YDÜ İletişim Fakültesi öğrencileri, geçen hafta su projesi – medya ilişkisi konusunda bir araştırma yaptı. Kent ve köy olarak toplamda 8 KKTC yerleşim biriminden, 55 medya izleyicisini kapsayan araştırmada amaç, izleyicinin, Türkiye’den borularla Kıbrıs’a getirilen su konusundaki gelişmeleri medyadan hangi derecede doğru öğrenip öğrenmediğini saptamaktı.
“Türkiye’den borularla KKTC’ye getirilen su konusunda gerçek bilgileri medyadan öğrendiğinize inanıyor musunuz?” sorusuyla, izleyicinin neyi bildiğinden önce medyadan aktarılanların doğruluğuna inanıp inanmadığı belirlenmek istendi.
% 70 medyaya inanmıyor
55 kşiden sadece 15’i yani %27.3’ü medyadan doğru bilgileri öğrenebildiğine inanıyor. % 70’i ise inanmıyor.
İkinci soru ise izleyicinin doğru bilgisini ölçmeye yönelikti. Bu nedenle anlaşmanın önemli unsurlarından biri olan KKTC’deki su kaynakları ile ilgili bir soru formüle edildi. “Son düzenlemeye göre KKTC’deki su kuyuları, Türkiye’den gelecek suyu dağıtacak işletmeye mi veriliyor?” sorusuna % 40 “Evet” yanıtını verdi. “Bilmiyorum” ve “Hayır” diyenler % 27.3 oranında kaldı.
Bu durumda medya izleyicisinin sadece üçte bir doğru bilgiye sahip. Çünkü Su anlaşmasının ilk metinlerinde KKTC’deki su kaynaklarının da işletmeciye verileceği maddesinin bulunmasına rağmen, imzalanan son düzenlemede bu madde kaldırıldı.
Projede ‘amaç başka’ kuşkusu
Bu arada izleyiciye edindiği bilgilerin arka planınını nasıl algıladığını ortaya çıkaracak bir soru soruldu. “Sizce meselenin özü nedir?” sorusuna sayfamıza da aktardığımız ilginç cevaplar verildi. En ilginci, Su projesinin asıl amacının İsrail’e su götürmek olduğu iddiasıydı. Bir başka ilginç nokta, hemen hiç kimsenin “bu proje TC’nin KKTC’ye ikramıdır” ya da “KKTC’deki su sorununu çözecek” veya “KKTC ekonomisine katkıda bulunacak” anlamında bir izlenime sahip olmamasıydı.
Sadece 55 kişiyi kapsasa da gözlemlerimize dayanarak araştırmanın sonuçlarının aşağı yukarı KKTC medya izleyicisinin(veya yurttaşlarının) su projesiyle ilgili durumunu doğru yansıttığını tahmin ediyorum.
Haber medyasının görevi ne?
Konunun öteki boyutları bir yana, biz bu verilerle KKTC medyasını nasıl değerlendireceğiz? Tamam, su projesi baştan beri karmaşık, siyasiler doğru bilgiden çok propaganda içerikli bilgiler sunuyor. İşin içine bazan demagoji, manipülasyon ve hamaset karışıyor olabilir. Ancak siyaset hep böyle değil mi? Gazeteciliğin birinci görevi, olaylar, olgular ve söylemler ne kadar karmaşık olsa da yurttaşa doğru ve anlaşılır bilgiler sunmak değil mi?
Haksızlık etmeyelim, Su projesini, gelişmeleri, değişiklikleri ve ince detayları zaman zaman okura sunan gazeteciler olmuştur. Demek ki bu olumlu unsurlar, KKTC medyasını kurtaramıyor.
Su projesi, haber medyasının, siyasilerin demeçlerini aktarmaktan öte toplumsal görevleri olduğunu bize bir kez daha hatırlattı.
Not: Araştırmayı gerçekleştiren YDÜ İletişim Fakültesi öürencileri, Serdar Uvezov, İpek Ağralı, Ozan Can, Enes Kocatürk, Cem Kuşadalı, Hasan Keskinel, Serdar Eren ve Samet Kalaycı’ya teşekkürler.
------------------------------------------------------------
KKTC’de Kadın Gazeteciler; Yönetici Değil, Maaşları Düşük
KKTC medya profesyonelleri arasında kadınların sayı olarak erkeklerle eşite yakın bir oranda olduklarını biliyoruz. Diğer toplumsal yaşam alanlarına göre kuşkusuz olumlu bir görünüm.
Ancak rakamsal eşitlik, medya süreçlerini yönlendirmeye ve içerikleri belirlemeye ayni oranda yansımıyor.
