Fehime ALASYA
Gündem; Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan Ersin Tatar'ın her fırsatta reddettiğini açıkladığı ve müzakere dahi edilmeyen "Güven Yaratıcı Önlemler" paketi… Siyasetçiler, iş çevresi ve siyaset bilimciler, güneyin Güven Yaratıcı Önlemlerde yer alan Ercan ve Mağusa Limanı’nın dünyaya açılma önerisini YENİDÜZEN’e yorumladı…
Mağusa Limanı ve Ercan Havalimanı'nın dünyaya açılmasının ekonomik getirilerinin turizm ve ticarete tartışmasız katkı sağlayacağı görüşünde hemfikir olundu. Özellikle iş çevreleri siyasi arenada ikiye bölündü. Bir grup iş insanı önerinin ele alınması gerektiğine söylerken Ticaret Odası önerileri reddediyor.
İş dünyasındaki ikileme rağmen, siyaset bilimci ve federal çözümü destekleyen siyasiler, geçmişten de örnekler vererek güven yaratıcı önlemlerin müzakere edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Otelciler Birliği Başkanı Dimağ Çağıner, “Bu açılımlar elbette ki faydalı ama tüm ayrıntılarıyla müzakere edilmeli” derken, Kıbrıs Türk Sanayi Odası (KTSO) Başkanı Ali Kamacıoğlu, yönetim kurulunun Perşembe günü konuyla ilgili toplanıp karar alacağını, büyük bir ikilemin içinde olduklarını anlattı. Önerilen Güven Artırıcı Önlemlerin mevcut haliyle Ticaret odası tarafından ise kabul edilmediği ifade edildi.
Siyaset Bilimci ve Akademisyen Dr. İpek Borman:
“Siyasi iradeye ihtiyacımız var. Bu siyasi iradeyi sağlayacak olan da toplumun kendisidir”
Ortaya konan önerileri daha genel bir perspektiften okuyarak, bunları hem Kıbrıslı Türklerin sosyo-ekonomik kalkınması bakımından hem de ada içinde ve bölgede karşılıklı yarar sağlayacak şekilde değerlendirmek gerektiğini anlatan Siyaset Bilimci ve Akademisyen Dr. İpek Borman, “Bunun için siyasi iradeye ihtiyacımız var. Bu siyasi iradeyi sağlayacak olan da toplumun kendisidir” dedi.
Her iki lider tarafından da Kıbrıs sorunu ve bundan kaynaklı sorunlarla ilgili ortada hiçbir samimi ve yapıcı bir çaba olmadığını anlatan Borman, liderlerin görüşerek diyalog kurma çabası içinde olmadığını belirtti.
Bunun etkilerinin Güven Yaratıcı Önemlere ilişkin müzakere sürecinde de görüldüğünü işaret eden Borman, “Gerçek şu ki bölünmüş bir adada, siyasi bir uzlaşmazlıkla yaşıyoruz ve özellikle Kıbrıslı Türkler olarak bunun etkilerini her gün, her an hayatlarımızda hissediyor ve görüyoruz.” dedi.
Kıbrıs Rum tarafının şu anda önermekte olduğu güven artırıcı önlemlerin aslında belirli bir zamandır gündeme getirildiğini anımsatan Borman, “Kıbrıs Türk liderliğinin muhatabıyla hiç diyaloğa girmeden önerileri baştan topyekün reddetmesini haklı kılmaz.” dedi.
Borman, söz konusu politikayla Türk halkının daha da yoksullaşmaya devam edeceğini kaydetti.
