı hastalıklar riskiyle karşı karşıyadır. Tam gün eğitime geçişle tuvalet ihtiyacı artacağını da dikkate alırsak, okullarda tuvalet ve lavabo sayılarının artırılması şarttır.
“Tam gün eğitimde beslenme ihtiyaçlarının devlet tarafından ücretsiz sağlanması elzem”
Soru: Tam gün eğitimde çocukların beslenmeleri de önemli bir konu. Bu konudaki gözlemleriniz nedir?
Dr. Cemaller: Tam gün okulda kalacak çocukların öğle yemeklerini nasıl temin edebileceklerine baktığımızda, tek seçenek kantinlerdir çünkü okullarda yemekhane yok. Kantinleri incelediğimizde, kantinlerin, metrekare olarak, okulların nüfusuna göre çok küçük olduğunu gördük. Diyelim ki, bütün öğrenciler satın alabilecek durumdadır, ki maalesef öyle bir durum yok, öğrencilerin yemeğe ulaşabilme kapasitesi de düşük, çok fazla sıra beklemek zorunda kalabilirler, yemek arası için verilen süre yetmeyebilir, yemeğe ulaşabilirlerse oturarak yiyebilecekleri yeterli alan yok. Aslında tam gün eğitime geçilirken çocukların beslenme ihtiyaçlarının aslında devlet tarafından ücretsiz sağlanması elzemdir.
“Öğle yemeği yanında ara öğünlerin de planlanması lazım”
Ziyaretlerimiz sırasında kantinler kapalı olduğu, işletmecileri farklı olduğu ve tüm kantinler okul idaresine bağlı olmadığı için, kantinlerde satılanları inceleme fırsatımız olmadı ama bunu sorguladık. Okul idarecilerinden sağlığa zararlı şeylerin satılmadığına dair bilgi aldık ancak beslenme açısından olması gereken bir diyetisyenin kontrolünde düzenlenen ve imal edilen yemeklerin çocuklara ulaştırılmasıdır. Bunun sağlanması çok zor olmasa gerek. Öğle yemeği yanında ara öğünlerin de planlanması ve bunun beslenme uzmanı, çocuk hekimi ve gıda mühendisleri tarafından oluşturulan programlar ve düzenli denetimlerle takip ve kontrolü gereklidir. Eğer güvenli ve ücretsiz gıda sağlanamazsa, özellikle düşük sosyo-ekonomik seviyedeki çocuklar tam gün eğitim neticesinde beslenme eksikliğiyle yüz yüze kalacağı için zarar görecektir.
“Spor yapmaya müsait zeminlerin oluşturulmalı”
Soru: Spor konusu da önemli. Bu konuda da yeterli altyapının olmadığını yıllardır konuşuyoruz. Sizin tespitleriniz neler?
Dr. Cemaller: Spor sağlığın içinde bir konudur. Spor faaliyetlerini yaparken soyunma odasına ihtiyaç vardır, üniformadan spor kıyafetlerine geçmek için. Ziyaret ettiğimiz okullardaki soyunma odalarını incelediğimizde, onların da yetersiz olduğunu ve ideal koşullarda olmadığını tespit ettik. Hem hijyen sıkıntısı var, hem de öğrencilerin akran zorbalığına uğramaması için ayrı kabinler olması gerekir. Toplu soyunma odaları var ve metrekare olarak yeterince büyük değil. Öğrencilerin eşyalarını koyacakları dolaplar da yok. Çocukların çoğunlukla beton veya asfalt zemin üzerinde spor yaptıklarını tespit ettik, spor yapmaya müsait zeminlerin oluşturulması gerekir. Çoğu okulda kapalı salon da yok.
Ziyaretlerimiz sırasında, bazı okullarda, iyileştirme çalışmaları vardı, o çalışmaların çoğunlukla ya sponsor ya da okul aile birliklerinin desteğiyle yapıldığını gördük. Okul idaresinin uygun gördüğü yerlere, çeşitli tadilatlar yapılıyor ancak okullarda belli standartlar olması ve ona göre hareket etmek gerekir. Özellikle kış ayları ve aşırı sıcak havalarda kapalı alanlara ihtiyaç var. Okul nüfusuna göre, yeterli metrekare hesabıyla, kapalı alanların oluşturulması gerekir ancak şu anda hiçbir okulda bu alanlar mevcut değildir.
“Tüm paydaşlarla birlikte planlanmış bir tam gün eğitime geçiş olmalı”
Soru: Yaptığınız incelemeler sonucunda hazırladığınız raporu Eğitim Bakanlığı’na sundunuz. Herhangi bir geri dönüş aldınız mı?
Dr. Cemaller: Biz tavsiye raporu hazırladık. Rapor geçen hafta bakanlığa ulaştırıldı, henüz bir dönüş olmadı. Eğitim Bakanlığı, eğitim sendikaları ve tüm paydaşlarla birlikte planlanmış bir tam gün eğitime geçiş olmalıdır. Tam gün eğitime geçişle ilgili somut yol haritasını paydaşlar birlikte hazırlamalıdır. Planlanmamış, organize olmamış tam gün eğitime geçiş ciddi sorunlar doğuracaktır. KTBB olarak, okullarımızın alt yapısının sağlık açısından güçlendirilmesi, tam gün eğitime geçiş sürecinde, sağlıkla ilgili her türlü işbirliğine ve desteğe açığız ve hazırız.
