Yurdagül Akcansoy
Bu hafta yoğun bir haftaydı. Khalid Hüseyni’nin kitabına başlamama rağmen bitiremedim. Ekim ayı göz açıp kapayıncaya kadar geldi. Hatta bir yıl daha bitiyor neredeyse… Günler geçip gidiyor… Okumalarınız bol olsun. Mutlu haftalar…
Yeni Çıkanlar
Tek Kanatlı Bir Kuş
Yaşar Kemal, Yapı Kredi Yayınları
Halkının neden terk ettiği bilinmeyen, gizemli karanlık bir kasaba, bu kasabaya atandığı halde gidemeyen bir posta müdürü, yalnızlığın timsali bir istasyon şefi, "Alamancı" bir genç kadın... Ve bütün fantastikliğine karşın son derece gerçekçi gelen bir dünya... Metafor mu? Alegori mi yoksa?
“Romanının başkahramanları olan Posta Müdürü Remzi Bey ve karısı Melek Hanım'ın çileli yolculuğundan ve o dönem için şartları çok daha ağır olan postacılık mesleğinden bahseden Yaşar Kemal, "O dönemde Anadolu'da postacıdan daha önemli bir kişi yoktu. Özellikle benim için postacı çok önemliydi. O zaman bana mektuplar geliyordu. Bu mektupları benden önce jandarmalar okuyordu. Bazen makale yazar gazeteye göndermek isterdim. Bu makaleler bazen gider, bazen de gitmezdi" diye ekliyor.”
Vatanı Sattık Bir Pula
Namık Kemal’in Romanı
Hıfzı Topuz, Remzi Kitabevi
Bu kitapta dönemin ilginç portreleri eşliğinde, Namık Kemal'in yaşamı ve özgürlük mücadelesini ayrıntılarıyla ele alıyor. Ünlü vatan şairimizin mektuplarından ve dostlarının anılarından yola çıkarak, onun özel hayatını ve iç dünyasını gün ışığına çıkarıyor...
Namık Kemal'in istibdata karşı yalın kılıç savaşımını, sürgünlerde çektiklerini ve Abdülhamit döneminde sarayla kurduğu yakın ilişkileri bu belgesel romanda bulacaksınız.
Çözümleyici Eleştiri
Semih Gümüş, Can Yayınları
“Çözümleyici Eleştiri, Semih Gümüş'ün ilk kez bir kitabın başlığına çıkardığı bir eleştirel yaklaşımı ifade ediyor. Gümüş, geçtiğimiz yıllarda değişik dergilerde kaleme aldığı eleştiri üzerine yazılarını bir araya getiriyor bu kitabında. Böylece hem ülkemizde yayımlanan önemli eleştiri kitaplarını mercek altına almış, hem de kendi çözümleyici eleştiri anlayışını ortaya koyma fırsatı bulmuş oluyor.”
Tarih Nasıl Yazılır?
Kolektif ,Tarihçi Kitabevi
Tarih araştırmalarının değişen, gelişen tekniklerinin örneklerle gösterilmesinin yanı sıra, "gelişmiş iletişim araçlarının araştırma ve yazma süreçlerinde sağladığı büyük imkân ve kolaylıklar dikkate alınarak nasıl araştırma yapılır" ve "bir tarihsel metin nasıl inşa edilir" gibi temel sorulara da kitapta cevap verilmeye çalışılmıştır.
Böylelikle Türkçe tarih yazımı ve metodolojisi literatürüne, yaşadığımız dünya ölçeğinde bir bakışla katkı sağlamak, daha da önemlisi yeni başlayanlar ve meraklıları için bu alanda bir giriş eseri vermek kaygısı güdülmüştür.