Borman, özetle şunları dile getirdi:
“Durum böyleyken, üzerimizdeki izolasyonları hafifletecek, bizi dünyadaki diğer topluluklarla bağlayacak ve belki de geri dönülmez bir süreci tetikleyecek önerileri tartışmayı bile reddetmek hangi rasyonel akılla açıklanabilir ki? Egemenlik söylemi ile mi? Egemen olduğunu iddia ettiğiniz devlet maalesef dünya tarafından kabul edilmiyor, tanınmıyor. Zaten uluslararası izolasyonlar bundan dolayı var. Ercan Havaalanı doğrudan uçuşlara, Mağusa Limanı doğrudan ticarete açık değil, çünkü egemenliğiniz tanınmıyor. Adada egemenliği tanınan otorite belli. O otorite izin vermediği için zaten Ercan’a uluslararası uçuşlar yapılamıyor, Mağusa’ya AB’den doğrudan ticaret gerçekleştirilemiyor. Bu önerileri kendi lehinize ve faydanıza olacak şekilde değerlendirebilmeniz için ortada olan fırsat da tepiliyor. Kıbrıs sorununun çözümünden bağımsız olarak bu kısıtlamaları aşma fırsatı varken, zaten zor koşullarla çevrelenmiş olan Kıbrıs Türk halkı hem siyaseten hem de sosyo-ekonomik olarak daha da yalnızlaştırılıyor.
Dolayısıyla, ortaya konan önerileri daha genel bir perspektiften okuyarak, bunları hem Kıbrıslı Türklerin sosyo-ekonomik kalkınması bakımından hem de ada içinde ve bölgede karşılıklı yarar sağlayacak şekilde değerlendirmemiz lazım. Bunun için siyasi iradeye ihtiyacımız var. Bu siyasi iradeyi sağlayacak olan da toplumun kendisidir. Toplum, bu bağımlı yapının dönüşümünü talep etmelidir. Bu öneriler temelinde diyaloğun kurulmasını talep etmek belki küçük ama önemli bir adım olabilir.”
Otelciler Birliği Başkanı Dimağ Çağıner:
“Bu açılımlar elbette ki faydalı ama tüm ayrıntılarıyla müzakere edilmeli”
Detaylarıyla birlikte çok kapsamlı ele alınması ve çalışılması gereken bir konu olduğuna vurgu yapan Otelciler Birliği Başkanı Dimağ Çağıner, “Bu açılımların elbette ki bize, ülke ekonomisine faydaları çok fazla olacaktır ama bunlar detaylıca konuşulmalı. Önce kendi içimizdeki müzakereler, ardından karşılıklı müzakereler ile toplumun hem ekonomik hem de egemenliğinin korunduğu bir uzlaşıya varılmalı.” dedi.
Çağıner, konuyu özetle şöyle değerlendirdi:
“Tabi ki açılım istiyoruz, tabi ki direk uçuşlar istiyoruz ve bunların ekonomik- ticari olarak getirilerinin olacağını biliyoruz ama tüm bu açılımlara karşın neler talep ediliyor, neler isteniyor kapsamlıca konuşulmalı. Örneğin Ercan Havalimanı ile ilgili atılacak adımın BM güvencesi veya garantörlüğü ile yapılacağı belirtilirken, bu tüm yönetimin veya kontrolün BM’de olacağı anlamına mı geliyor bilinmesi gerek…”
Kıbrıs Türk Sanayi Odası (KTSO) Başkanı Ali Kamacıoğlu:
“Perşembe günü karar alacağız, ikilemdeyiz”
Sanayi Odası olarak konuyla ilgili bir ikilem içerisinde olduklarını anlatan Kıbrıs Türk Sanayi Odası (KTSO) Başkanı Ali Kamacıoğlu, ise Perşembe günü yönetim Kurulu toplantısı olduğunu, konuyla ilgili ortak bir karar alınması için çalıştıklarını belirtti.
Kamacıoğlu, “Aslında kendi içimizde de bir kargaşa var. Bir bölüm bunun çok faydalı olacağı görüşünde, bir bölüm ise bu açılıma ters düşüyor. Kendi içimizde de çelişkiler var. Perşembe günü yönetim kurulu toplanıp kara alacak.” dedi.
Eski CTP Milletvekili Özdil Nami:
“Öneriler müzakere edilmeli, buna ihtiyacımız var”
Söz konusu önerilerin müzakereye açık olduğunu anlatan Eski CTP Milletvekili Özdil Nami, Cumhurbaşkanı’nın bu öneriyi müzakere dahi etmeden ‘önce ayrı devlet statümüzü tanısındalar sonra bu konuları konuşuruz’ söylemleriyle reddetmesinin çok yanlış bir yaklaşım olduğunu kaydetti.