“Hem eğitimi, hem de sağlığı bildiğiniz bir dilde ya da ana dilde almak gerekir”
Soru: Türkçe bilmeyen çocukların sayısındaki artış da okullarda dikkat çekiyor. Sağlıkta da benzer sıkıntıkar olduğunu biliyoruz...
Dr. Cemaller: Yabancı öğrencilerin, Türkçe bilmeyen öğrencilerin okula uyum sağlama kapasitesi çok düşük. Okullarda hem Türkçe, hem de İngilizce bilmeyen öğrenciler var. Türkçe ve İngilizce bilmeyen bir öğrenciye, Türkçe öğretmek çok zor. Bu çocuklar sınıfın ortak faaliyetlerine katılamayacağı, iletişim kuramayacağı için sınıfta problemler olabilir. Öğretmenlerden bu konuyu dinledik ve hak da verdik. Hazırlık sınıfı veya ek ders de yok. Biz de benzer sorunları hastanelerde yaşıyoruz, İngilizce veya Türkçe anlaşamadığımız hastalar var. Hem eğitimi, hem de sağlığı bildiğiniz bir dilde ya da ana dilde almak gerekir.
Yeni Sağlık Bakanı’ndan beklentiler...
Soru: Mecliste sağlık konusu tartışıldı. Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanı değişti. KTTB olarak yeni bakanla görüştünüz mü, beklentiniz nedir?
Dr. Cemaller: Henüz görüşme fırsatımız olmadı ama planımız var. Zaten tanıdığımız bir isim, KTTB olarak bize bir daveti olacaktır. Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek, mecliste ileriye dönük projelerinden bahsetti, bu olumlu bir şey… Geçen gün Yataklı Tedavi Kurumları Dairesi Yasası’nın geçmesiyle bakana bir kadro olanağı sunulmuş oldu ama sağlıkta problemimiz sadece personel değil. Altyapıda, fiziki koşullarda da problemlerimiz var. Mesela koğuş sisteminden çıkmamız lazım. Bakım hizmeti veren Bülent Ecevit Rehabilitasyon Merkezi devamlı doludur, yeterli değildir. Kalkanlı’daki merkezi tekrar aktive etme planı olduğu söylendi. Tıbbi bakım vermenin uygun koşullarını sağlayarak bunun yapılması gerekir.
Hastanelerin fiziki koşullarının iyileştirilmesi yönünde çalışma yapmak şarttır. Afet durumunda, kamunun belirli binalarının stratejik önemi vardır. Hastaneler, özellikle depremde, en yüksek stratejik öneme sahip binalardır, sadece yıkılmaması yetmez, kullanmaya devam edilebilmesi gerekir. Depremin mesai saatleri içinde olduğunu ve hastanenin yıkıldığını düşünün, hem tedaviye ulaşamayacaksınız, hem de bir sahra hastanesi kursanız bile hekimleriniz hastane enkazında olduğundan sağlık hizmeti veremez durumda olacak. Bu senaryoyu, ihtimali dikkate almak zorundayız. İnşaat mühendislerinin gözlemlerine dayanarak hazırladıkları ön rapora göre bazı merkezler kullanılamaz haldedir. Merkezi hastane olan Dr. Burhan Nalbantoğlu Hastanesi sel ve yangın felaketi geçirdi, bir takım makyajlamalar yapıldı ama sağlamlaştırma yapılmadı, yapının sağlamlık durumunu tam bilmiyoruz. Bu konuda en kısa zamanda çalışma yapılmalıdır.
“Her zaman çalışmaya hazırız”
Soru: Hastanelerdeki altyapı, personel eksikliği gibi sorunların yanında, güvenlik konusu da zaman zaman gündeme geliyor, doktorlara ve sağlık çalışanlarına karşı şiddet olayları yaşanıyor. Bu konuda ne yapılmalı?
Dr. Cemaller: Bu konuyla ilgili Sağlık Bakanlığı ile görüştük. Ceza Yasası’na sağlıkta şiddeti engelleyici maddeler konması gerekir, sağlık personelinin tümünü koruyacak bir düzenleme olmalı. Avrupa’da bunun örnekleri vardır. Sağlık çalışanlarına yönelik yapılacak şiddete yüksek cezaların öngörülmesi gerekir. Bu konudaki taslak Sağlık Bakanlığı tarafından Başsavcılık’a gönderildi. Güvenlik görevlisinin sayısının artması caydırıcılık açısından önemlidir ama tek çözüm değildir. Bu konuda yasalarda düzenlemeler yapılmalıdır. Ayrıca sağlıkta şiddetle ilgili özel bir yasa çıkmasını da istiyoruz. Bu yasa kapsamında, herhangi bir doktorla ilgili bir iddia gündeme geldiği zaman, doktora söz hakkı verilmesinin zorunlu kılınması da olmalıdır. Hasta ve hekim hakları korunmalı, yürütücülerin yükümlülükleri de unutulmamalıdır. Örneğin, fiziki koşulların eksikliği nedeniyle, hasta ve hekim veya sağlık personeli arasında bir tartışma çıkarsa, bunda yürütmenin sorumluluğu yok mudur? Sağlık alanında hem hasta, hem de hekimlerin haklarını koruyacak düzenlemelerin yapılması konusunda, KTTB olarak, her zaman çalışmaya hazırız.