• Ayşe Güler, sorumlu bir gazetecilik örneği göstererek dolandırıcılık olayını okura tekrar hatırlattı.
• “Kimse bize geçmişi unutturamaz” gibi kalıplaşmış laflara bakmayın. Egemen siyaset, “unutturmak” üzerine inşa edilmiştir.
Toplumsal hafızamızın zayıf olduğu çok sık dile getirilir. Doğrudur ve yanlış siyasal tercihler başta olmak üzere, hafıza zayıflığının bedelini çok pahalıya ödüyoruz.
Toplumsal hafızayı canlı tutmakta en önemli görevin gazetecilere düştüğünü söylersek sanırım abartmış olmayız. Maalesef basınımız, (istisnalar hariç) “hatırlatma” anlamında olumlu gelenekler geliştiremedi.
Haber takibi önemli
Okur için tek tek her haber bir anlam taşır ve önemlidir. Ancak olaylar ve haberler arasındaki bağlantılara ve siyasal süreçlere bütünsel bir şekilde bakabilmek daha önemlidir. Bütünsel bir kavrayış için okurun önüne gerekli verileri koymak da basının görevidir.
Kıbrıs Türk basınında, manşetlere taşınan önemli olayların daha sonra nasıl geliştiğini takip etme geleneği oluşmamıştır. Önemli bir olay birkaç gün manşetleri süsler, sonra giderek iç sayfalara geçer ve unutulur gider.
Halbuki basının misyolarıdan biri de “uyandırma servisi” olmaktır. Unutulanları, gözardı edilenleri gündeme sokmak, hatırlatmak basit bir bilgi tazelemek değil, demokratik süreçlerin çalıştırılmasına yönelik işlevsel bir misyondur.
Yenidüzen hatırlatıyor
Bir dolandırıcılık olayı, yaklaşık üç ay önce basında manşetlere çıkarılmıştı. Olayın siyasi boyutları da vardı; karşılıksız çeklerle dolandırıcılık yapıp yurtdışına kaçan kişi, bir üst düzey kamu görevlisinin damadı idi. Konu bir hafta kadar manşetlerde kaldıktan sonra, benzer örneklerde olduğu gibi unutulup gitti.
30 Aralık 2014 tarihli Yenidüzen’de Ayşe Güler, sorumlu bir gazetecilik örneği göstererek dolandırıcılık olayını okura tekrar hatırlattı. Güler, “ARCAN KAYIPLARA KARIŞTI” başlıklı haberle (https://www.yeniduzen.com/Haberler/haberler/arcan-kayiplara-karisti/45894) olayı kısaca özetledi.
Haber, “Soruşturmayı tamamlayan polis ekipleri, Arcan aleyhinde hazırlanan raporu 10 Kasım’da Savcılık’a sunmuştu” cümlesiyle sona eriyordu. Yani 10 Kasım sonrası ile ilgili yetkililerden herhangi bir açıklama yok.
Haber, “hatırlatma” anlamında okura önemli bir hizmet, ancak sadece olayın özetlenmesi ile yetinilmesi bir eksiklik. Dolandırıcılık hatırlatılırken, okurların kafasında oluşabilecek bazı soruları yanıtlayacak bilgiler toplanabilirdi:
- Savcılık soruşturma süreciyle ilgili ne diyor?
- Soruşturma hızı benzerleriyle ayni mi?
- Hukukçuların görüşü ne?
- Mağdurlar ne biliyor, ne diyor, ne tepki veriyor?
- V.s.
Ayni haberde olmasa da takibeden günlerde, okuru bilgilendirici başka haberler yapılabilirdi ve hala daha yapılabilir. Çünkü tekrar etmek gerekirse, sözkonusu dolandırıcılık, “siyasi boyutları da olan”, kamuoyu açısından çok önemli bir olay.
Hafıza yoksa demokrasi eksiktir
Egemen siyaset, “unutturmak” üzerine inşa edilmiştir. Bakmayın “kimse bize geçmişi unutturamaz” gibi kalıplaşmış laflara. Bu gibi laflarla sadece, egemen ideolojiye dayanak sağlayan bazı tarihlerin akılda kalmasıdır hedeflenen. Ama olayların değil. Ayrıntılı, somut bir olaylar silsilesi yerine, gerçeklikten soyutlanmış kronolojik tarihlemeler, daha çok işine yarar hegemonyanın.
Geçmişin, olayların hatırlanması, bilgi bütünselliği yaratır ve demokratik dinamikleri harekete geçirir. Buradan “hafıza yoksa demokrasi eksiktir” sonucuna da varabiliriz.
Siyasetteki skandallar, başarısızlıklar, adaletsizlikler, yolsuzluklar, suistimaller, rüşvetlerin hatırlanması istenmez. Hatırlamak ya da unutmamak hesap sormayı getirir; hesaptan kaçmak için susarlar, sustururlar, hatırlamazlar, hatırlatmazlar.