Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Kathimerini” gazetesine söyleşi verdi. Çavuşoğlu, Kıbrıs sorununun yanı sıra TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Atina ziyareti ile enerji konularından söz etti.
Kathimerini gazetesi TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun söyleşi haberini “İlk Önce Anlaşma Sonra Müzakereler-İlk Önce Anlaşmaya Varılmış Uzlaşma Sonra Çözüm İçin Müzakere” şeklindeki başlıklarla ilk ve iç sayfalardan yansıttı.
Gazete Çavuşoğlu’nun, söyleşi sırasında, aynı veya benzer çerçevede müzakerelere sahip olunmasının anlamının olmayacağını addetse de, müzakerelerin yeniden başlaması için ön koşullar ortaya koyduğunu yazdı.
“6’NCI PARSELDE KEYFİ HAREKETLERE İZİN VERMEYECEĞİZ”
Habere göre Çavuşoğlu, Ankara’nın 6’ncı parselde keyfi hareketlere izin vermeyeceğini, en kısa zamanda Ankara’nın da sondajlara başlayacağını ifade etti.
KIBRIS SORUNU
“Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin, yakın gelecekte, belki bu yıl içerisinde yeni bir süreç görüyor musunuz?” şeklindeki soru üzerine TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, bir yıl geriye gidildiği zaman, o günlerde bir uzlaşma için belirli ümitlerin var olduğunun görülebileceğini, ancak bu ümitlerin, Kıbrıs sorununa ilişkin konferans sonuçsuz bittiği zaman, temmuz ayında dağıldığını belirtti.
“BAŞARISIZLIĞIN NEDENİ RUMLARIN GÜCÜ PAYLAŞMAK İSTEMEMESİ”
Çavuşoğlu, uzlaşma çabalarının çok basit bir nedenden dolayı, Kıbrıslı Rumların, gücü (yönetimi) Kıbrıslı Türklerle paylaşmak istememesi nedeninden dolayı, başarısızlığa uğradığını ifade etti.
Kıbrıslı Rumların, Kıbrıslı Türklerin, eşitlik ilkesine dayalı yeni bir ortaklık ilişkisinin aksine mevcut yönetimi boşaltabilecekleri düşüncesinde olduklarını ifade eden Çavuşoğlu, bunun, yeni bir şeyin olmadığını Kıbrıs Rum tarafının yıllardır bu şekilde davrandığını, bu nedenden dolayı 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, üç yıl sonra dağıldığını ve 2004’te Annan Planı’nın Rumlar tarafından reddedildiğini belirtti.
Çavuşoğlu açıklamasının devamında, Kıbrıslı Rumların ayrıca, Kıbrıslı Türklerin basit bir azınlık statüsüyle sınırlandırılabileceğini sanmalarının da yanlış olduğunu, bunun hiçbir zaman olmayacağını, Kıbrıslı Türklerin, hiçbir zaman bu konuda hem fikir olmayacağını, Türkiye’nin de buna izin vermeyeceğini ifade etti.
Çavuşoğlu bir başka soru üzerine, yıllara dayalı farklı süreçlerin temelleri olan -siyasi eşitliğe dayalı iki kesimli iki toplumlu federasyon- aynı parametreler kılavuzluğunda, BM himayesindeki yeni süreçlerin, sadece Kıbrıs Rum tarafının zihniyetini değiştirmesi durumunda, muhtemelen başarı sağlayabileceğini söyledi.
Bu konuda samimi olmak istediğini ifade eden Çavuşoğlu, yakın gelecekte bunu mümkün görmediğini, bunun da, aynı veya benzer çerçevedeki olası yeni müzakerelerin, hiçbir anlama sahip olmayacağı manasına geldiğini, çünkü 2017 ile aynı sonuca, yani başarısızlığa götüreceğini belirtti.
Çavuşoğlu, sadece diyaloğa ve diplomasiye dayalı müzakereden ortaya çıkacak bir uzlaşmanın yaşayabilir olabileceğini, şu andaki sorunun ise “bu uzlaşmanın hangi şekli alacağı ve yeni hedefinin ne olacağı” noktasında şekillendiğini ifade etti.
Bunun, herkesin üzerinde anlaşmaya varması gereken bir şey olduğuna da dikkati çeken Çavuşoğlu, o zaman, yeni müzakerelerin başlayabileceğini dile getirdi.
Çavuşoğlu, BM Genel Sekreteri’nin herkese yönelik ricası temelinde, Kıbrıslı Türklerle birlikte bir toparlanma sürecine girildiğin belirtti.
“MEB VE DOĞAL GAZ KONUSU”
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in açıklamalarına göre Güney Kıbrıs ile Yunanistan’ın, kendi Münhasır Ekonomik Bölgelerini belirlemek için müzakerelerde bulunduğunun belirtilmesi ve Türkiye’nin bu sürece ilişkin düşüncesinin sorulması üzerine Çavuşoğlu, ilk baştan bu konudaki görüşlerini açıklamakla başlamak istediğini ifade etti.
