Halkın Partisi Milletvekili Ayşegül Baybars, okulların açılmasına az bir zaman kalmasına rağmen hükümetin herhangi bir planlama yapmadığını, hala okulların açılışını aşılamayla ilişkilendirdiğini söyledi.
Televizyon programına katılarak gündemdeki konulara ilişkin açıklama yapan Baybars, çok geri kalmış ülkeler dışında tüm dünyada okulların geçen dönem açıldığına işaret ederek, şöyle konuştu:
“Meclis kapanırken Sayın Olgun Amcaoğlu’na sorduğumuzda ‘Aşı geldi, okulların açılabilmesi için 17 bin aşılanması gereken kişi var yola çıktık’ demişti. Geçen günkü açıklamalarına baktığımızda okulların açılabilmesi için hala 15 bin kişinin aşılanması gerektiğini söylüyor. Bu toplumun bir nesli kaybetme lüksü yok. Pandemi bu şekilde devam ederse nasıl önlemler alınacak, eksiklerimizi tamamladık mı hiçbir açıklama yok. Hükümetin bunu çoktan planlayıp açıklamış olması gerekirdi. Oysa biz hala aşılamayı konuşuyoruz. Eğer aşı karşıtlığı gibi bir durumla karşı karşıya kalınıyorsa da aşılanmayla ilgili de teşvik edici bir çalışma yapılması lazım. Devlet sorumluluk almalı, vatandaşına açıklayıcı ve güven verici olmalıdır. Okulların “aşılanma” nedenine yaslanarak açılmaması kesinlikle artık kabul edilebilir bir şey değildir. Bu azınlık hükümeti yönetemediği her şeyi kapatma yoluna gidiyor. Okullar da en kolay kapatılarak yönetilir diye düşünülüyor herhalde. Önemli olan çocuklarımızın geleceğidir. Her tür senaryo için hazırlıklı olmak ve planlama yapmak şarttır ve hükümetin görevidir.”
“Bu şekilde yönetilmeyi hak etmiyoruz"
Halkın Partisi olarak “Gelecek seçimleri değil, gelecek nesilleri düşünüyoruz” düşüncesiyle yola çıktıklarını hatırlatan HP Milletvekili Baybars, hükümete, Bakanlar Kurulu’na hatta devlete olan güvenin iyice erozyona uğradığını ileri sürdü.
“Mevcut hükümetin silkelenip kendine gelmesi gerektiğini” belirten Baybars, “Bu şekilde yönetilmeyi hiçbirimiz hak etmiyoruz. Toplumla dalga geçen bir hükümet modeli var. Bu kadar ekonomik sıkıntıya, sağlıkla ilgili kritik duruma rağmen hala sokakta gezip sorunlara çözüm getirmiyorlar. Halk çözüm ve planlama beklerken bir bakıyoruz aynı parti içindeki milletvekillerinin kişisel menfaatleri için tartıştığını görüyoruz. Buna en yakın örnek Sağlık Bakanı Ünal Üstel ile eski UBP Genel Sekreteri Berova arasında geçen ve her ayrıntısıyla basına yansıyan tartışmadır. Bu yapının değişmesi gerekiyor, bu gerekliliğin neden olduğunu anlamak için şu anki azınlık hükümeti ayna görevi görüyor” diye konuştu.
Halkın Partisi için Maraş konusunun önemli olduğunu belirten Baybars, bu konunun bir devlet politikasıyla şekillenmesi ve çözülmesi gerektiğini aktardı.
Baybars konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Genel Başkanımız Sayın Özersay, 2015 seçimindeki adaylık sürecinde Maraş’ın Kıbrıs Türk yönetimi altında, uluslararası hukuka uygun bir biçimde, BM kararları da çiğnemeden açılabileceğine ilişkin, haksızlıkları da ortadan kaldırabilecek bir tez ortaya koymuştu. HP, o günden beri tam anlamıyla bir çözüm olmadan da Maraş’ın açılabileceğini, sivilleştirilebileceğini ve sakinlerine iadesinin yapılabileceğini savundu. UBP-HP koalisyonunda Dışişleri Bakanı olan Kudret Özersay, hükümet programında da Maraş meselesinin yer almasını sağlamış, öncelikle bir envanter çalışması yapılması gerektiğine işaret etmişti ve alınan Bakanlar Kurulu kararıyla bir envanter çalışması başlatılmıştı. Tabii sonrasında bu konu seçim malzemesi olarak kullanıldı. Maraş’ın açılmasının olumlu bir adım olduğunu hepimiz söylüyoruz ancak Ekim 2020’de yapılan bir açılım değildi. Bu noktada bizi en çok rahatsız eden hamaset yapılması ve söylemlerin net olmaması. Cumhurbaşkanı ve Başbakan söylemlerinde Maraş’ın yüzde 3 buçuğunu sivilleştirdiklerini belirtiyorlar. Bazı bakanlar mülk sahiplerine verileceğini söylüyor, bir başka yetkili sakinlerine iadesi söz konusu diyor, ama ortada henüz daha bir Bakanlar Kurulu kararı yok. Böylesi önemli bir konuda Meclis’in muhalefet partilerine bilgi verilmemesi, nerelerin sivilleştirildiğinin ortaya koyulmaması, bu konudaki politikamızın belli olmaması, Maraş’ı yine kendi çıkarları doğrultusunda kullandıklarını akla getiriyor. Eğer biz Rumların, o bölge sakinlerinin gelip başvuru yapmasının yolunu açacaksak bununla ilgili bir kamuoyu oluşturmamız gerekiyor. Taşınmaz Mal Komisyonu’nun yetki alanını yeniden değerlendirmek gerekiyor. Ortada çok sayıda soru işareti varken, hükümetten bol bol hamaset ve nutuk var. Şu anda hükümet kurultay ve gezilere odaklanmış durumdadır.”