"Oldu-bitti"ler ile “bitti”ler mi desinler?

Mehmet Çağlar

Kendi akıl ürünümüz ve kendi toplumsal derinliklerimizden gelen sentezlerin,
toplumsal kanallarımızı kullanarak geliştireceğimiz ütopyanın,
herkesimce paylaşılması gerektiğinin önemi ve aciliyetini bir kez daha gözlemliyoruz...

Lâkin çok önemli yapısal sorunlarımız var.

Örneğin;
1-Bilgi kaynaklarımız maalesef yeterli değil!
Bugün sadece birilerinin bize verilmesini uygun gördükleri bilgilere ulaşabilmekteyiz...

2-Kendi kendimizi yönetme konusunda ve yurdumuzda özne olma anlamında,
her türlü malumat emrimize amade değil!

3-Nüfusumuzu ve demografik yapımızı bilmiyoruz...

4-Devlet içerisinde devlet var algısını yaşatarak hissettiren “yardım heyeti” türünden yapılanmalar var...

5-Dolayısıyla, kendi programlarımızı hayata geçirecek kaynağı sağlamak amacı ile,
bağımsız bir biçimde kredi alma olanağımız da yok!

6-Ülkeye giriş çıkışları sivil otorite olarak biz kendimiz denetleyemiyoruz...

7-Çözüm sürecinde federal çözüm fırsatlarını Kıbrıslı Türklerin menfaatlerine dönük olarak kaçırmama konusunda, kapalı kapılar ardındaki planlardan yeterince haberdar değiliz...

Yâni; açıkçası,
KKTC’de KKTC için ortaya konan ve öncelikle Kıbrıs Türk halkının menfaatlerini savunan bir ideoloji  de yok! 
Kanımca/ve hiç de olmamıştır...

Zaten Öyle bir haleti ruhiye içerisine sürüklendik ki Kıbrıs Türk halkı olarak, 
halen daha ganimet psikolojisinden kurtulamadık...
Bu "ganimet psikolojisi" de, kendi kendini yok eden bir haleti ruhiye yaratmakta...

Bütün bunları yerine oturtamadığımız sürece de,
dünya hiçbir şekilde tersine dönmez ve dönmeyecek....
Bunu yaratacak olan ve dünyamızı kendimize uygunlaştıracak olan potansiyel bizde vardır aslında,
yeter ki kazanmak için bir şeyleri elimizden çıkarmayı göze alalım toplum olarak...

Unutmayalım ki, kimseler bizlere tepsi içerisinde özgürlüğümüzü ve irademizi sunmayacaktır.