Yurdagül Akcansoy
Kitap okumak, okuma alışkanlığı kazandırmak çok önemli bir konudur. Bu yüzden kitaplar ve kitap okuma konusunda bir çok ülkede çok farklı kampanyalar yapılır. Bunlardan biri Free Little Library… ABD’de başlayan bir hareket. Küçük Ücretsiz Kütüphane diye çevirebileceğimiz bu uygulama, birbirinden ilginç ve güzel küçük kütüphanelerden oluşuyor ve bu kütüphanelerden parasız kitap alıp okuyabiliyorsunuz. Tabii yerine bir kitap bırakmak karşılığında istediğiniz bir kitabı da alabiliyorsunuz. Otobüs duraklarında kurulan kütüphaneler, plaj kütüphaneleri, parklara kitap bırakma gibi pek çok uygulama var. Bunları okurken insan bizim ülkemizde de niye yok diye düşünüyor, düşünüyordum. Ama gördüğüm bir haber beni çok sevindirdi. İskele Belediyesi sponsorluğunda “Bir Kitap Bir Umut” isimli bir kampanya başlatıldı. İskele Belediyesi çeşitli yerlere kitap toplama kumbaraları koydu ve buralarda toplanan kitaplar tasnif edildikten sonra ihtiyaçlı kurumlara ve kişilere dağıtılacak… “Kitapsız Çocuk Kalmasın” sloganıyla yola çıkmışlar… İskele Belediyesi’ni ve bu projenin yaratıcılarını kutluyorum… Birkaç kitabımı bu kumbaralara atmak istiyorum… Birkaç kitabınızı kitap toplama kumbarasına atmaya ne dersiniz?
Mutlu haftalar…
Yeni Çıkanlar
101 Ustadan Hayatın “Şey”leri
Faruk Şüyün, Oğlak Yayıncılık
Hani güzel güzel romanınızı okurken, birdenbire bir cümle çıkıverir karşımıza, aniden bastıran yağmur gibi… Ne yapacağımızı şaşırırız; öyle bir şey demektedir ki yazar, açtığı kapıdan çıkıp bambaşka bir dünyaya varmak, o ana kadar bildiğimiz her şeyi birdenbire unutuvermek işten bile değildir. Romanı unuturuz, olduğumuz yeri, olduğumuz kişiyi, tümünü unuturuz… Aklımızda bir tek o cümlenin fısıltısı kalır… Kalır, yer eder… Bir hayat kırıntısı daha bırakılmıştır ruhumuza, yeniden yoğrulup bereketi doğurmak üzere…
Faruk Şüyün, Dünya gazetesi için mesleğinin zirvesindeki yazarlar, şairler, oyuncular, ressamlar, müzisyenler, yönetmenler ve iş adamlarıyla söyleşiler yaparken de karşılaşmış bazen o hayat kırıntılarıyla…
Levant Kumpanyası Tarihi
Alfred C. Wood, Doğu- Batı Yayınları
Birçoğu soylu olan, cesur, kararlı bir grup İngiliz tüccarın Levant'ta, yani Yakındoğu'da Osmanlı coğrafyasıyla başlattıkları ticari ilişkilerin, Levant Kumpanyası çatısı altında sürdürülen faaliyetlerin, nesilden nesile aktarılan bilgi, birikim ve tecrübelerin tarihidir bu kitabın konusu.
Levant Kumpanyası, İngiliz kraliyet hükümeti için belki Doğu Hint Kumpanyası kadar öncelikli ve önemli değildi; ama özellikle son yüzyıldaki gelişmelere bakıldığında bu kumpanyanın varlığı ve etrafında gelişen organizasyonlar son derece stratejik ve hayatî oldu.
Kumpanyanın başkanı çoğu kez büyükelçilik görevini de yürüttü, dolayısıyla Kumpanya ticari başarılarını pekiştirmek için siyaseti ve diplomasiyi hiçbir zaman ihmal etmedi. Her zaman padişaha ve paşalara yakın olmaya çalıştılar. İstanbul dışında, İzmir, İskenderun, Halep, Şam, Kahire ve diğer yerlerde temsilcilikler açtılar. Bölgeyi, insanları, halkları ve yönetimleri yakından tanıdılar; dillerini, dinlerini, kültürlerini ve değerlerini titizlikle incelediler; bağlılıklarını ve ayrıldıkları noktaları not ettiler; bölgenin ayrıntılı haritalarını çıkardılar.
Türk Yargısı ve Adaleti Üzerine Yazılar
Baskın Oran, İletişim Yayınevi
“Türk Yargısı ve Adaleti... İşin başından beri devletten bağımsız olmayan; devleti "adalet" kavramından üstün tutan; mukaddesatçılığın, muhafazakârlığın ve milliyetçiliğin kalesi olan; laikliği en katı biçimde yorumlayan; hiçbir zaman mensubu olduğu ideolojiden bağımsız olmayan; her devirde iktidarın etkisine açık; verdiği kararlarla dünya hukuk skandalları tarihine geçen Türk Yargısı...
Baskın Oran'ın 1990'lı yılların ortasından itibaren yazdığı yazıları bir araya getiren bu derleme, Türk Yargısı ve Adaleti'nin içler acısı halini tüm yönleriyle ortaya koyuyor. Birey'i Devlet'in kulu sayan zihniyeti, dönemin "farklı" kimliklerini (gayrimüslim, solcu, LGBT, İslamcı, kadın, Kürt…) inkâr eden zihniyeti masaya yatırırken, bir yanda "adalet"in fazlasıyla es geçildiği diğer yanda adaletsizliğin diz boyu olduğu bir anlayışın analizini yapıyor...”
