“Omorfolular’ın dostluğunun resmidir bu...”

Sevgül Uludağ

KIBRIS’TAN HATIRALAR...

İki Omorfolu insan... İkisi de vefat etmiş... Dostlukları baki kalmış... Bölünmüşlük onların kalplerindeki sevgi ve saygıyı yok edememiş...

Çok değerli arkadaşımız Hristalla Kart’ın yönettiği “I LOVE MORPHOU” (“OMORFO’YU SEVİYORUM”) başlıklı sosyal medya sayfasında biri Kıbrıslıtürk, biri Kıbrıslırum iki Omorfolu’nun dostluğundan söz ettiği bir yazı yayımlandı. Hristalla Kart arkadaşımız bu konuda özetle şöyle yazdı:

***  Theodosis Neokleus’un ölmeden önce bir arzusu vardı... Omorfo’ya giderek çocukluk arkadaşı, komşusu ve gumbarosu Kemal’i görmek... 2003 yılında barikatlar açılınca, 29 sene sonra gidip çocukluk arkadaşını buldu ve bu arzusu yerine gelmiş oldu...

***  Bu fotoğrafı bize Kemal’ın oğlu Oktay Rıza Köprülüler gönderdi... Solda gördüğünüz Kemal’dir (Omorfolular onu Kufo Kemal diye biliyordu, çok iyi işitemiyordu çünkü) ve solda da Theodosis vardır. Oktay bu fotoğrafla ilgili olarak “Bizler Omorfolu insanlarız, Kıbrıslırum arkadaşlarımız ve komşularımızla barış içerisinde nasıl yaşanacağını biliyoruz... Bu fotoğraf da, barış içerisinde nasıl yaşadığımızın örneklerinden birisidir...”  Bu iki arkadaşın hatırası, sonsuza dek yaşayacaktır...

Aynı sayfada bir hatırasını paylaşan Renos Ktoru ise şöyle dedi:

***  Sevgili Hristalla, merhaba, Omorfolular Bay Kemal’dan söz ettiklerine göre ben de 1968 yılında babam Neofitos Katoros’un Bay Kemal ile bir hatırasından söz etmek isterim.

***  1968 senesinin Temmuz ayında abim Andreas, lösemi olmuştu ve çok ciddi biçimde hastaydı, onu İngiltere’ye olası bir tedavi için göndermeye karar vermişlerdi. Fakat o günlerde para yoktu – Omorfo’da bu iş için bir kampanya yapılıp para toplanmıştı fakat bu para yeterli değildi...

***  Babam Omorfo’da kahvehanede üzgün biçimde oturuyorken Bay Kemal gelmişti kahveye – babamla arkadaştılar fakat kardeşimin durumundan haberi yoktu Bay Kemal’ın. Babama niçin böyle üzgün olduğunu sordu. Babam da ona neler olduğunu aktarınca, Bay Kemal, beş dakika beklemesini, mutlaka geri döneceğini söylemişti. Bay Kemal elinde bir zarfla geri dönmüş ve babama para dolu bu zarfı vermişti, oğlunun tedavisi için... Burada miktardan söz etmeyeceğim, sadece o günler için bunun büyük bir para olduğunu söylemekle yetineceğim...

***  Babam nihayetinde bu parayı ona birkaç gün sonra geri vermişti çünkü abim vefat etmişti... İşte Rumca ve Türkçe konuşan Kıbrıslılar’ın kardeşliği böyleydi...

Yine aynı sayfada bu muhabbete katkıda bulunan Yorgos Ektoras ise şöyle yazıyor:

***  Sevgili Hristalla Kart, Reno’nun herhalde unutmuş olduğu bir şeyi de ben yazayım, bunu bana babam anlatmıştı... Kemal Bey dünyaya geldiği zaman, henüz beşikteyken öksüz kalmıştı ve babası onu Theognosia Konu’ya getirmişti, Theognosia henüz doğum yaptığı için südü vardı ve Kemal’i de o emzirmişti...

Hristalla Kart’tan öğrendiğimize göre, Bay Reno ile Bay Yorgos Ektoras’ın babaları, Kemal Bey’in süt kardeşi imiş...

Biz de bu dostluk öykülerine konu olan iyi kalpli Kemal Bey’in öyküsünü daha ayrıntılı biçimde oğlundan öğrenmek istedik. Oğlu Oktay Rıza Köprülüler, önümüzdeki günlerde sevgili rahmetlik babacığı Kemal Köprülüler’le ilgili sorularımızı yanıtlayan yazısını kaleme alacak ve bu yazıyı da bu sayfalarda paylaşmayı umuyoruz...


GEÇMİŞLE YÜZLEŞME KONUSUNDA DÜNYADA NELER YAŞANIYOR?

“Hollanda, geçmişiyle yüzleşiyor...”

 

Hollanda'da bağımsız araştırma: “Hollanda ordusu Endonezya'da aşırı sistematik şiddet uyguladı ve hükümet buna göz yumdu...”