Önerilerin yapısal şekilde müzakere edilmesi gerektiğine vurgu yapan Nami, bu sayede, ülkedeki ağır ekonomik sıkıntılara karşı büyük bir nefes borusu açılacağını dile getirdi. Nami, “Buna herkesin ihtiyacı var. Umarım daha gerçekçi bir politika ile hayatımızı kolaylaştıracak uygulamalar hayat geçer. Şu andaki gidişat çok kötü, kabul edilir değil.” yorumun yaptı.
Nami, “Önce KKTC’yi kabul et, sonra konuşalım demek, bunun olmayacağı yani ayaklarımızın üstünde durulmasının istenmemesi anlamını taşıyor. Ülkeye ağır maliyeti olabilecek olan bir davranış şekli. Bu önerinin bilinen pozisyonlara halel getirmeyecek şekilde müzakere edip, toplumun faydalanacağı hale sokulması gerekiyordu.” dedi.
Geçmişte birçok konuda her iki topluma da fayda sağlayan örnekler yaşandığını anlatan Nami, bunlara şöyle değindi: “Örneğin Lokmacı geçiş noktasının açılması, Mali yardım Tüzüğü’nde de başarılı bir müzakere ile AB’den mali yardımlar alındı.
Taşınmaz Mal Komisyonu da benzer bir konu. Tüm bu örneklerde çözüm karşıtı çevrelerin bunları müzakere dahi etmeden reddetmesi oldu. Fakat hayata geçtiler ve her biri topluma fayda sağlayan adımlar olarak hala uygulamada.”
CTP Milletvekili Fikri Toros:
“Koşullar, hak ve çıkarlarımızın gözetileceği şekilde istişare edilmeli ve netleştirilmelidir”
Kıbrıslı Rum liderliğinin bir mektupla hem Birleşmiş Milletler, hem de Kıbrıslı Türk liderliğine gönderdiği bu önerilerin müzakere gereği duyulmadan reddedilmesini değerlendiren Toros, “Gerek Ercan’ın BM yönetimine, gerekse Mağusa Limanı’ndaki ticaretin AB yönetimine devredileceği koşullar, hak ve çıkarlarımızın gözetileceği şekilde istişare edilmeli ve netleştirilmelidir.” dedi.
Toros, bu önerinin istişare edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Mağusa Limanı ve Ercan Havalimanı'nın açılımındaki toplum faydaları…
Kıbrıs Türk ekonomisi önündeki en büyük engelin Kıbrıs sorunu ve bu bağlamda bir takım yaptırımlar ile bu yaptırımlardan kaynaklanan sınırlamalar olduğuna değinen Toros, dış ticaret ve turizm sektörlerinin başta geldiğini söyledi.
Mağusa Limanı ve Ercan Havalimanı'nın açılmasıyla topluma ne gibi faydaları olacağına değinen
Toros, şunları dile getirdi:
“Gayrisafi millî hasılamızın katkı sağlayıcılarının yüzde 74’e yakını turizm sektörüdür. İthalata kıyasla ihracattaki düşük oranımız da bu engellerden kaynaklıdır. Bunlardan hareketle; Mağusa Limanı’ndaki yaptırımın kalkması halinde dış pazara erişimin önündeki engeller kaldırılmış olacak. Aynı zamanda oradaki gümrük denetimlerinin AB kontrolüne devredilecek olması ise 2004 yılından beridir AB parlamentosunda konsensüs eksikliği nedeniyle bekletilen AB doğrudan ticaret tüzüğü yasallaşabilecektir. Bu tüzük, Kıbrıs Türk ürünlerinin 600 Milyon’luk AB pazarına tercihli ticaret tarifesi tahtında ihraç edilebilmesini sağlayacaktır. Ürünlerimizin herhangi bir gümrük vergisi veya fona tabi olmadan tek pazarda serbestçe dolaşımını sağlayacaktır.
