Değişim için sizi programlayan düzenle mücadele etmeniz ve bunun nasıl yapılacağını bilmeniz gerekir...
Marx, hiçbir savaşın ya da devrimin ortadan kaldıramayacağı içsel bir hiyerarşi bulunduğunu ortaya koyan Freud 'un çalışmalarını okuyamadan maalesef ki bu dünyadan erken göçtü...
Yine de Marx, "ben itkilerim ve dürtülerimin toplamıyım" demiştir...
Düşüncenin yaratıcı,
Düşünüşün yazgı olduğunu bilerek...
Arzu kültürü yerine ,
İhtiyaç kültürünü kendi ekonomik/yorumsama tezleriyle ortaya dökerek...
Bir toplum düşünün ki;
Başkalarının mevcudiyetine ve yargılarına bağımlı olarak yaşamayı öğrenmiş !
Büyük sanılmayı öğrenmiş...!
Bütün derdi değilse de en büyük çabalarından biri, başkaları tarafından görülmek ve onaylanmak !
Bir "şaşaa düzeni"nde başkalarının içinde yaşamak !
Peki neden ?
Nedeni belli: Amaç büyüklük...
Başkalarının gözünde, büyüklük...
Bu sanıdan kendine bir öz saygı çıkartmak !
Kendi özsaygısı pahasına başkaları tarafından beğenilmek,
onaylanmak ve takdir görmek ...
En büyük "dert" bu !..
Arkadaşlık/dostluk ilişkileri de çoğu zaman iyi bir izlenim bırakabilme stratejisi üzerine kurulmuş...
Aslında maalesef ki büyük oranda içi boş!
Kendi suretinden çoğalıyor ikizler...
Ayni bedende iki kişi...!
İkiyüzlü bir varlık...!
Siyam ikizi...
On yıllar içerisinde arzularına yenik düşmüş bir toplumun bu duruma gelmesine bir şekilde katkısı olan ve olmaya da devam eden tüm yetkili ve sorumlu temsilcilerine sesleniyorum:
Bunları tedavülden kaldırmayı ,
Düşündüğümüz alışkanlıkların yerini yenilerine terk etmeyi/yerleştirmeyi ve nihayetinde kendimiz olmayı hiç düşünüyor muyuz?
O'ndan bir isteyin bakalım!..