Hüseyin ÖZBARIŞCI
Demirhan’da uzun yıllar hayvancılık ve çiftçilik yapan Mustafa Töre, ‘aracılar’ vasıtasıyla, ön izinlerini alarak getirttiği işçilerin ‘bu işi beğenmedik’ diyerek ortadan kaybolduğunu belirtti, “Bu insanlar şu anda kaçak bir şekilde dolaşıyor. Nerede olduklarını bilmiyoruz. İşlemeyeceklerse ülkelerine gönderilsinler. Buradan öyle bir şekilde kaçtılar ki, hem pasaportları, hem de bavulları bende kaldı” dedi.
Mustafa Töre, çalıştırmak istediği yabancı ülke vatandaşlarına bir türlü izin alamadığını ve bu konuda oldukça mağduriyet yaşadığını, ‘aracılara’ başvurmak durumunda kaldığını anlattı.
İki işçi çalıştırmak için Kasım 2020’de gerekli ön izni aldığını YENİDÜZEN’e anlatan Töre, söz konusu kişilerin Şubat ayında yanına geldiğini ve bir müddet sonra ortadan kaybolduğunu söyledi.
Şu anda işçilerin nerede olduğunu bilmediğini belirten Töre, “İşlemeyeceklerse ülkelerine gönderilsinler. Bir taraftan kayıt dışılığı önlemek istiyoruz, diğer taraftan kayıt dışılığı devam ediyor” diyerek sitem etti.
50 yıldır çiftçilik ve aynı zamanda hayvancılık yaptığını söyleyen Mustafa Töre, sektör hakkında da değerlendirmelerde bulundu, gece gündüz demeden üretim yaptıklarını belirtti, “Köylü milletin efendisi değil, kölesidir” ifadelerini kullandı.
“İşçi çalıştırmak istedim mağdur oldum”
Demirhan bölgesinde hayvancılık yapan Mustafa Töre, geçen yıl Muhaceret Yasası’ndan yararlanan ve Kıbrıs’ın kuzeyinde bulunan yabancı uyruklu işçilerden iki tane işçi aldığını ancak pandemi dolayısıyla tüm girişimlerine rağmen kayıt işlemlerini yaptıramadıklarını söyledi. Söz konusu işçilerin 2 Şubat 2021 tarihinde alınan izin sonrasında yanına çalışmaya geldiğini anlatan Töre, bir müddet sonra söz konusu işçilerin ortadan kaybolduğunu ve kendisinin mağdur olduğunu ifade etti.
“Aracılar bana iki kişi buldu ve bu kişilerin pasaportlarını getirdi”
Töre şunları anlattı: “Geçen yıl Muhaceret Yasası’ndan yararlanan ve ülkemizde bulunan yabancı uyruklu işçilerden iki tane işçi almak istedim ancak pandemi dolayısıyla kayıt işlemlerini yaptıramadım. O günün Başbakanı, Ersin Tatar pandemi dolayısıyla işlemleri yapılamayan kişilerin hak sahibi olacağını söylemişti. Ben, geçen yıl Mart ayında yanımda yasal çerçevede çalışabilmesi için bu insanların cezalarını ödedim. Araya pandemi girip daireler kapanınca, bize daireler tekrar açılacağı zaman işlemlerimizin yapılacağı söylendi. Bugün oldu bu işçilerin işlemlerini yapamadık. Bu süreçte işçi de istiyordum. Aracılar bana iki kişi buldu ve bu kişilerin pasaportlarını getirdi. Gerekli işlemleri yaptım, ön izinlerini 19 Kasım 2020’de çıkardık. Bu iki kişi 2 Şubat 2021’de yanıma geldi, bir ay çalıştı. Sonra, ‘Biz bu işi beğenmedik” diyerek kaçtı. Aracı olan kişiye durumu anlattım, yasal işlem başlatacağımı söyledim. Sonra o iki kişiyi buldu ve işçiler yine geldi. Bir ay daha çalıştılar, sonra yine ortadan kayboldular.”
“Bizi aldatıyorlar…”
“Bir hafta vardır bu işçilerin nerede olduklarını dahi bilmiyorum. Bizi aldatıyorlar… Hem işimiz dönmüyor, hem de para ile zaman harcıyoruz ve sonunda mağdur oluyoruz. Bu insanlar şu anda kaçak bir şekilde dolaşıyor. Nerede olduklarını bilmiyoruz. İşlemeyeceklerse ülkelerine gönderilsinler. Buradan öyle bir şekilde kaçtılar ki, hem pasaportları, hem de bavulları bende kaldı. Bir taraftan kayıt dışılığı önlemek istiyoruz, diğer taraftan kayıt dışılığı devam ediyor. Yetkililer, bu konuda sesimizi duymalı…”
“Köylü milletin efendisi değil, kölesidir”
50 yıldır çiftçilik ve aynı zamanda hayvancılık yapan Mustafa Töre, sektör hakkında da değerlendirmelerde bulundu. Hayvancıların tükenme aşamasına geldiğini, en büyük sıkıntılarının sütlerinin satılamaması ve el emeklerinin yok olması olduğunu dile getirdi. Bu işi büyük zorluklarla yaptığını belirten Töre, “Gece gündüz demeden çalışıyoruz, ancak günün sonunda sütümüz bile alınmıyor ve emeğimiz çöpe gidiyor” dedi.
Töre şöyle devam etti: “Ben 50 yıldır saat 03.00’te kalkıyorum. Hayvan beklemez, ezan okunduğu saat mandırada olmam lazım. Bir hayvancının hiçbir zaman parası olmadı, sadece ezildiğiyle kaldı. ‘köylü milletin efendisidir’ derler, ama köylü milletin efendisi değil, kölesidir. Gözle görünür sadece yapmış olduğumuz katma değerdir. Hellimimize ve sütümüze sahip çıkmaya çalışıyoruz. Ne hayvancı kaldı, ne de hayvan. Çünkü herkes memur oldu. Bayramda 5 gün sütümüzü almadılar. Sadece Mayıs ve Haziran ayında çıkardığımız sütün yarısı heba oldu. Yani günü birlik yaşıyoruz.”