Ercan Havalimanı'nın açılmasıyla ise sadece THY veya Pegasus gibi TC bayraklı uçak şirketleri ile sınırlı değil, güneye doğrudan uçuş yapan tüm uluslararası bayraklı uçuşlara da açılacağı anlamına gelecektir. Özellikle düşük tarifeli ve charter uçuşların Ercan’a doğrudan uçabilmesi demek turizm rekabetçi ve Rum yönetiminin koyduğu engellerden arınmış bir sektör konumuna gelecektir. Gerek Mağsa Limanı gerekse Ercan üzerindeki yaptırımların kaldırılması ülkeye giriş yapan 3. Ülke vatandaşların, malların ve hizmetlerin ‘adaya gayri yasal limanlardan Kıbrıs’a giriş yaptı’ muamelesini ortadan kaldıracaktır. Böylelikle gerek 3. Ülke vatandaşları, gerekse mal ve hizmetler yasal limanlardan giriş yapacağı için adanın her yerinde serbest dolaşımları mümkün hale gelecektir. Ercan’da tamamlanmak üzere olan yeni yolcu terminali ve iki pist faaliyete başladığı zaman bu bahse konu yaptırımların kaldırılmasıyla Ercan, Kıbrıs adasının en büyük yolcu ve uçak trafiği kapasitesine kavuşan hava alanı konumuna gelecektir.
İstanbul gibi bölgenin en büyük merkezi olan ve dünyanın birçok noktasına doğrudan uçuş bağlantısı sunan İstanbul Hava Alanı’nın sadece 1 saat 15 dakika uçuş mesafesinde olması Ercan’ı tüm adanın en fazla tercih edilecek hava alanı konumuna getirecektir.”
“Güven Yaratıcı Önlemlere bazı eklemeler de yapılmalı”
Müzakere yapılırken Güven Yaratıcı Önlemlere bazı eklemelerin de yapılması gerektiğini savunan Toros, şöyle devam etti:
“Hidrokarbonlarla ilgili Rum Liderliği’nin önerilerine göre, buradaki gelirlerin Kıbrıslı Türklere ait olan kısmının bir emanet hesabına yatırılmasından söz ediliyor. Kapsamlı çözüm sonrası bundan yararlanılması öngörülüyor. Bize göre hidrokarbonlara dair tüm konular iki toplumlu bir komitenin yetkisine verilmelidir. Böylelikle Kıbrıslı Türkler, hidrokarbonlarla ilgili tüm konularda aktör olmalıdır. Yapılan öneri tek başına yeterli değildir. Ayrıca, deniz yetki alanlarının sınırlarının netleştirilmesiyle birlikte, AB’nin ciddi bir mali destek sağlayacağını taahhüt ettiği ve İsrail-G.Kıbrıs-Yunanistan arasında tasarlanan “Eurasia Interconnector” elektrik enterkonnekte projesi, çok daha hızlı ve ekonomik olarak revize edilmeli ve İsrail-Kıbrıs-Türkiye arasında gerçekleşecek şekilde yeniden şekillendirilmelidir. Böylelikle, Kıbrıs’ın bir bütün olarak yenilenebilir enerjiye dönüşümü mümkün olacak, AB Yeşil Mutabakatta belirlenen çevreci ve karbonsuz bir yaşama kavuşmuş olacak.”
“AB Ad-hoc komite yeniden canlandırılmalı”
GYÖ’le ilgili istişareler yapılırken ise dikkat edilmesi gereken hususlara değinen Toros, “Crans Montana konferansı sonrasında Rumların çağrısıyla dondurulan AB Ad-hoc komitenin yeniden canlandırılması da sağlanmalıdır. Bu komitenin görevi, geçmişte olduğu gibi, kuzeyin AB müktesebatına ve Euro bölgesine dair uyum sürecini kolaylaştırmak olmalıdır.” dedi.
Ticaret Odası: Önerilen GAÖ’ler kabul edilemez…
Önerilen Güven Artırıcı Önlemlerin mevcut haliyle Ticaret odası tarafından kabul edilmediği ifade edilirken, buna karşın Odanın, Doğrudan Ticaret ve direkt uçuşlarla ilgili konularda sağlanacak kazanımların Kıbrıs Türk halkına ve ekonomisine katacağı faydaların bilincinde olduğu ifade edildi.