 

Yusuf Özkan

Hollanda hükümetinin isteğiyle yapılan bağımsız araştırmaya göre, Endonezya'nın bağımsızlık savaşı sırasında, "Hollanda geniş bir yelpazede yapısal olarak aşırı şiddet kullandı" ve Lahey yönetimi bunu zımnen onayladı.

Raporun ardından konuşan Hollanda Başbakanı Mark Rutte özür diledi.

Rapora göre Hollanda askerleri, sömürge yönetimine başkaldıran Endonezya Cumhuriyeti'ni "her ne pahasına olursa olsun yenmek için" yargısız infaz, işkence, keyfi toplu gözaltılar ve köylerin kundaklanması gibi yöntemlere başvurdu.

Hükümetin isteği üzerine, Hollanda Savaş ve Soykırım Araştırmaları Enstitüsü (NIOD) öncülüğünde 2017 yılında başlatılan bağımsız soruşturma tamamlandı.

Perşembe günü Başbakan Mark Rutte'ye sunulan araştırma sonuçlarına ilişkin rapor Hollanda'nın, Endonezya'nın bağımsızlık savaşı sırasında yaşananlara ilişkin 1969'dan beri izlediği "aşırı şiddetin yalnızca istisnai durumlarda kullanıldığı" yönündeki tezini çürüttü.

Araştırmaya göre, 1945-1950 yılları arasında yaşanan bağımsızlık mücadelesi sırasında hem Endonezyalılar hem de Hollandalılar aşırı şiddet kullandı ancak Hollanda askerlerinin tutumu şimdiye kadar hep göz ardı edildi.

Hollandalı bilim insanlarının araştırmasında, Lahey'deki siyasetçiler ve ordu yönetiminde sömürgeci bir tutumun hakim olduğu vurgulandı.

Rapora göre, Endonezyalıların bağımsızlık isteği hafife alındı.

Hollanda, Endonezya lideri Ahmed Sukarno ve arkadaşlarının, bağımsız bir devleti yönetemeyeceklerini düşünüyordu.

Rapora göre "kendi üstünlüklerine inanmış" yöneticilere, Hollanda'nın sömürge arzusu rehberlik etti.

Araştırmacılara göre Endonezya'daki savaş Hollanda açısından, "Şiddetli baskı, ırkçılık ve sömürge geleneğinin bir parçası" oldu.

Endonezya gibi geniş bir alanı çok az askerle kontrol etmek imkansız bir görevdi, bu yüzden Hollanda ordusu hızla aşırı şiddete başvurdu.

Hollanda askerleri bağımsızlık savaşını bastırmak için geniş bir yelpazede yargısız infaz, sorguda kötü muamele, işkence, tecavüz, keyfi toplu gözaltılar ve köylerin kundaklanması gibi aşırı yapısal şiddet uyguladı.

Rutte: “Endonezya halkından özür dilerim...”

Hollanda Başkanı Mark Rutte, bağımsızlık savaşı sırasında uygulanan sistematik şiddet nedeniyle Endonezya halkından "derin özür" diledi.

Rutte, Avrupa Birliği (AB) görüşmeleri için bulunduğu Brüksel'de konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, "Hollanda tarafından o yıllardaki sistematik ve yaygın aşırı şiddet ve önceki hükümetlerin bakışları için, bugün Endonezya halkından derin bir özür diliyorum. Ülkemizde şiddetten etkilenen herkesten de özür dilerim" dedi.

Hollanda Başbakanı, "Bu kara sayfanın sorumluğunun imkansız bir görev için hazırlanmış askerlere ait olmadığını" da vurgulayarak kurumsal şiddetin sorumlusunun hükümet, parlamento, ordu ve yargı olduğunun altını çizdi.

Rutte "Hakim kültür, uzağa bakma, kaçma ve yanlış yerleştirilmiş bir sömürgeci üstünlük duygusuydu. Bu, aradan geçen bunca yıl sonra bile acı verici bir durum" diye konuştu.

Başbakan, Hollanda hükümetlerinin 1969'dan beri izlediği tutumun artık savunulabilir olmadığının da altını çizdi.

Zımnen onay

Rapora göre Lahey'deki yöneticiler Endonezya'da uygulanan sistematik şiddeti biliyordu ve bunu zımnen onayladı.

Araştırmacılar tarafından yapılan açıklamada "Soruşturma, Hollanda tarafındaki politikacı, bürokrat, asker ve yargıç gibi sorumluların büyük çoğunluğunun, aşırı şiddetin sistematik kullanımı hakkında bilgi sahibi olduklarını veya olabileceklerini gösterdi" dendi.

Araştırmacılara göre "Her düzeydeki Hollandalı yöneticide, yazılı ve yazılı olmayan hukuk kurallarını ve kişinin kendi adalet duygusunu bir kenara bırakma isteği" vardı.

Araştırmacılar 1945-1950 yılları arasında yaşanan tabloyu, "Giderek daha acımasız ve gaddarca sürdürülen ve aynı zamanda kelimenin tam anlamıyla her şeyi tüketen bir sömürge savaşının görüntüsü" olarak tanımladı.

