Olduk da ne oldu?

Cenk Mutluyakalı


... 'Memur olduk da ne oldu'
... 'Müdür olduk da ne oldu'
... 'Müsteşar olduk da ne oldu'
... 'Vekil olduk da ne oldu'
... ‘ da ne oldu, ne oldu...’

***

Artık 20 seneyi de aşan gazetecilik öykümde beni şaşırtmayan laflar bunlar.
Sanki ‘zorla’ olmuş gibi...
Sanki bu görevlere “gırtlağı sıkılarak” getirilen varmış gibi...

***

Böylesi de vardır aslında!
O daha 'vahim' bir durum.
“Ben istemedim ki, zorla!..”
Gerçekten de derler...
“Vallahi istemezdim, zorla...”

***

Bu görevler için dökmedik dil, öpmedik el, koşmadık iş, susmadık çene bırakmayan KİMİLERİ...
Sonrasında başlar söylenmeye:
- E olduk da ne oldu!

***

Bırak o zaman!
Yapma bu işi!
Kırbaçla çalıştırmıyorlar ya...
Bırak, git...
Çekme bu ‘eziyeti’...
“Bana göre değil de...”
“Çekilmez” de...
“Yaramaz” de...
“Uymaz” de...
“Lanet olsun” de...
KURTUL (!)

***

Olduk da noldu...
Bulduk da noldu...
Bir de beğenmezler de ya, bu iki yüzlülük, bu 'numaracı' haller “tilt” eder beni!

***

Hani bilmeyenlere anlatalım, ‘tilt’ makinesi vardı eskiden, “deliğe kaçmasın” diye bilye, yumruklardık ha bire!
Makinenin kafası atar, tüm lambalar yanardı!..
“Tilt” olurdu böylece...
Bizimki o hesap işte...