Mısır ile Kıbrıslı Rumların, 2003 yılında “Münhasır Ekonomik Bölge” belirlenmesi anlaşmasını reddettiklerini BM’ye sunduklarını anımsatan Çavuşoğlu, ayrıntılı incelemenin ardından, anlaşmanın, (Kıbrıs’ın batısındaki) Türkiye’nin kıta sahanlığını net bir şekilde ihlal ettiğini dile getirdiklerini belirtti.
Bu nedenle, o anlaşmanın, uluslararası hukuka göre geçersiz olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, hidrokarbona ilişkin Yunan yasasına da, uluslararası hukuk ilkelerine ve yerleşmiş kurallara aykırı olduğu için itiraz ettiklerini söyledi.
TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye ile KKTC arasında 2011 yılında imzalanan kıta sahanlığı belirleme anlaşmasının imzalandığını, coğrafik koordinatların ise BM’ye iletildiğini hatırlatarak, sorulan bu soruyu dönmesi durumunda ise, Yunanistan ve Kıbrıs adası arasında deniz sınırının olmaması gerektiğini, bunların maksimalist ve realist olmayan talepler olduğunu belirtti.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin kıta sahanlığında egemenlik haklarını yerine getirmekte olduğunu, herhangi bir yabancı ülke, şirket veya geminin, Türkiye’nin kıta sahanlığında keyfi bilimsel araştırma veya hidrokarbon araştırması yapmasının mümkün olmadığını söyledi.
Doğu Akdeniz’de yeni Türk araştırmalarına yönelik bir soru üzerine Çavuşoğlu, Türk enerji politikasının temel unsurunun, yerel enerji kaynaklarının artırılması olduğuna dikkat çekerken bunun, Doğu Akdeniz bölgesinde kendi yetki alanları içerisinde hidrokarbonu da kapsadığını, sonuç olarak yakın gelecekte Doğu Akdeniz’de sondaj çalışmalarına başlamayı planladıklarını ifade etti.
Çavuşoğlu sözlerinin devamında, sorulan sorunun, Doğu Akdeniz’de hidrokarbona ilişkin tek taraflı Kıbrıs Rum faaliyetleriyle de ilişkili olduğunu düşündüğünü, bu konudaki tutumlarının net olduğunu, Kıbrıs’ın ortak sahibi olarak Kıbrıslı Türklerin de Ada çevresindeki doğal gaz kaynaklarına ilişkin geri alınamaz haklara sahip olduğunu, ancak Kıbrıslı Rumların faaliyetlerinin, Kıbrıs Türk halkının hor görülmesiyle gerçekleştirildiğini vurguladı.
Kıbrıs Rum tarafının, Ada’nın tek sahibi gibi faaliyet göstermesinin kabul edilemez olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, Kıbrıs Rum tarafının uluslararası şirketlerle hidrokarbondan faydalanma konusunda ruhsatlandırma anlaşması imzaladığını ayrıca bazı bölgelerde araştırmaların zaten başladığına dikkati çekti.
Çavuşoğlu açıklamasında ayrıca Kıbrıslı Türklerin, geçmişte, ruhsatlandırma (izin) konusunda bir ad-hoc komitenin kurulması önerisinde bulunduğunu ancak bunun Kıbrıslı Rumlar tarafından dikkate alınmadığını da söyledi.
Güney Kıbrıs’ın tek taraflı ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölgesi içerisinde yer alan ve sondaj çalışmalarının yapıldığı 6’ncı parsele ilişkin olarak Çavuşoğlu, bu parselin kısmen Türkiye’nin kıta sahanlığı içerisinde olduğunu ve keyfi faaliyetlere izin vermelerinin mümkün olmadığını belirtti.
Çavuşoğlu, Kıbrıslı Türkleri desteklemekteki ve Ada’nın doğal gaz kaynaklarında haklarını genişletmeye yardımcı olmaktaki kararlılıklarını ifade ederken kıta sahanlığındaki kendi çıkarlarını da koruyacaklarını, bu amaç için gerekli tüm tedbirleri de alacaklarını herkesin anlaması gerektiğini vurguladı.
ERDOĞAN’IN ATİNA ZİYARETİ
Çavuşoğlu bir başka soru üzerine, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Atina’yı ziyaret etmesinin, iki ülke arasındaki ilişkiler açısından çok önemli bir adımı teşkil ettiğini söyledi.
Mevlüt Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kendisinin de eşlik ettiğini anımsatırken, ziyaret sırasında tarafların, konuları samimi ve açık bir şekilde ele aldığını, ayrıca her iki tarafın da ziyaretten memnun kaldığını ifade etti.
“BİR GECEDE ÇÖZEMEYİZ ANCAK…”
Çavuşoğlu sözlerinin devamında uzun yıllara dayanan sorunları bir gecede çözebileceklerine dair yanılsamalar içerisinde olmadıklarını ancak diyalog olmadan da bunların çözümlenmesinin mümkün olmadığını belirtti.