Akdoğan köyünde Türk Bayrağı’nı ve Denktaş’ın fotoğrafını çalan gencin ailesinin Cumhurbaşkanı Akıncı’ya gönderdiği özür mektubu, zafer tadında karşılık buldu milliyetçi çevrelerimizde.
Bir galibiyet vesilesi…
Bir üstünlük göstergesi…
Oysa bilmezler ki o özür, kendilerini galip değil, mağlup yapandır aslında!
***
Madalyonlar, iki yüzlüdür.
Bir önü, bir de arkası…
Önüne bakınca başka, arkasına bakınca, bambaşka bir hikaye!
Daha 18’ine bile gelmemiş, genç bir çocuk bu.
Ailesi 1974’te köyünden (Lisi) ayrılmak zorunda kalmış…
Zorla!
Bunun ne büyük bir travma olduğunu, yine en iyi bilenler bizler değil miyiz?
Kaç kez yazdım, kaç kez daha da yazacağım kim bilir; savaştan sonra Maraş’ta annemle babama tahsis edilen evde, tencerede yemek bulduğunu, masanın kurulu olduğunu anlatır hep annem.
Nasıl apar topar, nasıl bir can havliyle kaçıştır o kaçış !
Güneyden kuzeye geçenler de öyle…
Ne korkularla, ne zorluklarla…
Büyüklerimiz anlattıkça, bizler masal gibi dinledik hep savaşı.
Kapılar açıldıktan sonra, göçmen olduğu Larnaka’daki evini, doğup büyüdüğü Anatyu’yu (Anadiou) görmek istemedi hiç anneannem.
Dedem ve dayım esir olduğundan, kızlarını yabancı insanların arabasına saklayıp da, Rum barikatından kuzeye kaçışı geldi aklına.
O gün yaşadığı o korku, O’nu geri dönüp geçmişiyle karşılaşmaktan alıkoydu hep.
Madalyonlar iki yüzlüdür.
Bir önü, bir de arkası…
Bayrak çalındı diye hamaset yapanlar, hayatlar çalındı, hayatlar…
***
Özür diliyor bir aile.
16 yaşındaki oğulları bayrağı ve Denktaş’ın fotoğrafını çaldı diye!
İster üzerlerinde o yönde bir baskı kurulduğu için…
İster başka nedenle.
Özür diliyor.
Peki o ailenin evini, mahallesini, köyünü çalanlar?
Ülkesini çalanlar?
Hayatını çalanlar?
Onlar ne zaman özür dileyecekler?
Onlar ne zaman, Kıbrıs’ın tam kalbine sapladıkları hançerin kan izleriyle yüzleşip, hesaplaşacaklar?
O aile midir şimdi daha büyük olan, yoksa siz misiniz?
Kimdir üstün olan?
***
Siyasetçiler…
Sizler de durun bir kenarda.
Bu mesele üzerinden sizler de prim peşine düşmeyin.
Hiçbiriniz!
Sırf birilerini memnun etmek için…
Sırf o milliyetçi çevrelere birşeyler ıspatlamak için kullanmayın bu meseleyi.
Kullanmayın çünkü aslında, o çocuğa ve temsil ettiği duygulara karşı büyütülen öfkeyi cilalamaya yarar bu yaptığınız.
Özre bu denli önem veriyor, özür dilemenin önemini bu denli idrak ediyorsanız, önce siz bu erdemi gösterin.
On yıllardır müzakere masalarında mağdur edebiyatıyla sürdürdüğünüz çıkar çatışmalarından başınızı kaldırıp da esas mağduriyetlere kör ve sağır kaldığınız için özür dileyin.
Öldürülenlerin, malları gasp edilenlerin, gelecekleri yok edilenlerin affını isteyin.