Bu tanımı pek sevdim.
Öngörülebilir olmayan koşullar...
Kıbrıs'ı, Kıbrıslı Türklerin halini çok iyi anlatıyor.
Tufan Erhürman dile getirdi.
'En kısa vadeli hedef' olarak bu 'koşullar'dan kurtulmayı önlerine koyduklarını söyledi.
CTP Genel Başkanı'na göre 'öngörülebilir koşullar'a geçmek önemli bir hedef.
Haksız mı?
Örnek de verdi Tufan Hoca: Koçanlar!..
KKTC'de aynı yerde olmasına rağmen taşınmaz malların dört farklı şeklide fiyatlandığına işaret etti.
Rum malı başka fiyat...
Türk malı başka fiyat...
Eşdeğer başka fiyat...
Tahsisten hak sahibininki başka fiyat...
Hoş, bizim devletin verdiği koçanlar zaten 'öngörülebilir' cinsten değil.
Uluslararası hukuk bakımından en azından...
* * *
Kıbrıs'ta belirsizlik ve bunun yarattıkları üzerine belki de yüzlerce yazı yazdım, başkaları da yazdı, söyledi.
Bu kadar belirsizlik içinde taş olsa yıpranır, deniz olsa çekilir, dağ olsa yıkılır!
Yok ki insan yıpranmayacak!
Hepimiz hükm-i karakuşi yaşıyoruz.
'Yarın' dediğimiz gelecekle ilgili hiçbir öngörümüzü yönetemiyoruz.
Zira öngörülür değil.
Kıbrıs sorununa sadece toprak, egemenlik, garantiler, güvenlik, hatta sırf 'barışık olalım' gözlüğüyle bakmak doğru değil.
Merkeze insanı koyup öyle değerlendirmek lazım.
Daha önce de yazdım: Kıbrıs müzakerelerinin mevcut parametrelerini değiştirmek, en azından bunu da eklemek şart.
* * *
CTP'nin müzakere sürecine katkısını anlattı Erhürman basın toplantısında... Bizzat katıldığı Cenevre toplantılarını ve bu haftaki Mont Pelerin görüşmelerini artısı ve eksisiyle değerlendirip kendi sentezini ortaya koydu.
Cenevre'de 'iki level' birden geçildiğine vurgu yaparken, oraya girmeden öncekine göre çok daha iyimser olduğunu dile getirdi, ama "çözüm oldu, oluyor" gibi bir hava yaratmaktan ısrarla kaçındı. Beklentileri şişirmek yerine 'çözümsüzlük' ihtimaline karşı bütün herkesi "geri dönülmesi zor bir süreç başlar' diyerek uyarma ihtiyacı hissetti.
Duygusal tespit ve çıkışlar yerine ayakları yere basan cümleler kurarken Erhürman toptan retçi yaklaşımları da eleştirdi.
CTP olarak son 2 ayda gerek Güney'de, gerekse Türkiye'de ve uluslararası düzeyde yaptıkları temasları anlattı.
"Kıbrıs sorunu çözülmeden hiçbir şey olmaz" mantığını pesimist bulduğunu söyledi, ama 'öngörülebilir koşullar'a ulaşmadan da toplumun birçok sorununun çözülemeyeceğine vurgu yaptı.
'Öngörülemeyen koşullar'dan kurtulmak umuduyla...