Açıklamada, “Bu bağlamda, söz konusu önerilerin, Kıbrıs Türk halkının hak ve menfaatleri çerçevesinde ele alınmasında büyük önem görmektedir.” denildi.
Ticaret Odası tarafından yapılan yazılı açıklama şöyle:
1- Gazimağusa Limanı’nın uluslararası yasal statüsünün Avrupa Komisyonu tarafından verilen yazılı beyanatlar ile de tescillenmiş olduğu gerçeğinden hareketle bu limandan Avrupa Birliği ülkelerine yapılacak ticarette tüm gümrük ve fonlardan muafiyet sağlanması suretiyle Kıbrıs Türk ürünlerinin de serbest ticaretten faydalanması için Birlik tarafından Annan Planı döneminde vaat edilen Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nün uygulanmaya konulması, ekonomimiz açısından büyük önemi haizdir. Odamız, Yeşil Hat Tüzüğü’nün uygulanmasına benzer prosüdürlerin uygulanabilmesi için görev almaya da hazırdır. Ercan Havaalanı’nın uluslararası uçuşlara açılması ile ilgili düzenlemelerin idaresinin ve egemenliğin KKTC kurumlarımızda kalması kaydıyla ele alınmasına da olumlu yaklaşmaktayız.
2- Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile halihazırda yürütülen Güven Artırıcı Önlemler dahilinde Cumhurbaşkanlığımız tarafından oluşturulan iki taraflı ekonomi komitesi görüşmelerine devam etmektedir. Çalışmalar kapsamında Cumhurbaşkanlığımızın katkıları ile sınır geçiş kapıları karşılıklı geçişlere açılması sağlanmıştır. Bu sınır kapılarının KKTC ekonomisine ticaret ve turizm alanlarında büyük katkısı bulunmaktadır. Sınır kapılarından geçişler incelendiği zaman toplam geçişlerin %68’inin Lefkoşa ilçesinden yapıldığı görülmektedir. Ne var ki, 9 adet kara sınır kapısından sadece 1 adet araçlı geçiş kapısı Lefkoşa’da bulunmaktadır. Odamız, Lefkoşa’nın doğusunda da (Haspolat ve/veya Küçük Kaymaklı bölgesinde) araçlı sınır kapılarının açılmasının ülkemiz ekonomisine önemli katkıda bulunacağını değerlendirmektedir. Bunun yanında “Mağusa Kapısı” olarak bilinen bölgenin yaya geçişlerine açılmasının, hem bölgenin canlanmasına hem de ekonomik gelişimin artmasına katkı sağlayacağını düşünmekteyiz. Hükümetimiz ile Ekonomik Örgütler Platformu arasında yapılmakta olan görüşmelerde, sınır kapıları geçiş noktalarının geliştirilmesi, yatırım yapılması ve bakımının sağlanması değerlendirilmekte ve örgütlerimizin sorumluluk üstlenmesi üzerinde çalışılmaktadır. Bu noktada Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin Türkiye’deki sınır kapılarında üstlendiği görev ve sorumluluklar örnek olarak değerlendirilmiştir. Bu konunun olumlu sonuçlanmasının ülkemiz ekonomisine olumlu katkıları olacaktır.
3- Cumhurbaşkanlığının destekleri ile çalışmalarını sürdüren iki taraflı ekonomi teknik komitesi, karşılıklı ticaretin sağlanması için devamlı bir çaba ortaya koymaktadır. Gündemde iş araçlarının güneye geçişi, işlenmiş gıdaların Yeşil Hat ticareti ile güneye geçişinin sağlanması, Yeşil Hat ticaretinde ödemelerin iki taraf arasındaki bankalar aracılığı ile yapılabilmesi konuları bulunmaktadır. Yeşil Hat Ticareti 2020 yılına kıyasla 2021 yılında %33 artış ile toplam 6 Milyon 123 Bin Avro hacmine ulaşmıştır. 2022’de bu rakamın artması beklenmektedir.