YDÜ İletişim Fakültesi öğrencisi Beyza Taçkin, mezuniyet projesi için 25’i kadın 68 Kıbrıslı Türk gazeteci ile görüştü. Kadın gazetecilerin hiçbirinin kurumlarında üst düzey yönetici yani genel yayın yönetmeni ya da yazı işleri müdürü olarak çalışmadıkları ortaya çıktı. Gazetelerde kadın yönetici olmadığı gibi, kadın editörler de çok az.
Maaşlar farklı
Beyza Taçkin’in araştırmasında pozisyon yanında kadınların erkek gazetecilere göre daha düşük maaşlarla çalıştıkları da ortaya çıkıyor:
Kadınların büyük çoğunluğu asgari ücret ve biraz üstünde maaşlar alırken anketi yanıtlayan 43 erkekten yalnızca 5 kişinin asgari ücret ile çalıştığını görüyoruz. Anketi yanıtlayan 25 kadından hiç biri 3 bin TL civarı maaş almazken anketi yanıtlayan 43 erkekten 15 kişi 3bin-4bin TL aralığında maaş
--------------------------------------------------------------
Çocuklarınız Facebook Oyuncağı Değildir!
• Çocuklarının fotoğraflarını Facebook'ta paylaşan aileler davalık olabilir
Sosyal medya çocuk fotoğrafından geçilmiyor. Çoğumuz çocukların henüz hiç birşey anlamadığı fotoğrafları kendi keyfimiz için sosyal medyada paylaşıyoruz. Bu fotoğrafların onları ilerde nasıl etkileyeceğini hiç düşünmüyoruz. Konuyla ilgili Fransa’dan uyarıcı bir haber geldi.
Fransız hukukçular, ebeveynlere çocuklarının fotoğraflarını sosyal medyada paylaşmama uyarısında bulundu. Zira hukukçulara göre çocuklar büyüdüklerinde ailelerine 'özel hayatın gizliliğini ihlal' davası açabilir.
BBC Türkçe'de yer alan habere göre, Fransa'daki yasalara göre ebeveynler, çocuklarının rızaları olmadan fotoğraflarını paylaşıp 'gizlilik hakkını ihlal etmekten' suçlu bulunmaları durumunda, bir yıl hapis cezasına ve 45 bin euroya kadar para cezasına çarptırılabilir.
The Daily Telegraph gazetesinde yer alan haberde, çocukların ayrıca ailelerini 'güvenliklerini tehlike atmakla' da suçlayabileceği belirtiliyor.
İnternet yasaları ve internet etiği uzmanı Eric Delcroix, "Çocuklar birkaç yıl içinde, ebeveynlerini çocukluk fotoğraflarını internette paylaştıkları için rahatlıkla mahkemeye verebilir" diyor ve ekliyor:
"Genellikle internetteki davranışlarından dolayı ergenleri eleştiririz ama ebeveynler hiç de farklı değil."
'Korumakla yükümlüler'
Fransız uzman, çocukların fotoğraflarını internette paylaşırken onların büyüdüklerinde, o görüntülerin Facebook'ta veya başka bir sosyal medya mecrasında paylaşılmasıyla ilgili ne hissedeceklerini düşünmeleri gerektiğini söylüyor.
Le Figaro gazetesine konuşan Delcroix, "Çocuklar bazı dönemlerinde fotoğraflarının çekilmesini ve o fotoğrafların paylaşılmasını istemez" dedi.
İnternetle ilgili kanunlarda uzmanlaşan avukat Viviane Gelles de Fransa yasaları uyarınca ebeveynlerin 'çocukların görüntülerini korumakla' yükümlü olduklarını söyledi.
Diğer yandan Fransız polisi de aileleri, çocukları takip eden pedofillere karşı uyarıyor.
Sosyal medyada çocuklarının çıplak fotoğraflarını paylaşan bazı kullanıcılar, içeriği kaldırmaya zorlanmıştı.
Facebook Başkan Yardımcısı Jay Parikh, ailelere yeni bir uyarı sistemi geliştirilmesi üzerinde çalışıldığını dile getirdi.
Parikh sistemi şöyle anlattı: "Mesela, çocuklarımın parkta oynarken çekilen bir fotoğrafını paylaşırken kazara herkese açık hale getirirsem, sistem beni uyaracak 'Dur bir dakika, bu seçinin çocuğunun fotoğrafı. Genellkile yalnızca aile üyelerine gönderirdin. Bunu yapmak istediğinden emin misin?' gibi bir uyarı çıkacak."
Gazetenin haberine göre Fransız emniyeti aileleri "Çocuklarınızın fotoğraflarını Facebook'ta paylaşmak güvenli değil… Çocuklarınızı koruyun" mesajıyla uyardı.