Din İşleri Dairesi Başkanı Ahmet Ünsal hakkında soruşturma başlatıldı mı?
Başlatılmadı!
Başlatılabilir mi?
Hayır!
Peki neden?
-*-*-
Bir birimizi kandırmaya veya tıp bilimine müdahale edip, omurga ile alakalı anatomik bilgiler vermeye gerek yok!
Ya da ne bileyim, biyoloji bilimine girip, “omurgalılar” – “omurgasızlar” dersine karışmanın bir anlamı bulunmuyor!
-*-*-
Efendiler, hanımefendiler ve diğer!
KKTC diye bir devlet yoktur!
Coğrafi olarak bir “bölgecik” bulunmaktadır ve bu bölgeciği da Türkiye devleti, “Dingo’nun hanı” şeklinde dilediği gibi kullanmaktadır.
-*-*-
Özgür Gazete’de Abdullah Korkmazhan hatırlattı...
“... Ünal Üstel de Ersin Tatar da atanmıştır... Kim kimi görevden alacak? Din İşleri Başkanı, Tatar’dan daha yetkilidir” dedi...
Korkmazhan haksız mı?
Çok haklıdır hatta az bile söylemiştir...
-*-*-
Şu anda “KKTC Devleti” adı verilen “pseftoluğun” “Teşkilat Şeması”nı çıkarmaya kalksak, tek sorun, belki komutanlarla dinciler arasında olur! Bizimkiler, bu teşkilat şemasının alt sıralarındadır...
-*-*-
TC Cumhurbaşkanı ve Yardımcısı’na bağlı olarak KKTC’de görevlendirilmiş bir kişi var, Tatar’ın da hükümetin de üzerindedir...
M.K. rumuzlu bu kişinin dengi pozisyonda, bir tarafta Din İşleri Başkanı, öte tarafta TC Lefkoşa Büyükelçiliği Din İşleri Müşaviri bulunmaktadır...
-*-*-
TC Lefkoşa Büyükelçisi mi?
Kardeşim, mevcut Büyükelçi, azılı bir Erdoğan muhalifiyken taraf değiştirmiştir, Ak Parti saflarında sevilen biri değildir, hükümet tarafından da “çok güvenilir” bulunmamaktadır...
İşin esasına girecek olursak, burada da bir “omurga” sıkıntısı söz konusu olur ama konu yabancı bir ülkeyle alakalı olduğundan, girmemenin daha doğru olacağı inancındayım!
-*-*-
İşin “askeri kanadı” mı?
Asker, Türkiye’ gibi, yaklaşık 15 yıldan beri meselenin içinde değildir... Ama yine de Tatar ve kabinemizden “üst”tür!
-*-*-
Çok uzatmaya gerek yok!
İki soru var aklımda:
Soru 1 – Bu durumun sebebi nedir?
Soru 2 - Daha önce de böyle değil miydi?
-*-*-
Yanıtlayayım:
Yanıt 1 – Bunun sebebi, “omurgasızlık”tan başka bir şey olamaz... Çok ciddi üç “omurgasız” türü olan “makamüs hastalarıküs, mevkiyüs şaklabanlarımüs ve rüşvetüs bağımliküs”ler nedeniyle bahsettiğim kardeşler, memleketi diledikleri gibi düzebilmektedir... Buradaki “düzmek”, porno bilimindeki anlamıyla kullanılmamıştır... Ülkeyi düze çıkarmak anlamında diyorum!
-*-*-
Yanıt 2- Daha önce böyle değildi. Bu seviyede bir “omurgasız” sürüsünün ülkede “makam”larda oturduğuna ya da oturtulduğuna hiç tanık olmadık!
-*-*-
Not: Aslında sorun, “işgalci”de değildir... Sorun, “omurga”dadır!
Uyan İznikli!
Tatar, Türkiye’den bir grup genç işadamını kabul etmiş...
Gençler İznikli!
İznik!