4- Kıbrıs Türk Ticaret Odası uluslararası tanınırlığı olan bir kurumumuz olarak yabancı misyon temsilcileri, Avrupa Komisyonu ve Birleşmiş Milletler temsilcileri ile görüşmeler yapmakta, toplumumuzun ticarette yaşamakta olduğu sıkıntılar ile ilgili istişarelerde bulunmaktadır. Ayrıca Odamızın Brüksel’de ve Ankara’da bulunan temsilcilik ofislerine geçtiğimiz ay itibarıyla Londra da eklenmiştir. Brexit sonrası ikili ticari ilişkilerin artırılmasına yönelik fırsatların ortaya çıkarılmasını amaçlayan bu girişimimizin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından izlendiği basından takip edilmektedir.
5- Kıbrıs Türk Ticaret Odası, gerek KKTC Cumhurbaşkanlığı ve ilgili kurumlarımız, gerekse Türkiye Cumhuriyeti Kıbrıs İşleri Koordinatörlüğü ile yakın temas ve ilişki içerisinde Kıbrıs Türk halkının ekonomik anlamda gelişmesine yönelik katkılarını koymaya ve bu anlamda kazanımlar elde etmesi için çalışmaya devam edecektir.
Öneriler ne?
Kıbrıslı Türk liderliğine gönderilen mektupta, kamuoyuna açıklanmadığı, Cumhuriyet Meclisi’ne de gönderilmediği için adanın güneyindeki kaynaklardan öğrenebildiğimiz kadarıyla öneriler şöyle:
- Yasal sakinlerin, güvenlikli şartlarda en kısa sürede geri dönebilmesi için, kapalı Maraş (Varoşa) BM Güvenlik Konseyi’nin 550 ve 789 sayılı kararları uyarınca Birleşmiş Milletler’e devredilecek.
- Bu sürece paralel, Ercan Havaalanı BM’nin yönetiminde, 1944 Chicago Sözleşmesi dahil ilgili uluslararası hukuk kurallarına tam uyumla doğrudan uçuşlara açılacak, uluslararası havaalanı statüsü kazanacak.
- Kıbrıs’ta tek ve bölünmez bir uçuş bilgilendirme bölgesi (FIR) olacak.
- Mağusa Limanı’na doğrudan ticaret için Kıbrıs’ın 2003 tarihli Avrupa Birliği’ne (AB) katılım metninin 10’uncu protokolüne uygun pratik düzenlemeler üzerinde anlaşma sağlanacak.
‘Altın fırsat’ olarak nitelendirilen olası kazançlar ise şöyle sıralanıyor:
- 2,1 milyar avro ek gelir: Ercan’a doğrudan uçuş ve Mağusa Limanı’na doğrudan ticaretle birlikte 2,1 milyar avroluk bir kazanımın oluşacak (Bu rakam hem ulaştırma hem de turizme yönelik çözümün etkilerini araştıran kapsamlı bir rapordan).
- Turizm ve ticarete katkı: Adanın güneyine şu anda aralarında Swiss, Qatar Airways, Luftansa, Emirates, Easy Jet, British Airways’in de bulunduğu 58 hava yolu şirketi uçuş düzenliyor. Ercan Havaalanı’nın BM yönetiminde Chicago Sözleşmesi dahil ilgili uluslararası hukuk kurallarıyla açılması halinde bu havayolları Ercan’a da yönelecek. Mağusa Limanı’nda ise doğrudan ticaretle birlikte yeni fırsatlar doğacak.
- Hava trafiği geliri: Ercan Havaalanı’nın ‘uluslararası yasal hava alanı’na dönüşmesiyle birlikte günde ortalama 800 uçağa verilen hava trafik hizmetinin karşılığı alınabilecek, bu da en az yıllık 12 milyon avro gibi bir gelir yaratacak.
- AB yurttaşlığı: Adaya 1974’ten sonra gelen Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı ailelerin Kıbrıs’ta doğan çocukları ve torunları ve karma evliliklerden dünyaya gelen çocukların ‘AB yurttaşlığı’ sorununun ortadan kalkması için yeni bir süreç başlayacak.