Onat Kutlar’la son sohbet…

Onat Kutlar’la o gün o zeytin ağacının altında son kez sohbet ettik… *** “ Onat Abi, sizinle hep sinemayı konuştuk hep sinema yaptık, ben Kıbrıs’ı da konuşmak; Kıbrıs’la ilgili sinemayı da birleştirerek bir proje yapmak ist

 

Onat Kutlar’la o gün o zeytin ağacının altında son kez sohbet ettik…

***

“ Onat Abi, sizinle hep sinemayı konuştuk hep sinema yaptık, ben Kıbrıs’ı da konuşmak; Kıbrıs’la ilgili sinemayı da birleştirerek bir proje yapmak istiyorum. Türkiye’de sol dahi Kıbrıs meselesine şöven bir noktadan bakıyor. Yurt’ta barış, dünya da barış Kıbrıs’ta asla… “

***

Ve Onat Kutlar’la Mehmet Yaşın’ın benimle paylaştığı bir hikaye/sinopsis paylaştım.

Kısaca:

Kıbrıslı bir Rum Kanada’ya göç eder ve yıllar sonra ilk defa Kıbrıs’a gelir. Mağusa’ya en yakın bir köyde; yılların verdiği hasret, aşırı duygusallaşma, alkolle birleşince bir kayıkta sızar. Kayık bağlandığı yerden çözülür ve açılıp Kuzeyde kapalı bölge Maraş sahillerine gelir. Uyanıp sağa sola baktıktan sonra nerde olduğunu anlar. Aklına ailesinin evinin de ara bölgede olduğu  gelir. Saklanarak yavaş yavaş evine ulaşır. Evin kirli tozlu odalarında ailesinin, çocukluğunun, ilk gençlik yıllarının fotoğraflarını bulur. Ardından güneye göç etmeyen yaşlı annesi ile Karpaz’da kalan ilk aşkı aklına gelir ve ordan çıkıp Karpaz’a gitmeye karar verir. Bir Kıbrıslı Türk taksici ile Karpaz’a gider. Taksiciye Kanadalı bir turist olduğunu söyler. Bu arada yolda giderken artık polis ve asker bir Kıbrıslı Rum’un Kuzey’e geçtiğini ve bulunması için herkese hem Türkçe hemde İngilizce radyodan anons geçer. Taksici O’nun bir Kanadalı turist değil de bahsedilen kişi olduğunu anlar ama onu ele vermez. Karpaz’da ilk aşkının evini bulur, hiç evlenmemiş hep onu beklemiş yaşlı annesi ile ayni evde yaşamaktadır. Birlikte Güney’e geçmeye karar verirler, ama son anda kadın annesini,Kıbrıs’ı bırakamaz ve vazgeçtiğini söyler.

Taksici ile bir kovalamacadan sonra tam sınırda bir noktada; iki Kıbrıslı hem Güney’den hemde Kuzey’den gelen iki ateş arasında kalır son sahnede…

Onat Kutlar’a “Abi aslında bizim hikayemiz bu, bunu ırk paydasında sadeleştiremez kimse, dünyanın hiçbir yerinde sadeleştiremedi zaten…”

O gün Onat Kutlar’la bunu beyaz perdeye aktarmak adına sözleştik….

Ömrü yetmedi. 24 Aralık’ta The Marmara Oteli’ne yapılan bir bombalı saldırıda çok ağır yaralandı ve 11 Ocak 1995’te O’nu kaybettik…

Tabi Onat Kutlar’ın ömrü film yapmamıza yetmedi ama O gider gitmez, o hafta Cumhuriyet Gazetesi’nde, Gündemdeki Konu köşesinde hemen o sohbetimizi yazdı sonrada kitaplaştırlan köşe yazılarında da yerini aldı. Belki de o dönemde hala bugünde, Kıbrıs’la ilgili buram buram barış kokan tek yazıdır…..

****

Onun anısı önünde saygı ile eğiliyorum…

                  

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri