İnsan yazmak ister de, arada bir de güzel şeyler yazmak ister!..
Yaşamanın, nefes almanın güzelliğini, sonunda karşılığını alabileceğiniz çalışmanın verdiği hazzı yazmak ister, gezmenin-tozmanın, yemenin-içmenin keyfini, kafaya birşey takmadan alıp başını gitmenin hafifliğini, doğumdan ölüme güven duyarak yaşadığınız bir düzenin rahatlığını da yazmak ister ama nafile!..
***
Öyle bir yerde yaşıyoruz ki Külliye yaptırmanın ülkeyi tanıtacağı, itibar kazandıracağı, herkesi hayran bırakacağı, kurumsallaşmanın gereği bina yaptırmak olduğunu sanan siyasilerin arasındayız ne yazık ki…
***
Külliye’yi savunanlar böyle bir yanılgı içindeyken, hastaneler dökülüyor, sağlık çalışanları personel eksikliğinden yorgun düşüyor, doktorlar istifa ediyor, hastalar yeterli hizmeti alamıyor, ilaç eksikliği bir türlü çözülemiyor…
***
Birileri Külliye’ye 2.5-3 milyar TL harcamak isterken okullarımızda duvarlar, tavanlar her an çocuklarımızın üstüne düşebilir… Sınıflarda bu çağda hâlâ tıkış tıkış oturmak zorundayken çocuklarımız, aileler eğitim yılı başlangıcında üniforma, okul araç gereci almakta zorluk çekiyor… Özel okulların fiyatları dudak uçuklatırken artık devlet okullarına dönüş artıyor ama devlet okullarının durumu da herkesin bildiği gibi içler acısı…
***
Merketlerdeki alışverişin miktarı da her gün azalıyor… Bir saat önce girdiğiniz markette bir saat sonra fiyatlar değişiyor. Market kasalarında ortaya çıkan tutardan dolayı aldıklarını bırakıp çıkmak zorunda kalanları neredeyse her gün görmek mümkün… Ama sorumluların derdi başka; Külliye yapacaklar, kara para aklamak için gerekli şeyleri yapacaklar…
***
Emir kulları aldıkları emir gereği Külliye’yi tek elden çıkmış yazılarla savunmaya çalışıyor, öte yandan da bir türlü bağlayamadıkları ihaleli alım nedeniyle ihalesiz akaryakıt almaya ve millete ‘kazık’ yedirmeye devam ediyorlar… 45 dolara, hatta 19 dolara akaryakıt alınması mümkünken ihalesiz 75 dolara akaryakıt alımı sürüyor… Bu yüzden de başta yazdığımız keyifli yaşamı yazmak bir türlü mümkün olmuyor…
***
“Milli Hava Yolu kuracağız” yaygaraları koparanların aslında özel bir şirkete beleş verilen hisselerle küçük ortak olacağı anlaşılıyor… Bu beleş verilecek hisselerin sonradan nasıl karşılığı olacağı da bilinmiyor.
***
Biz güzel şeyler yazmak isterken bir gece yarısı operasyonuyla Mağusa-İskele-Yeniboğaziçi Emirnamesi iptal ediliyor, sabahı ilgili daireler açılmadan inşaat dosyaları kapıda bekliyor, bunu yazmak zorunda kalıyoruz. Ranttan başı dönenlerin, gözleri kararanların bozmak istedikleri şeyleri koruma güdüsü alıyor toplumu… Bereket ki Mahkemelerimiz hâlâ özgürce çalışabiliyor... Şimdilik tehlike atlatıldı.
***
Biz güzel şeylere hasretken her gün nasıl bir çirkinlik, nasıl bir kötülük olacağını bekler olduk. Yıllık enflasyon %120’yi bulmuşken onlar “KKTC’yi tanıtacağız” diye BM’yi tehdit etmeye başladılar. Bizimle de sözleşme imzalamazsanız Mağusa ve Lefke’deki BM üslerini boşaltmak zorunda kalırsınız diyerek 1 ay süre veriyorlar.
Bu tavır hangi yaramıza merhem olur bilemedim! Sağlığa mı, eğitime mi, elektriğe mi, hava yoluna mı, bozuk yollara mı, yanan Güngör Çöplüğü’ne mi, neye çaredir?
***
Bu da bir copy-paste çalışma… Türkiye’de ekonomik sıkıntıları geri plana atmak için milli duyguları ön plana çıkaracak gerginlik planlanıyor ya!.. Burada da böyle bir yöntem izleniyor. Yani bu da bizim akıllı bakanlar kurulumuzun değil, TC Dışişleri ve Elçiliğin öncülüğünde gelişiyor…
***
Güzel şeyler yazmak istiyoruz… Mutlu olmak, geleceğe güvenle bakmak, güzel yaşamak ve bu dünyadan giderken gözümüzün arkada kalmadığı hiç olmazsa rahat bir gidiş… Ama ne mümkün! O bile olmuyor. Olamıyor çünkü arkada borçlarla, taksitlerle uğraşacak bir aile bırakıyorsunuz… Gözlerinizi rahatça kapatabilir misiniz!?