OKULLARI NİYE SORUNLARI ÇÖZEREK AÇAMIYORUZ?

Ödül Muhtaroğlu

Okullar açılalı 1 hafta olmasına rağmen,  öğretmen sendikaları, okullardaki sorunların çözümlenmediğini ve okulların birçok eksikle açıldığını vurguladılar.

Bu yıl okullardaki sorunlara ders kitaplarındaki tartışmalar, depreme dayanıksız binalar ve tam gün eğitim tartışmaları da eklendi.

Eğitim Bakanlığı ise,  sorunların süratle çözülme yolunda olduğunu açıkladı. Her yıl, okullar açılırken, benzer sorunlar ve diyalogları yaşayıp, ayni filmi seyrediyormuşuz hissine kapılıyoruz.

Okullar açıldığı zaman, okulların alt yapı eksikliklerinin, tamirat, tadilat işlerinin bitmemesi aileleri üzmekte ve huzursuzluk yaratmaktadır.

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) değiştirilen ve güncellenen ilkokul kitapları konusunda, yapılanın, kültürel müdahale olduğunu, pedagojik açıdan da sorunlu olduğu için yargıya başvurdu. Ayrıca, Telif Hakları Tüzüğüne göre, kitapların değiştirilmesi için öncelikle kitap yazarlarından izin alınması gerektiğini de vurguladı.

Ders kitaplarımızın esas görevi, bilimsel düşünceyi günlük hayatının merkezine koyarak, yerel kültürel değerlerimizi, öğrencilere öğretmek olmalıdır. Öğrencilerimize, kıyafetlerden, yemeklere, tarihten, coğrafi, kültürel bilgilere kadar bilimsel bilgiler aktarılmalıdır.

Öte yandan, okulların deprem riskine karşı güçlendirilmesiyle ilgili  ihalelerin tümü, okulların açılması üzerinden 1 hafta geçmesine rağmen, henüz sonuçlanmamıştır. Bu ihale süreçleri 3 aylık yaz  tatili boyunca niye gerçekleşmemiştir? Bu gecikmeler, eğitimde motivasyonu bozmaktadır.Niye gerçekleşmediğini, merak ediyorum doğrusu..

Eğitim Bakanlığı yetkilileri, okullara 92 adet prefabrik derslik yapıldığını, bunun geçici bir çözüm olduğunu ve iki yıl içerisinde kalıcı bir çözüme ulaşmak için çalıştıklarını ifade ettiler.

Bir başka konu da, Eğitim Bakanlığı’ nın tam gün eğitime geçiş hedefi doğrultusunda, haftada 2 gün öğleden sonra okullarda eğitim verileceğini açıklamasıydı.

Öğretmen Sendikalar ise, eğitimdeki yeniliklerin pilot okullar seçilerek, uygulanıp denenmesi ve sonra yaygınlaştırılmasının bilimsel bir gerçeklik olduğunu vurgulayarak, Eğitim Bakanlığı’ nın bu öneriyi dikkate almadığını, bu yüzden, orta eğitimde, öğleden sonra eğitim yapılmayacağını açıkladılar.

Tam gün eğitimde, öncelikle öğrencilerin beslenme, ulaşım, hijyen konularında sıkıntı yaşamaması gerekmektedir.Birçok okulda, konteynerlerde verilecek eğitimde bütün bu sorunlar ivedilikle çözülmeli, ondan sonra, 2 gün tam gün eğitime geçilmelidir.

Tam gün Eğitime tüm okullarda geçilecekse, öncelikle, depreme dayanıklı okul binaları sorunu, yabancı öğrencilerin dil sorunu, kalabalık sınıflar sorunu çözülmeli, materyal, malzeme eksikliği ve hijyen sorunu giderilmelidir.

Öğretmen Sendikaları, yaz boyunca, okulların depreme dayanıklılığının güçlendirilmesi, sorunlarının çözülmesi ve gereksinimlerin karşılanmasının  Eğitim Bakanlığı tarafından yerine getirilmediğini açıkladılar.

Eğitim Bakanlığı, okullardaki depreme dayanıklılık ve fiziki alt yapı işlerinin bitmemesini, ihalelerin tamamlanmamasına bağlamaktadır. 3 aylık yaz tatili sırasında bu ihalelerin tamamlanması mutlaka sağlanmalıydı. Daha önceden tedbirlerin alınması ve gerekli planlamaların yapılması gerekiyordu.

Elbette, okullardaki sorunların çözülmesinde okul idarelerinin ve okul aile birliklerinin katkıları ve çabaları gerekmektedir.Ancak, esas görev ve gerekli bütçeleri hazırlama, planlama ve koordinasyonu sağlama Eğitim Bakanlığının ve Hükümet’ in  görevidir. Zira, bu işlerin yapılması için yeterli bütçeleri okul aile birliklerinin bulması mümkün değildir.

Eksiklikler nedeniyle, okullardaki eğitimin gecikmesine fırsat verilmemelidir.Bugüne kadar, hangi okullarda, hangi eksiklikler olduğunun envanterini çıkarılmalı ve eksikliklerin giderilmesi konusunda çalışmalar yoğunlaştırmalıydı.

Eğitim Bakanlığı ve hükümet, okullardaki eksikliklerin giderilmesi ve sorunların çözümü için,  gerekli planlama ve organizasyonları süratle tamamlamalı, ihtiyaç duyulan katkı ve bütçeleri sağlamalıdır.

Ülkemizde, partizanca istihdamlara, bakan, bürokrat atamalarına, ek mesailere ve daha birçok harcamalara kaynak bulunurken,  okullara yeterli  kaynak bulamamanın mantıklı ve izah edilebilir bir yönü yoktur. Toplum buna tepki göstermekte, kabul etmemektedir.

Eğitim Bakanlığı, Öğretmen sendikaları, okul idareleri, okul aile birlikleri ve tüm paydaşlarla biraraya gelerek, eğitim alanında yapacağı değişiklikleri ve okullardaki sorunların çözümü için birlikte çalışmalıdır. Daha fazla zaman kaybı yaşamadan, tüm paydaşlarla işbirliği yapmak, istişarede bulunmak, sorunların çözümüne büyük katkı sağlayacaktır.

Okulların açıldığı bu günlerde, ayni konuları ve sorunları konuşmaktan herkes bıkmıştır. Halkımız, sorunların hep son dakika çözülmeye çalışılmasından usanmıştır.En kötüsü de, bu konunun normalleştirilmeye çalışılmasıdır. Ülkemizin bu şekilde yönetilmesi kader değildir.

Halkımız, memnuniyetsizliğini, şikayetlerini, dile getirmeli, böyle yönetilmeye layık olmadığını vurgulamalı, tepkisini demokratik şekilde göstermelidir.

Grevler ve eylemlerle, eğitimde reformların gerçekleşmesi mümkün değildir. Eğitim kayıpları oluşmaması, fırsat eşitliğinin zarar görmemesi ve toplumda huzursuzluğun artmaması için, Eğitim alanındaki tüm paydaşlar, uzlaşıp, ortak bir payda da buluşabilmelidir.Buna da, Eğitim Bakanlığı öncülük etmelidir.