Okumak iyi bir şey değildir. Okumayın ki öğrenmeyesiniz. Çünkü öğrenirseniz bir fikriniz olur. Fikir sahibi olmak son derece tehlikelidir. Şahsınız için değil. Vatan, millet için... Atalar ne demişler: “Çok bilen çok aldanır” demişler.
Sizin, bu vatanın çocukları olarak birinci göreviniz, ‘büyüklerinizin’ söylediklerini, öğrettiklerini kayıtsız şartsız ‘doğru’ kabul etmektir. Resmi Tarih’i yazanlar, araştırmalar (!) yapanlar, sizler için inanılmaz(!) fedakarlıklar göstermişlerdir. Bu fedakarlıklara saygı duymak, ‘o’ kitaplarda yazılanları doğru kabul etmek, en başta gelen vatandaşlık görevinizdir.
Okumayacaksınız... Öğrenmeyeceksiniz... Bilmeyeceksiniz... Bir fikir sahibi olmayacaksınız... Sadece itaat edeceksiniz...
Sonunda bu da oldu
Son mu başlangıç mı bilmem ama bunu da gördük, yaşadık sonunda...
Ülkemizde, bir kitap ve okuma meraklısı hanım, bilmem hangi kitabı (haberi duyduğumuzda hangi kitap olduğunu bile merak etmedim, sormadım) tasarrufunda bulundurduğu için tutuklanmış. Kabus gibi bir olay....Rüyamda görsem inanmazdım.
Olayı, meydana geldikten birkaç saat sonra söyledi bana bir yakınım. Dalga geçiyor sandım. İnanmadım, inanamadım. Ama gerçekmiş.
Bir ‘ihbar’ vardı herhalde. İhbarda bulunan kimdi ? Bu ihbara saygıdan (!) kim vermişti, baskın, araştırma, tutuklama emrini ?
Bir sinema filmi
İzleyenleriniz olmuştur herhalde. Bir film var. Adı ‘Fahrenheit 451”... 2018 yapımı. Ray Bradbury’nin aynı adlı kitabından sinemaya uyarlanmış bir yapım. Konusu ne biliyor musunuz ?
İlerki bir tarihte, ‘Yetkililer’ çok önemli (!) bir karar alırlar:
Okumak zararlıdır’. Tüm kitaplar yakılmalı, yazılı herşey yasaklanmalıdır. Çünkü, insanlığı felaketlere götüren kitaplardır, bu kitapları yazanlardır. Okumak da yazmak da yasaklanmıştır’...
‘Yazılı’ herşey yasaktır. Bilimsel olanlar da olmayanlar da... Hatta ve hatta, çocuk kitapları, din kitapları da... Ve ülkede imha harekatı başlatılır Yazarlar ortadan kaybolur, kitaplar yakılır, kitap bulunduranlar ise tutuklanır.
İzlemeyenlere tavsiye ederim. Bir yerlerden bulup izlesinler...
Haftanın gündemi
Bir haftadır bu olayı konuşuyor ülke. Yazarlar da, gazeteciler de... Okuma alışkanlığı olanı da olmayanı da... Hatta ve hatta politikacılar da... Mesele, paslı çivi gibi çakılmış herkesin beynine. “Daha neler göreceğiz ? Daha neler yaşayacağız acaba ?” diyenler de var, “Neydi olacağı ?” diyenler de...
Ben de, bambaşka birşeyler yazmayı tasarlamıştım bugün için. Ama vazgeçtim. Kitap-Yasak-Tutuklama olayına döndüm ben de. ‘Kitaptan’ korkan tiplerin kimler olabileceğine takıldım... Bu tiplerin hayatlarında kaç kitap okuduklarını, (okumuşlarsa) hangi kitapları okuduklarını merak ettim.
Aramızda hala, ‘Ortaçağ’ zihniyeti ile yaşayanlar bulunmasından kahroldum...
Sokak Ağzı
“Kitap okumayı seviyorum. Otuz yılda toplam kaç kitap okuduğumu da bilmiyorum, saymadım. Olayı duyar duymaz kütüphaneme koştum ve orada kaç tane yasak kitap olduğuna baktım. Kaç yıl hapis yatabileceğimi merak etmiştim de......”
***
“Ben haberi duyduğumda, hangi kitabın bu olaya neden olduğunu merak etmedim bile. Hangi kitap olduğu önemli değildi. Bu kararı verenin hangi kafada olduğu önemliydi.”
***
“Aşk romanları okumak varken nerden buldunuz be amma bu çarpık kitapları ?”
***
“Hitler de okudum , Marx da, Engels de. Merak ettim, bu büyük suçtan dolayı ben şimdi hangisinden dolayı mahkum edilirim ve kaç sene yerim ?”
***
“Aha size okunabilecek kitaplar listesi Top 5... (1) Tom Miks (2) Teksas (3) Red Kit (4) Kinova (5) Teks. Hepsi de Amerikan icadı ama birşey değil...”
***
“Durmadan kurban veririz trafiğe. İşin kolayını da bulduk. Hemen yolları suçlarız. Doğrudur, yollarımız berbat ve yetersiz. Ama gerçek trafik canavarlarının sürücüler olduğunu unutuyoruz her nedense.”
***
“Kamu Reforumuna karşı çıkıyor bazı sendikalarımız. Alışmış kudurmuştan beterdir değil ? Bu ülkede en çok sevdiğim sloganlardan biri de ‘Kazanılmış hak geri alınamaz’ sloganıdır. Bir yenisi de ‘Dokunmayın rahatıma’ olacak herhalde.”
Anlayana
Yanlışı gören ama önlemek için elini uzatmayan, yanlışı yapan kadar suçludur. (Kızılderili Atasözü)