“Önce koşulları konuşmalıyız”

Cenk Mutluyakalı

Yeni Doğan Yoğun Bakım Merkezi’nin kurucularından, 22 yıl boyunca merkezin sorumluluğunu üstlenmiş, Çocuk Klinik Şefi olarak görev yapmış Dr. Çiğdem Bakkaloğlu ile konuştum.
“Affedilmez bir hata, çok acı bir olay... Ama bu skandalın yaşandığı koşulları konuşmalıyız öncelikle” diyor.

Alkollü mama faciasının ardından yirmi günlük bir bebek yaşamını yitirirken, 6 bebek de hayata tutunma mücadelesi veriyor. Sağlık Bakanlığı, bu skandalı bilmesine rağmen 24 saat susuyor, ailelerle iletişime geçmiyor.

Dr. Çiğdem Bakkaloğlu ülkemizde bu alanda en deneyimli isim…
“Sizce neler oldu?” diyorum.

"Alkolü eczaneden pet su şişesi içerisinde çıkarmışlar; bunun fark edilebilir bir ambalaj içerisinde olması gerekirdi, yıllarca öyleydi. En azından 2.5 yıl önce ben emekli olana kadar böyleydi. Ne değişti, bilmiyorum.

Hastanede süreç şöyle ilerler. Eczaneden görevli servislere bu malzeme dağıtılır, sorumlu personel ya da hemşire malzemeleri teslim alır. Ama dediğim gibi burada önemli olan her bir malzemenin ayırt edici bir ambalaj ile dağıtılmasıdır.

Bir barkod üzerinde alkol olduğu yazıyormuş ama bu ne kadar fark edilirdir, bilmiyoruz.”

Yeni Doğan Uzmanı Dr. Çiğdem Bakkaloğlu asıl soruna parmak basıyor.

“Sorunun esası hemşirelerin yoğun çalışma koşulları, aylarca uzun saatlerde görev yapmaları, sık sık yinelenen nöbetlerdir. Bu durum insanlarda kronik bir yorgunluk yaratıyor. Hemşireler yalnızca hastalarla değil başka pek çok meseleyle meşgul oluyorlar. 22 hastaya dört nöbetçi hemşire olduğunu öğrendim. Bu kabul edilebilir bir oran değildir.

Hemşirelerin kaç saat böyle çalıştıklarını konuşmamız, anlamamız gerekiyor; bu çalışma temposu ne kadar zamandır sürdürülüyor? Bunları konuşmaz ve düzeltmezsek, böylesi sorunlar yaşanmaya devam edecektir.

Yeni Doğan Yoğun Bakım çok stresli yerlerdir, değişen koşullarda çok hızlı müdahale gerektirir ve çalışma ortamının huzurlu, stresten uzak olması gerekir. Bu ortamlarda dikkat dağılabiliyor.

Ortada kabul edilemez bir hata var ancak bunun koşullarını değerlendirmek gerekiyor.

Buradaki hemşirelerin üçünü iyi tanıyorum, eski ve deneyimli hemşirelerdir, son derece bilinçli ve bilgili insanlardır. Bu insanların çalışma saatleri, yorgunlukları, üzerlerindeki yük, stresi yönetebilme koşulları dikkate alınmalıdır.

Elbette ortada büyük bir hata var. Üzgünüm.
O saf alkol şişesinin mutfağa nasıl gittiği önemlidir."


Dr. Çiğdem Bakkaloğlu’na alkollü mamanın bebekler üzerinde bırakacağı hasarı da soruyorum.

"Etil alkol ise – ki öyle olması gerekiyor - etkisi geçtiği zaman hastanın normale dönme potansiyeli çok yüksektir. Yan etkisi çok yüksek bir alkol değildir. Elbette bu alkole ne kadar maruz kaldıkları önemlidir ancak etil alkolün kalıcı izler bırakmayacağını umuyorum. Ama eğer metil alkolden söz ediliyorsa, öyle olduğunu sanmıyorum, o durumda daha ciddi sonuçları olur.”

Yıllarca bu servisin sorumluluğunu üstlenmiş biri olarak neler hissettiğini de soruyorum.

"Kendimi çok kötü hissettim, gece gündüz emek verdiğim bir yerdi. Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesi’ne 1999’da adaya geldiğimde tek doktor olarak başladım. Çok önemli bir emek verdik buraya… O nedenle çok üzüldüm. Yeni doğan merkezinde geçmişte böylesi bir olay hiç yaşamadık. Bu anlamda da son derece üzücü...

Çok kötü ve ciddi bir olay yaşandı. Bunun yinelenmemesi için koşulların değişmesi gerekiyor. Hemşire sayısının kesinlikle artırılması gerekiyor. Nüfus kontrolsüz olarak artıyor ve bunu bilmiyoruz. Kimi çocukların ailelerine dahi ulaşılamadığı konuşuluyor. Böylesi bir kontrolsüz ortamda yaşıyoruz.

İlaçların mutlaka ambalajlı olarak kabul edilmesi gerekiyor. Yalnızca ilaçların değil diğer dezenfektan ve malzemenin tümünün de ayırt edici ambalajları olması şarttır. Standartlar son derece önemlidir. Bu standartlardan taviz verilemez. Sağlık tasarruf yapılacak bir alan değildir.”


“İstifa”nın adı bile anmıyorlar!

Acil Durum Hastanesi’nde mamalarına su yerine saf alkol katılan altı bebeğin durumu iyiye gidiyormuş. Hayata tutunmalarını diliyoruz tüm kalbimizde…
Bu çocukları yaşatalım lütfen…

***
Bebekleri yaşatalım ama bu ihmalin hesabını da soralım.
“Siyasi” sorumluluk üstlenen yok halen…
“İstifa” yok.
Başhekimler ya da sorumlu amirlere yönelik de bir işlem yok henüz…

Organizasyonun en tepesindeki isimler bedel ödenmedikçe, kimse görevini ciddiyetle yapmayacaktır.

***
20 günlük Mihrimah bebeği toprağa verdiler dün…
“Kokunu bile bilmiyorum” diye ağladı acılı anne…

Affetme bizi bebek…
O bir avuç mezar, bu ülkeyi yönettiği iddiasındaki köhneliğin, vasatlığın ve keyfiliğin bir utancı olarak duracak hep…

***
Yeni doğan merkezinde, eczaneden, “su şişeleri” içerisinde gidiyormuş alkol…
Sistemsizlik bu!
Tam bir çürüme hali…
İlaç dağıtımına yönelik can güvenliğini önemseyen bir protokol yok.
Ciddiyet yok ciddiyet!

Şimdi söyleyiniz, alkollü mamayı bebeklere veren hemşireler suçlu mu yoksa kurban mı aslında?
Bu sistemi kurmak, denetlemek, organize etmek için görev yapanların tümü serbest!

***
Yaşanan skandal geçtiğimiz cuma akşamı başlamış.
Gece yarısı kıvranmış bebeler…
Bakanın da başhekimin de sorumlu amirin de haberi olmuş aslında…
Ailelerden gizlenmiş mesele…
Mihrimah bebeği kaybetmeseydik muhtemelen hiç kimsenin bilgisi olmayacaktı.

“Hasta Hakkı” diye bir kavram var.
Bilinçli olarak sustular.
Gizlendiler aslında…
İstifa etmiyorlar halen…

Hep söylenir ya, istifa da bir haysiyet meselesidir diye…
Böylesi bir onursuzlukla yüzleşiyoruz birlikte…