Rapora göre Hollanda hükumetleri, Endonezya'daki şiddet hakkında çok fazla şey bilmesine rağmen, bu konuya çok az ilgi gösterip sorumluluk almaktan kaçındı.

Medya da dahil olmak üzere Hollanda kamuoyu da, "coğrafi ve zihinsel uzaklık" nedeniyle Endonezya'daki şiddete eleştirel gözle bakmadı.

Hollanda Askeri Mahkemesi de savaş esirlerini öldürmek, sorgulama sırasında işkence yapmak veya köylerin yakılması gibi "işlevsel şiddeti" neredeyse hiç cezalandırılmadı.

Raporda "Tecavüz veya cinayet davalarında bile, Hollandalı yargıçlar, 'ordu ve onların konumu hakkında büyük bir anlayış gösterdi' ve askeri çıkarlara özellikle dikkat ettiler" dendi.

Yerel halka göre 100 bin Endonezyalı hayatını kaybetti

Araştırmacılara göre, kayıtlar kasten kötü tutulduğu için, Endonezya Bağımsızlık Savaşı'ndaki kesin ölü sayısı da bilinmiyor. Yerli halka göre, yaklaşık 100 bin Endonezyalı ve yaklaşık 5 bin Hollanda askeri hayatını kaybetti.

Hollanda Gaziler Birliği Başkanı Hans van Griensven, araştırmayı fazla tek taraflı bulduklarını söyledi. Her iki tarafın da şiddet kullandığını belirten Van Griensven kamu yayıncısı NOS'a yaptığı açıklamada, raporun Hollanda'nın uyguladığı şiddete çok fazla odaklandığını savunarak şunları söyledi:

"Hollanda adına orada olan herkesin bir savaş suçlusu olduğu ileri sürülüyor. Bu doğru değil ve halen hayatta olan gazilere zarar veriyor. Endonezya''daki bağımsızlık mücadelesine ilişkin araştırmalarda zamanın ruhu da yeterince dikkate alınmadı. Geçmişe, bugünün ahlakı ve normlarından bakıyoruz."

Araştırmacılardan biri olan Hollanda Kraliyet Dilbilim, Coğrafya ve Etnoloji Enstitüsü Müdürü Geert Oostindie, bu rapordan sonra Hollanda hükümetinin "Endonezya'daki şiddet olaylarının istisna olduğu" yönündeki resmi tutumunu artık sürdüremeyeceğini düşünüyor.

Hollanda'nın sömürgecilik mağdurlarının haklarını arayan bir vakıf olan Hollanda Fahri Borçları Komitesi Başkanı Jeffry Pondaag ise araştırmanın hükümetin Endonezya'da yaşananları düzeltmeye yönelik bir adımı olduğunu vurgulayarak "Hollanda kendisini açıkça savaş suçlarının faili olarak ilan etmediği sürece hiçbir haber değeri yok" diye konuştu.

Hollanda hükümetinin isteğiyle gerçekleştirilen araştırma, 17 Ağustos 1945 tarihinde Sukarno tarafından Endonezya Cumhuriyeti'nin ilan edilmesinden, 27 Aralık 1949'da Hollanda'nın egemenliğin devrini imzaladığı Lahey Barış Konferansı'na kadar olan süreci kapsıyor.

18. yüzyılda sömürmeye başlamıştı

Doğu Hint adalarında kurduğu şirketlerle bölgedeki ticareti ele geçiren Hollanda, 18. yüzyıldan itibaren Endonezya'yı tamamen sömürgesi haline getirdi.

Uzun süre Hollanda egemenliğinde kalan Endonezya'da, 1900'lü yıllarda bağımsızlık yanlısı, anti-emperyalist fikirler yaygınlaşmaya başladı.

Ahmed Sukarno öncülüğünde 1927 yılında kurulan Milliyetçi Parti, bağımsızlığı savunmaya başladı. Hollanda, bu tür talepleri çok sert ve acımasızca bastırmaya çalıştı.

Endonezya, 2. Dünya Savaşı'nda Japonya tarafından işgal edildi. Japonya, milliyetçilerin hükümet kurmasına izin vererek, Hollanda'ya karşı sürdürülen bağımsızlık mücadelesini destekledi.

Japonya'nın 17 Ağustos 1945'de yenilerek teslim olması üzerine, Sukarno liderliğindeki hükümet, Endonezya'nın bağımsızlığını ilan etti.

Hollanda, bu kararı tanımadı ve bağımsızlığın kanlı bir biçimde bastırılması için asker gücünü seferber etti.

Yerel halka göre 100 binden fazla kişinin öldüğü savaş, 27 Aralık 1949'daki Lahey Barış Konferansı ile sona erdi. Konferans sonucu, Hollanda, Endonezya'yı resmen tanıdı.

(BBC – Yusuf ÖZKAN – 18.2.2022)