Türkiye’de Popülizm 1908-1923
Zafer Toprak, Doğan Kitap
Halkçılık Osmanlı düşün dünyasına II. Meşrutiyet yıllarında girdi. Yusuf Akçura, Ahmed Ağaoğlu gibi Müslüman aydınlar, Rus fikir ortamını Osmanlı topraklarına taşıdılar. Rus Narodnik hareketinden etkilenen bu düşünürler "Halka Doğru" gitmeyi, halkı bilinçlendirmeyi ve onların geleneksel değerlerine sahip çıkmayı amaçladılar.
Ancak Cihan Harbi ile birlikte, halkçılık farklı bir ideolojik yörüngeye girdi. Ziya Gökalp'ın öncülüğünde solidarizmle harmanlanarak devletin resmi ideolojisine dönüştü. Halk Fırkası da işte bu popülist düşüncenin ürünü oldu. Ulus-devlet inşa sürecinde Rousseau'nun halkın egemenliği anlayışına dayanan türdeş, dayanışmacı, eşitlikçi bir dünya görüşü izlendi. Ancak 1946 sonrası Cumhuriyet Türkiyesi entelektüel eksenli bir popülist evreyi sonlandırdı; demokrasi çatısı altında, günlük siyasette, tabana yönelik söylemi ön plana çıkaran ve kitlelere seslenen popülist bir çizgiyi benimsedi.
İyi Bir yemek Tek Başına Yenmeyen Yemektir
Hülya Ekşigil, Oğlak Yayınları
“ İyi Bir Yemek, Tek Başına Yenmeyen Yemektir!'de, hem yemeğin ve lezzetin geçmişten günümüze bir tür arkeolojisini yapıyor, hem de gündelik hayatın içinden gerçek olaylar ve anlarla keyifli bir yolculuğa çıkarıyor. 60'tan fazla yemek tarifi ve ipuçlarıyla, mutfak hayatınızı zenginleştirecek başka pencereler açıyor.
Azteklerin, hasadı sırasında bakire kızların evden çıkmasına izin vermedikleri meyveyi?
Hangi tür müziğin iştahımızı açtığını?
NASA'nın uzun uzay uçuşları için en elverişli besinler listesine aldığı tahılı?
Soyluların hangi baharatı gümüş kutular içinde yanlarında taşıdığını?
Hangi meyvenin "ayaklarının cennette, başının cehennemde" olduğunu?”
Modernizm
Christopher Butler, Dost Kitabevi
Kültürlerin neden geçmiş mitlerle bu kadar yakın bir ilişki içinde olduğu sıklıkla sorulan bir sorudur. Kimi durumlarda ise bahçe kapısına bağlı bir bisikletin sanat eseri olup olmadığı tartışılır. Yüksek ve düşük nitelikli kültür ürünlerinin birbirleriyle nasıl bir ilintisi olduğu gibi sorular da hararetli tartışmaları körükler. Bu kısa ama kapsayıcı çalışma, modernist düşünürlerin bu sorulara önerdiği karşılıklar etrafında örülüyor.
Cennet’teki Adem
Carlos Fuentes, Can Yayınları
Yeni suçlu sınıfı kötülerden, sapıklardan ve kana susamışlardan oluşuyor, bunlar iktidarı yavaş yavaş ele geçiriyorlar, sınırdan başlayıp taşraya, cahil polislerden siyasetçilere, araya hiç kimseleri koymaksızın; nereden çıktı bu yeni suçlular? Köylü değiller, işçi değiller, orta sınıf değiller. Başka bir sınıfa aitler; suçlu sınıfına, izbe bir bardaki sıcak biranın köpüğünden doğan, tıpkı deniz köpüğünden doğan Venüs gibi. Kuyrukluyıldızın çocukları onlar. Yolsuzluk, dalavere, şantaj, tehdit, her yola başvurup sonunda bir belediyenin başına geçerler ya da Federasyon'a bağlı bir eyaletin ya da belki bir gün bütün ülkenin...
Gecekondu mahalleleri, favelalar, Gorozpeköyler, özünde hepsi aynı... Orada yaşamıyorsan oranın varlığının sebeplerindensin. Meteliksiz bir gençken kapağı varlıklı bir aileye atıp Meksika'nın en güçlü adamlarından biri haline gelen Adán Gorozpe, bunu çok iyi biliyor. Çünkü çöplüğün horozu olmaya, düzenin çarklarını dilediği gibi döndürerek yaşamı kendisi için cennete çevirmeye alışkın. Ancak adaşı eski polis yeni bakan Adán Góngora ortaya çıkınca Meksika iki Adán'a, Cennet iki Âdem'e dar gelmeye başlıyor.
*************************
Kitap Dünyası…
Norveç Edebiyat ve İfade Özgürlüğü Akademisi'nin, milli şair Bjornstjerne Bjornson adına verdiği "Bjornson Ödülü", bu sene Yaşar Kemal'e verildi.
Nobel ödüllü İngiliz yazar Doris Lessing 94 yaşında hayata veda etti.
ABD’de Google ve kitap yazarları arasında 8 yıldır devam eden davada Google’ın kitapları dijitalleştirebileceğine karar verildi. Kitapların bazı bölümlerini tarayarak internette yayımlayan Google, 8 yıldır yazarlara karşı verdiği hukuk savaşında kazanan taraf oldu.