Bursa’nın bir ilçesi...
Çok güzel bir yer...
-*-*-
Tatar, genç iş insanlarına demiş ki; “... KKTC gerçeği Dünya’da kabul görüyor”...
-*-*-
İznikli gençlere diyeceğim şudur:
KKTC, insan kaçakçılığında şampiyonluğa yürüyor.
Kesinlikle uyuşturucu işinde Kolombiya’yı, Meksika’yı yıkar sallarız...
Kadın ticaretinde bir numarayız.
-*-*-
Devlet eliyle (Sizin devlet, bu arada belirteyim) akaryakıt kaçakçılığı yapıyoruz. Zamanında getiremediğimiz için, kalitesini de bilemediğimizden... Neyse, uzatmaya gerek yok, hem vatandaşı kazıklıyoruz, hem zehirliyoruz hem de karanlıkta bırakıyoruz.
Kimse doğru dürüst elektrik hizmeti alamıyor ama sürekli kazıklanıyor.
-*-*-
Sizin buralarda bir adamınız var, nasıl, ne zaman, hangi durumda seks yapacağımız dahil olmak üzere, her şeye karışıyor... Kadınlara, “erkek istediğinde vereceksiniz” diyor, sohbet ettiğiniz Tatar var ya Tatar, sadece “gülümseyebiliyor”... Gık diyemiyor... Dese, görevden alacaklar diye korkuyor!
Ama siz ne demiş, “KKTC Gerçeği...” ha!
Egemen ve eşit!
Ama “Türkiye beni görevden alabilir” diye korkan bir Cumhurbaşkanı!
Yaaaa, işte böyle sevgili İznikli kardeşlerim!
-*-*-
Gençler işsiz...
Göçüyor...
Otobüsün çarptığı 18 yaşındaki KKTC vatandaşı, Rum devlet hastanesinde sağlık bulmaya çalışıyor...
57 yaşındaki yolcu, ambulans olması zorunlu bir yerde, olmadığı için, kalp krizi geçiriyor, kimse müdahale edemiyor ve ölüyor...
-*-*-
Yollar karanlık ve bozuk...
Tarım öldü, öldürüldü...
Eczanelerde, hastanelerde ilaç kalmadı...
-*-*-
Bunları günlük gazete başlıklarından derledim canım İznikli kardeşlerim... Dahası var...
Kısacası; inanmayın, “KKTC gerçeğinin Dünya’da kabul gördüğü falan yok”...
Görmesini de isteyen yok!
Bizi, babalarınızı ve annelerinizi; nenelerinizi ve dedelerinizi uyutuyorlar yıllardır, siz uyanın ne olur!
Hırsızlar!
Teknecik’e akaryakıt alımında ihaleler iptal edilip, yerine doğrudan alıma geçildiği günden beri hayır etmedik...
Karanlıklar arttı, kesintiler çoğaldı, arızalar bollaştı.
-*-*-
Ama hepsinden öteye, kurumun zararı büyüdü.
İnsanların da faturaları ödenmez hale geldi.
-*-*-
Yeniden ve derhal, ahlaklı – dürüst bir şekilde akaryakıt ihalesine çıkmayan “hırsızdır”...
Doğrudan akaryakıt alımı hırsızlıktır.
Güvensizdir.
Sağlıksızdır.
Ve bu durum devam ederse, açıkça ispat ediyorsunuz ki; Ak Parti – UBP – DP – YDP ortaklığı da hırsızlardan oluşan bir otaklıktır!
Sağlık Bakanlığı’nın bahçesine yedi tavuk bırakan Mehmet Kumser ve Serdinç Maypa mahkemeye verildi... Ne yazık ki en başta Avrupa gazetesi olmak üzere, bu ülkede saldırıya uğrayan hatta ben dahil bir çok gazeteciyi açık açık ölümle tehdit edenlere ise hiç bir şey yapılmadı... Alo, polis abi!