Saklambaç
Müge İplikçi, On8 Kitap
"Ahmet Amca onları mağaraya sakladı. Diğer sağ kalanlarla orada buluştular. Komşu köyün insanlarıyla. Gökten mermiler o zaman yağdı. Kimisi mağarada kalmayı tercih etti, kimisi yürümeyi, devam etmeyi. Hayatta kalanlar bir tren istasyonuna kadar gidebildi; istasyonsa başka yollar demekti. Uzun, çok uzun sürdü yolculuk. Nedense aklında en çok o sarı vaşak kaldı. Belki bu yüzden, sonraki hayatı o kedi benzeri vaşağın ona çizdiği yol oldu. Hem var, hem yok. Benim dedemdi o. Ne tuhaf değil mi, hayatını hiçbir kitap yazmadı."
Madam Samatya
İbrahim Yıldırım, Doğan Kitap
1970’li yıllar… Samatya’daki bir evde gerçekleşen üç şüpheli ölüm olayı…Yıl 2011: Ölümlerin üstünü örten kalın sır perdesini tecrit edildiği mekânda hatırlayıp yazarak aralamaya çalışan, 2007 yılında akıl sağlığını yitirdiği düşünülen, cinayete tam teşebbüsten mahkûm bir yazar... Saplantının ötesine geçen, zaman zaman mikro tarih çalışmasına dönüşen, müthiş bir araştırma ve iz sürme çabası…
“Siz bağırtılı, şarkılı türkülü geveze meydanını boş verin. Samatya işte böyle bir yerdir; kuytu, gölgeli ve ağzı sıkı bir semttir. Böyle olduğundan ben de muhabirin karşılaştığı engellerin benzerlerini aşmaya çalışmış, ancak insanları konuşturamadığımdan çoğu kez istediğim bilgilere ulaşamamış, yıllar öncesine ait sorularıma yanıt vermek yerine yüzüme ürküyle bakan semt sakinlerine derdimi anlatmakta zorlanmıştım.”
Rom@
Stephane Audeguy, Sel Yayıncılık
Dünya edebiyatında sayısız esere ev sahipliği yapmış, sinemadan resme sanatın her dalında büyüsü ve bilgeliğiyle göz kamaştırmış Roma, artık yardımcı karakter olmayı reddederek kendi adına konuşmaya başlıyor. La Fontaine’in fabllarında hayvanlar dile geliyorsa Roma neden kendini anlatmasın? Audrey Hepburn’ün geçirdiği muhteşem tatil, Mussolini’nin iktidarı altında ezilen halk, Freud’un çığır açan seansları, Kolezyum’da esrik çığlıkları hâlâ yankılanan gladyatörlerin trajik sonları bu kez Roma’nın sesinden yükseliyor.
Kucak açtığı insanların bedenlerinde ete kemiğe bürünen Roma, insanlığın hikâyesini biraz kırgın, umutsuz ama hep aşk dolu sesiyle fısıldıyor kulağımıza. Değil mi ki Roma tersten okunduğunda her yerde ve her zaman Amor’dur.
Ana Tanrıça’nın İzinde: Anadolu Kybele Kültü
Lynn E. Roller, Alfa Yayınları
Ana Tanrıça her zaman bir tezat sembolü oldu; korumacı ve iyi kalpli ya da dehşet verici. Kimileri onu kurtarıcı ve özgürleştirici ilan ederken kimileriyse dehşet verici ve korkunç buluyordu. Ana olarak anılsa da bir çocukla birlikte görüldüğü pek nadirdir. İlk olarak MÖ I. yüzyılın başlarında Frigya’da ortaya çıksa da, kültü Yunan ve Roma dönemlerini de kapsayan yüzyıllar boyunca farklı kıtalara yayılır. Kült doruk noktasına Catullus, Vergilius gibi pek çok şair ve düşünürün toplum üzerinde etkili olduğu Roma İmparatorluğu döneminde ulaşır.
Kitap Dünyası…
Everest Yayınları İlk Roman Yarışması'nda seçici kurul, Arzu Arınel'in '41.Oda: Mardinkapı' adlı romanını ödüle layık buldu.
"Şu Çılgın Türkler" kitabının yazarı Turgut Özakman, yaşamını yitirdi.
Bu yıl altıncısı verilen Metin Altıok Şiir Ödülü'ne, 'Issız' adlı kitabıyla Cenk Gündoğdu değer görüldü.